Batı, edebiyatımızı da tarumar etti!

Batı, edebiyatımızı da tarumar etti!
Haber Tarihi : 02 Nisan 2016 07:49:25
Son Güncelleme Tarihi : 00 00 0000 00:00:00

Arapça, Farsça ve Türkçe üzerine kurulu olan edebiyatımız bir dönem zirveye ulaşırken, batının etkisine girince bayağılaştığını söyleyen Hicabi Kırganlıç, “Türk şiiri Arap şiirinden, Arap şiiri Fars şiirinden habersiz oldu. Yeni dili İslamileştirmeliyiz ve bu durumdan bir an önce kurtulmalıyız” dedi

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, edebiyatın kıblesinin kaydığını ifade ederek, "Türk şiiri Arap şiirinden, Arap şiiri Fars şiirinden habersiz şu an için. Biz Batı'yı takip eder duruma gelince birbirimizden habersiz hale geldik. Dünya globalleşti ve 'Batı tesirinde dünya edebiyatı' başlığına çekildik. Buradan çıkış kolay değil. Yeni dili, İslamileştirmek gerekir." dedi.

Kırlangıç, Türkiye Yazarlar Birliği'nce (TYB) Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Projeleri'nin desteğiyle Kızılcahamam Çam Otel'de düzenlenen "Genç Yazarlar Kurultayı" kapsamında genç yazarlarla bir araya geldi.

Şiiri, "edebiyatın sultanı" olarak niteleyen Kırlangıç, dünyanın aldığı halin, yaşanan gelişmelerin şiirin konumunu değiştirdiğini ifade etti. Şiirin edebiyatın en önemli türü olduğunu vurgulayan Kırlangıç, "Şiir bütün türleri kuşatarak serüvenine başlamıştır. Bu nedenle şiir, kendinden bağımsızlığını ilan eden türlere de etki etmiştir." dedi.

‘Batıyı takip eder hale geldik'

Günümüzde Müslümanların edebiyatının olmadığını dile getiren Kırlangıç, şunları kaydetti: "Batı'dan beslenen dünya edebiyatı diye bir şey var. Nereye giderseniz gidin edebi ürünlerde aynı yönelimler söz konusu oldu. Edebiyatın kıblesi kaydı. Türk şiiri Arap şiirinden, Arap şiiri Fars şiirinden habersiz şu an için. Biz Batı'yı takip eder duruma gelince birbirimizden habersiz hale geldik. Dünya globalleşti ve Batı tesirinde dünya edebiyatı başlığına çekildik. Buradan çıkış kolay değil. Yeni dili, İslamileştirmek gerekir."

1876

Arap, Fars ve Türk şiirlerinin birbirlerini beslediklerini aktaran Kırlangıç, Osmanlı edebiyatı zirveye ulaşırken İran edebiyatında klasik dönemin sona erdiğini anlattı. Müslümanların edebiyatının, Arapça, Farsça ve Türkçe üzerine kurulduğunu belirten Kırlangıç, "Osmanlı, Türkçe'nin en büyük bekçisi, savunucusudur. Gerek edebiyat ürünleriyle gerekse fetihlerle Osmanlı, Türkçe'nin dünyada yaygınlaşmasında büyük bir rol oynadı." diye konuştu. Kırlangıç, şairlerin beslendiği kaynaklarını doğru seçmesi gerektiğine dikkati çekerek, şairin konuşması için mesafe katedilemediğini söyledi.

gencyazarlar

Kaynaklarda problem var'

Dille ilgili birtakım sıkıntılar olduğunu anlatan Kırlangıç, "O yüzden edebiyatçıların yürüyüşleri toplumu harekete geçirmiyor. Şairlerin bireysel çabaları daha yoğun. Kaynaklarımız netleşmiş değil, beslenme kaynaklarında problem olduğunu düşünüyorum. Bu dille, eğitimle, kültürle ilgili bir durumdur." ifadelerini kullandı.

Şâir olmak için bin beyit ezberlemek,

5 bin beyit de okumak gerekirdi

Şiir yazmak için yeteneğin gerekli olduğunu vurgulayan Kırlangıç, sözlerine şöyle devam etti: "Hiç kitap okumamış, şifahi kültürde yetişmiş insanların güzel şiirler söylediklerini görebiliyoruz. Ama şairler yaptığı sanatın tarihini bilmeli, anlamalı. Eskiden şair çoktu ama ortaya çıkmaları zor oluyordu. Eskiden şair olmak için bin beyit ezberlemek, beş bin beyit okumuş olmak gerekirdi. İnsanların şair geçinmesi için bir okuma yapması gerekir. Bunun modern dönemde yansımaları da vardır. Çok okumak, az yazmak bir prensip olarak belirlenmelidir." Kırlangıç, toplumlarda edebiyatın gelişmişliği sosyal ve içtimai yapıların durumu ile değerlendirilmesi gerektiğini aktararak, "Ülkelerin geri kalmaları, halktan bihaber olmaları, geriliğin kökleşmesi, kültürün köhneleşmesi toplumu bir şey üretebilir olmaktan uzaklaştırdı. Sömürge altındaki ülkelerde bu durum net şekilde görülmektedir. İngilizlerin Hindistan'a girmesiyle Hint edebiyatında kopukluk meydana geldi" değerlendirmesinde bulundu.