"Defalarca eleklerden geçeceksiniz, altın mısınız, bakır mısınız diye"

"Defalarca eleklerden geçeceksiniz, altın mısınız, bakır mısınız diye"
Haber Tarihi : 01 Şubat 2024 15:08:21
Son Güncelleme Tarihi : 01 Şubat 2024 15:17:08

 Batuhan KARAGÖZ

SGA (Sosyal Girişimcilik Akademisi) Öğrencisi 

Öğrenci Gözüyle Kudüs Ziyareti İzlenimleri 

 

7 Ekim de başlayan olaylardan sonra  Kudüs Kumbarası Projesı ile Aksa’nın avlusunu bir nebze olsun doldurmak, yolların açık olduğunu göstermek için 20 kişilik bir ekip olarak yola çıktık. Sağına soluna bakmadan ben varım diyen bir ekip finallere girmeyerek işinden izin alarak Kudüs için fedakarlık yapan ve yaptığının 100 mislini alan bir ekip.

Tel Aviv havalimanı kullanıma kapalı olduğundan Ürdün’ün Akabe şehrine indik. Buraya en yakın olan

Eliot sınır kapısını denedik fakat giremedik. Ümitsizliğe kapılmadan Amman’a doğru yola çıktık. Yol üzerinde;

Mute Savaşı şehitlerine (Zeyd bin Harise, Cafer bin Ebu Talip, Abdullah bin Revaha) uğradık. Ardından Amman’da  bulunan Allenby sınır kapısına geldik. İngilizce bilmemize rağmen konuşmadık çünkü İngilizce bildiğimiz anlarlarsa bizi daha çok soru yağmuruna tutuyorlardı. Biz ısrarla Türkçe cevap verince bu Türkler de hiç bir şey bilmiyor deyip aralarında söyleniyorlardı. Çok rahat şekilde geçtik sınırdan artık  yorgunluğumuzun yerini  sınırdan geçmiş olmanın verdiği mutluluk almıştı... 

Aksa’ya dakikalar sonra kavuşmanın heyecanı ile otobüs hareket etti ve herkesin dilinde o neşid  bir sabah gelecek kardan aydınlık tekbirler ve gözyaşları...

MESCİDİ AKSA BİZİ MAHSUN KARŞILADI  

Eriha ile Kudüs arasında bulunan Hz.Musa (as) makamına uğradık artık Aksa ile kavuşma vakti gelmişti.

Kavuştuk ama Aksa bizi her zamankinden sessiz ve yalnız karşıladı. Bu üçüncü gidişimdi ve ilk defa bu kadar mahzun bu kadar yalnızdı. Avlusunda çocuk sesleri eksikti... Namazda 3-4 saf anca oluyordu.

O eski kalabalık yoktu namaz çıkışı naneli çay dağıtan amca ellerinde termos ile kahve veren çocuklar yoktu... Sokaklar ıssız dükkanlar boş bazıları grev için kapalıydı bazılarına da işgalciler engel olmuştu.

 Kardeşlerimiz geldiğimizi görünce sevinmiş ama bir o kadar da sorgulamıştı bu zamana kadar neden gelmediniz der gibi halleri vardı. Yollar açık bak geliniyormuş bizi neden bir başımıza bıraktınız der gibilerdi, haklılardı... 

Bir de işgalci kesim var onlar geldiğimize şaşıran tarafta idiler. Kudüs halkı ne kadar sevinçli ise onlar bir o kadar korkak endişeli idi. İsrail kendi halkına bile silah vermişti sokaklarda ellerinde silah ile geziyorlardı. Müslümanlara ait olan bazı ev veya dükkanlara yaptırım uygulayıp onların ordan kovup kendileri yerine geçiyordu. Onların bu yaptıkları ile öfkemizi tazeleyip tekrar motive oluyorduk.

PES ETMEK YOK  

Bazı namaz vakitleri  İsrail askerleri yüzünden içeri giremedik. Hatta ben çocuklara dağıtmak için şeker almıştım askerler: ‘’Sen bunu çocuklara dağıtırsın hayır içeri giremezsin.’’ dediler ve o gün maalesef içeri giremedim ama  karşımıza çıkan bu zorluklar karşısında pes etmedik çünkü “Defalarca eleklerden geçeceksiniz, altın mısınız, bakır mısınız diye.” Bu sözü motto edindik... Grup olarak bazen parça parça girdik. Giremeyenler oldu başka kapı başka vakit bir daha denediler pes etmediler... Çünkü biz söz vermiştik bu sancağı teslim alırken bu davayı sonsuza dek haykıracağız diye.

Aksa’ya giremediğimiz vakitler Kudüs sokaklarını gezdik. Kıyame Kilisesine ardından Hz.Ömer Mescidine Hz.Davud (as) da es geçmedik...

Selahhaddin Eyyubının evine bizi yemeğe davet ettiler. Geldiğimizi duymuşlar gittik sanki bir annenin oğluna kavuşması gibi sevinç doluydular...

 

Çünkü ben öyle bilirim ki yaşamak berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır

Avluda çocuklarla top oynadık ,koştuk eğlendik ‘’Çünkü ben öyle bilirim ki yaşamak berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır.’’

Esnaflarla konuştuk, dertleştik olayların onların işine nasıl yansıdığını sorduk yaralarına merhem olmaya çalıştık dualarını aldık dua ettik.

Esnaf demişken orda bir Muhammed abi var kendisini ufak bir şal dükkanı var yandaki komşu dükkan ne satarsa o ondan satmaz içerde olduğumuz zamanlar çıkarsak giremeyiz diye bizlere yemek getirirdi...

VEDA

Bazenleri sadece oturup öylece düşündük Kubbetus Sahra’ya bakarak acaba bu bir rüya mı? Nasıl geldik? Şuan gerçekten burada mıyız? diye. Çünkü gelirken o kadar olumsuz tepki almıştık ki. Ne işiniz var? Tehlikeli oralar. En korkunç olanı ölmeye mi gidiyorsunuz? Olmuştu.

Gitmeden önce oluşan bütün olumsuz fikirleri yıktık acaba diyen herkesin gönlüne su serptik. Elhamdülillah.

Artık sancağı bizden sonraki ekibe emanet etmenin sırası geldi... Veda etmemiz gerekiyordu ama ayaklarımız hep geri geri çekiyordu. Biliyorduk bizden bir parçanın hâlâ burada olacağını kalbimizin yine bura için atacağını...Ben şuan hala Kudüs’te avluda çocukların peşinden koşuyorum.

Bizim oraya gitmemize vesile olan Kudüs Kumbarası Projesine ve Proje Yöneticisi sabah akşam Kudüs için uğraşan Gönül Ayyıldız ablamıza  5 gün boyunca hep beraber koştuğumuz ribat tuttuğumuz ekip arkadaşlarıma ve aileme teşekkür ediyorum.

Şimdi bir ekip daha gidip döndü 3. ekip için gerekli fon birikimi bekleniyor... Kudüse yol açık , yola çık diyoruz.