Bu ahlaksızlığı önleyin!

Bu ahlaksızlığı önleyin!
Haber Tarihi : 25 Ekim 2015 11:27:16
Son Güncelleme Tarihi : 00 00 0000 00:00:00

Sevgi, saygı, güven, sadakat, paylaşma, bağlılık duygularımıza ve inançlarımıza saldırdılar önce… Ardından ruhlar ve kalpler kısırlaştı! Ya sonra? İşte kısırlık denizine düşenlerin sarıldığı yılan!

Yeni Söz | Özel Haber

Hindistan, Kıbrıs, Ukrayna gibi ülkelerden sonra Gürcistan'da büyük bir kaznaç kapısı olan taşıyıcı annelik ahlaksızlığı yasallaştırdı. Ahlakî, hukukî, dinî ve nesep sıhhati gibi açılardan son derece sıkıntılı bir uygulama olan taşıyıcı annelik uygulaması yaygınlaşıyor.

Modern hayat biçiminin ortaya çıkardığı kısırlık, bazı kimseleri hukuksuz yollara itiyor. Tüp bebek yoluyla bebek sahibi olamayan bazı Türkiye vatandaşlarının Ukrayna'dan sonra şimdi de Gürcistan'da gayri meşru yollarla çocuk sahibi olduğu ortaya çıktı.

Milliyet'in manşet haberine göre, Gürcistan'da taşıyıcı anneliğin yasallaşmasıyla, Türkiye'de çocuk sahibi olmak için tüp bebek gibi yolları denemiş ama hayal kırıklığına uğramış çiftler, Gürcistan yollarına düştü. Türkiye'de Gürcistan'daki bir klinikle anlaşmalı çalışan sağlık turizmi acentelerine ya da doğrudan Gürcistan'a giderek taşıyıcı annelik yoluyla çocuk sahibi olmaya çalıştıkları ortaya çıktı.

Pek çok AB ülkesi gibi Türkiye'de de taşıyıcı annelik yasak. Avrupa ülkelerinin önemli bir bölümünde taşıyıcı annelik yoluyla dünyaya getirilen çocuklar vatandaşlığa kabul edilmiyor, nüfus kaydı yapılmıyor. Taşıyıcı annelik Türkiye'de de yasak olmasına rağmen, yurt dışında taşıyıcı annelik yoluyla dünyaya getirtilen bebeklerin nüfus kaydı yapılıyor.

Çocuklarını hukukî olmayan ‘taşıyıcı anne' yoluyla dünyaya getirenler se bunu gizliyor. Bu yolla çocuk sahibi olmuş çiftlerden biriyle sağlık turizm acentesi işleten Dr. Murat Vural, “birbirlerini severek evlenen çiftin en büyük hayali çocuk sahibi olmak olduğundan, tabiî yoldan çocuklarının olamayacağını öğrendiklerin andan itibaren umut olduğunu düşündükleri her kapıyı çalmaya başladılar” diyor.

‘Son şansımızdı'

Önce Türkiye'de, ardından Kıbrıs'ta 10 sene boyunca çocuk sahibi olmayı farklı yöntemlerle defalarca denediler. Fakat her denemenin sonu hüsrandı. Tüm bu süreç boyunca kendi deyimleriyle ‘hem maddi hem manevi çok kayıplar yaşamışlardı'. Yaşadıkları hayal kırıklıklarından ardından denemedikleri tek bir yöntem kaldığını fark ettiler: Taşıyıcı annelik.

“Bu bizim son şansımızdı, bunun ötesi yoktu” diyen çift, yaptıkları araştırmalar sonucunda ulaştıkları Dr. Murat Vural'ın ofisine gittiler. Konuyla ilgili detaylı bilgi aldıktan sonra kesin kararlarını verdiler ama kararlarını aileleri ve çevrelerine de açıklamaları gerekiyordu. Aileler ‘taşıyıcı anne'yi ilk duyduklarında endişelendiler. Endişeler bir de değildi... Aileler bir yandan, ‘Aman dolandırılmayın' derken diğer yandan da ‘Taşıyıcı annede bir sorun çıkmasın' diyorlardı. Çiftin tüm bu endişelere ise tek bir cevabı vardı: “Artık bunları düşünecek pozisyonda değildik. Birilerine güvenmemiz gerekiyordu.” 

Ve çift ‘son şanslarını' denemek için Gürcistan'ın yolunu tuttu. Burada önce kendilerine bütün süreç tekrar anlatıldı. Daha sonra, Gürcü taşıyıcı anneyle tanıştılar. Sürecin tamamen yasal ve kurallara bağlı şekilde ilerlemesi için çift ve taşıyıcı anne bir kontrat imzaladılar. Ardından çiftten yumurta ve sperm örnekleri alındı. Çift bir gece Gürcistan'da kaldıktan sonra Türkiye'ye döndü.

‘Bir sorun mu var?'

Çiftin embriyosu taşıyıcı annenin rahmine yerleştirildi. Düşük riskinin yüksek olduğu 8 hafta atlatıldıktan sonra aile müjdeli haberi aldı: “Taşıyıcı anne çocuğunuza hamile.”  Yıllardır bu hayalle yaşayan fakat bir şekilde tüm girişimlerinde ‘mutlu son'a ulaşamayan çift, çocuklarını kucaklarına alana kadar diken üstünde yaşamaya devam etti. Taşıyıcı anne her ay düzenli olarak kontrole giriyor ve çifte ay ay çocuklarının ultrason görüntüsü, ağırlığı, boyu gibi bilgiler mail'le gönderiliyordu. Kontrol ya da bilgilerin gönderilmesi 1-2 gün geç kalsa çift hemen telefonuna sarılarak, ‘Bir sorun mu var? Neden hâlâ bu ayki kontrol bilgileri gelmedi? Ne zaman gelecek?' diye Vural'a soruyordu.

  • ‘En mutlu insan bendim'

Ve 9 ay geçti... Doğum günü gelip çattığında aile yeniden Gürcistan'ın yolunu tuttu ve bebekleriyle buluştu. İkiz çocuklarını kucağına alan baba bugün o anları, “Dünyanın en mutlu insanlarından biri de bendim” diye anlatıyor. Doğumun ardından Gürcistan kanunlarına göre bebeklerin hastanede 4 gün bakımı yapıldıktan, gerekli doğum ve seyahat belgeleri alındıktan sonra çift ikiz bebekleri ile yuvalarına döndü.

Çift ileride çocuklarına taşıyıcı anneyle dünyaya geldiklerini anlatmayı ise düşünmüyor. “Neden” sorusunun cevabı ise çok açık: “Zaten çocuğun genetik olarak da kanunen de anne ve babası biziz. Onu taşıyan olmasa da büyüten, belli konumlara getiren bizler olacağız. Geceleri ağlayınca koşan, onlara bakan, elinden tutan anneleri... Onu hayat getiren değil bakan-büyüten, yarınları ona sağlayacak olan önemli.”

  • Çocuklarını 3 gün sonra görebildiler

- Gürcistan yasası ‘taşıyıcı annelik'i kullanacak çiftlerin evli olmasını şart koşuyor.  - Süreç için 30 bin euro isteniyor. 15 bin euro taşıyıcı anneye veriliyor. Taşıyıcı annenin daha önce en azından bir çocuk sahibi olması şart koşuluror. Dr. Vural'ın anlatımına göre birçok taşıyıcı anne, ‘Manevi açıdan çocuğu olmayan aileye verebilecekleri hediyeyi vererek, dinen iyi bir şeye vesile olduklarını' düşünüyor. Kadınlar, bir kontratla kürtaj olmayacaklarını, hamilelikte Alkol ve sigara tüketmeyeceklerini, çocukta hakları olmadığını, çocuğu görmeyeceklerini kabul ediyor.  - Süreçte bazen ilginç olaylar da yaşanabiliyor.

Almanya'dan başvuran Türkiyeli bir çiftin çocuğu beklenenden bir hafta önce doğuyor. Almanya'da çalışan anne-baba, son hazırlıklarını tamamlayıp ancak doğumdan 3 gün sonra Gürcistan'a giderek çocuklarını görebiliyorlar.  - Dr. Murat Vural aracılığıyla Türkiye'den bugüne kadar 6 çift bu yolla çocuk sahibi oldu, 5 aile çocuklarının doğumunu bekliyor. Başvurmuş ama henüz işlemleri devam eden ve karar aşamasında olan da 10 aile var.

Fotograf: Hindistandaki Ananand bölgesindeki taşıyıcı annelik çiftliği

  • Prosedür nasıl işliyor?

Hastanede doğum sonrasında doğum belgesi aile adına düzenleniyor. Ardından bu belgeyle Gürcistan nüfus dairesine gidiliyor. Doğum belgesi orada onaylanıyor. Tüm belgelerin Türkçe tercümesi de onaylı olarak yaptırılıyor. Ardından tüm bu belgelerle birlikte Türkiye konsolosluklarına başvuruluyor. Oradan da gerekli belge alınıyor. Ardından çocuk için seyahat belgesi de alınıp Türkiye'ye geliniyor.

Ukrayna ve Kıbrıs'ın gayri meşru yollarla çocuk edinme konusunda büyük gelir elde etmesi bazı ülkelerin iştahını kabarttı. Taşıyıcı annelik Hindistan'ın Akot kentinde meslek haline dönüştü. 20 nüfuslu kasabada, kadınlar para karşılığı taşıyıcı anne olmaya kabul ediyor. Bu durum turizmi de hareketlendirdiği belirtiliyor. Batılı turistler, taşıyıcı anne bulmak için bu şehre akın ediyor. Taşıyıcı anneliğin fiyatı, annenin genç, sıhhatli olup olması gibi çeşitli faktörlere göre değişiyor.

  • Taşıyıcı annelik için gitti tutuklandı

Çocuklarının olmaması nedeniyle Gürcistan'da taşıyıcı annelik yöntemi ile 33 yıl sonra bir çocuk sahibi olan Trabzonlu ailenin yine aynı yöntemle ikinci çocuğa sahip olma sevdaları Gürcistan'da hapisle sonuçlandı.

Gürcistan'daki yasalar gereği taşıyıcı annelik yöntemi ile çocuk sahibi olmak için geçmesi gereken süre 180 gün olması gerekirken, 2 gün erken dünyaya gelen bebeğini Türkiye'ye götürmeye çalışan 60 yaşındaki Nazmiye Şahin, Türkgözü Sınır Kapısı'ndan bebeğini yurt dışına çıkarmaya çalışırken yakalanarak tutuklandı.

  • Taşıyıcı annelik caiz mi?

Dinen caiz değil

1. Din İşleri Yüksek Kur.Üyesi Mehmet Keskin: Kiralık anne, dinen caiz değil. Başka ülkelerdeki İslam alimleri de buna karşı.

Eski Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç: İslam dini açısından cevaz verileceğini sanmıyorum.

Prof. Dr. Hayrettin Karaman: Taşıyıcı annelik caiz değildir. Hukuki ve ahlaki olarak bir çocuğun meşru olabilmesi için çiftin nikâhlı olması gerekir. Bu iş için taşıcı annenin spermlerin sahibi erkek ile resmi ve imam nikâhlı eş olması gerekir. 

Prof. Dr. Saim Yeprem: Taşıyıcı annelik İslam'a aykırı. Yumurtanın ve spermin nikâhlı eşlere ait olması gerekiyor. Çocuğun başka birinin rahminde gelişmesi caiz değil. 

  • Hukukumuzda yok

Dr. Rıfat Köse: Benim kafama göre de, mevzuata göre de uygun değil. Günah ya da değil, o kısmı önem taşımıyor. Mevzuata göre tüp bebek yöntemlerini, sadece evli çiftler uygulayabilir. Taşıyıcı annelik mümkün değil, olamaz. Hukukumuzda yok. Çocuğun gerçek annesi kim, bunlar için de düzenleme şart.

  • Nesepsiz bir nesil mi geliyor? ­

Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Başkanı Orhan Demir; ”Baba Bankalarının hukukî, sosyolojik ve psikolojik alt yapısın olmadığını ve manevi değerlerimizi zedeliyor" dedi.

Tıp biliminin çocuk sahibi olmak isteyen bireylere sunduğu sperm, yumurta, embriyo bağışı ve taşıyıcı annelik hakkında hazırladıkları “Yardımcı Üreme Teknikleri Raporunu”nu açıklayan Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Başkanı Orhan Demir, çarpıcı şeyler söylüyor

İşte Orhan Demir'in dile getirdikleri; “Son yıllarda yardımcı üreme tekniklerini kullanarak hizmet veren merkezlerin (sperm bankalarının) Avrupa Ülkelerinde kurulması, yeni alışkanlıkları ve yaklaşımları beraberinde getirmiştir.

Eşcinseller ve evlenmeden çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar, ‘Sperm Bankaları'ndan kime ait olduğu belli olmayan spermleri satın alarak çocuk sahibi olma yoluna gitmektedir. Ülkemizde son dönemlerde, yardımcı üreme tekniklerine başvurarak babaları belli olmayan çocuklar dünyaya getirenlerin arasında ünlüler de dâhil olmak üzere birçok kişi bulunmaktadır.

Medya ise hukuki ve ahlaki alt yapısı olmayan bu yöntemi çağdaş bir yöntemmiş gibi sunmaktadır. Bu yöntem nedeniyle nesepsiz bir nesil yetişmektedir. Sperm, yumurta, embriyo bağışı ve taşıyıcı annelik gibi yöntemler ana ­baba kavramlarının içini boşaltmakta, toplumun temel değerlerinden olan aile kurumunu temelinden sarsmaktadır.

Sperm bankaları ile korunmasız durumda olan ve onay verme yetisi olmayan mahlûka obje gibi davranılması ve üzerinde bir başkasının, takdir yetkisi kullanması tıp ahlakına aykırı olmakla beraber insana ve insanlığa saygısızlıktır. Sperm bankalarına başvurarak dünyaya getirilen çocuğun, baba ile soybağının tespiti açısından problemler ortaya çıkmaktadır. Bu yöntemle anne çocuğu üzerinde adeta sınırsız bir mülkiyet hakkına kavuşmaktadır.

Bu yönüyle yardımcı üreme teknikleri hukuk felsefesini ve ahlâkın temel ilkelerini yok saymaktadır. Türkiye'nin de imzaladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme; çocuğun genetik ana­babasını tanıma ve soyunu öğrenme hakkını, çocuğun kişiliğinin ve kimliğinin bir parçası olarak kabul etmiştir. Bir çocuğu, genetik ana veya babasını bilmeden büyümeye mahkûm etmeye kimsenin hakkı yoktur. Sperm bankalarının faaliyet göstermesine izin verilen ülkelerde, bu yolla dünyaya gelen çocuklar baba bilinci oluştuktan sonra babalarını aramaya başlamışlar ve bu amaca yönelik kurumsal çalışmalar yapmaktadırlar.

Netice itibariyle sperm bankaları, insan yaşamının kutsallığı ve dokunulmazlığını ticarete konu etmektedir. Gametlerin pazar malına dönüşerek alınıp satılması ahlâken kabul edilemez. Sperm bağışı yoluyla dünyaya gelen çocukları ilgilendiren hukukî sorunların tam anlamıyla gündeme gelmemiş olması, ileride gelmeyeceği anlamını taşımaz. Bu sebeple konuya ilişkin acil yasal düzenlemeler yapılmalı ve sosyolojik, hukuki, psikolojik ve dini altyapısı olmayan sperm bankaları kanunla yasaklanmalıdır. Ayrıca, Yapay döllenme uygulamalarının yapılış usul ve esasları ile sınırları ve şartları açık bir şekilde belirtilmelidir. Bu kadar hassas bir konuda hukuki boşluğun hâkimin yarattığı hukuka göre çözümlenmesi uygun ve yeterli değildir.”