Notice: Undefined index: tema in /var/www/vhosts/yenisoz.com.tr/httpdocs/init.php on line 113
Kara propaganda yapan gazetecilerin fiyatı nedir?

Kara propaganda yapan gazetecilerin fiyatı nedir?

Erem Şentürk'ün Diriliş Postası'nda kaleme aldığı 'Kara propaganda yapan gazetecilerin fiyatı nedir?' başlıklı yazısı.

En çok kullanılan yafta; Satılık gazete­ci. İddia şöyle: gazeteci­ler kalemlerini satıyor­lar ve parayla haber ya­zıyorlar.

Peki! Kaç pa­ra alıyorlar? Çalıştıkları gazeteden aldıkları ma­aşın dışında o gazeteci­yi satın alan taraf para­yı nasıl ödüyor? Haber başına mı? Tercümanla­rın yaptığı gibi kelime sayarak mı? Belirli bir sürede ne kadar yazar­sa yazsın sa­bit ücret­le mi yoksa pro­je ba­şına mı?

Hepsi olabilir ya da hiç biri ol­mayabilir. Bilmiyorum. Ama işler böyle yürümüyormuş. İlk aklımıza gelen bu seçenekler en az rastlanan satın alma yollarıymış.

En çok kullanılan ga­zeteci satın alma yahut kiralama yöntemi dolay­lı bir iş bağlantısı üze­rinden yapılan gazete­cilikle alakası olmayan farklı iş kollarında öde­me yöntemiymiş. O ka­dar dolaylı ki çoğu za­man gazetecinin kendi­si bile farkında olmuyor. Nereden biliyorum?

Dün gazeteye gitme­den önce bir gazeteci ar­kadaşımla yaptığım gö­rüşmede dank etti ka­fam. Ben de yeni öğrendiğim için anlatırken acemilik yapabilirim ko­nuyu eksik anlatabilirim kusuruma bakmayın.

11 Ekim Pazar. Gü­neşli de bir kafedeyiz. Selamlaşma ve hal hatır faslından sonra konuya giriyoruz çünkü gaze­te de yetiştirmek zorun­da olduğum sayfalar be­ni beklediğinden "ace­lem var" dedim. "Kral Selman'a suikast ol­muş zehirlemişler dar­be yapacaklarmış" habe­ri aslında Kral Selman akli dengesini yitirmiş onu saklamak için yapı­lan bir numaraymış diye uzun uzun anlatıyor.

O anda aklıma dank ediyor. Beni, Kral Selma'nın delirdiğine ikna etmek için çırpınırken gazeteci arkadaşımın se­si kısılıyor ve ben onu dinlermiş gibi yaparken; İran İsrail ve Mısır üç­geninin planlarını düşü­nüyorum. İsrail bu kadar düşer bilirim ama İran'a daha çok yakıştırıyo­rum bu palavrayı. Tür­kiye'ye yakın politika­lar izlemesi ve başından beri İran'ın desteklediği kral adayına rakip olma­sını hatırlıyorum. Fakat bu zırvayı anlatan kemik Kemalist bir adam. İran ne üzerinden bağlantı kurdu acaba diye düşü­nüyorum. Sonunda lafı­nı bitiriyor ve lütfeder-miş gibi "bu haberi sana vereyim" diyor.

Ne kazanacağım ben bundan diyorum. Anah­tar lafı ağzından kaçı­rıyor: "O işler öyle ol­maz" Sana bir organi­zasyon ayarlarız diyor. Geri kalanını yazmama gerek yok. Kahvenin pa­rasını ödedim ve kapı da vedalaşırken dedim ki; "Ben şimdi gazete­ye gidiyorum. Bu konu­şulanları aynen yazaca­ğım. Konunun seninle alakası yok üzerine alın­ma. Ben bu haberi yay­maya çalışanlara yaza­cağım. Bir daha yanıma yöreme senin gibi biri­ni yollarlarsa onların da adım haberleri olsun"

Gazeteye geldiğimde erken davrandığım için pişman oldum. Keşke parayı sorsaydım. (Refikimiz Diriliş Postası'ndan)