"Defalarca eleklerden geçeceksiniz, altın mısınız, bakır mısınız diye"
Batuhan KARAGÖZ
SGA (Sosyal Girişimcilik Akademisi)
Öğrencisi
Öğrenci Gözüyle Kudüs Ziyareti İzlenimleri
7 Ekim de başlayan olaylardan
sonra Kudüs Kumbarası Projesı ile Aksa’nın
avlusunu bir nebze olsun doldurmak, yolların açık olduğunu göstermek için 20
kişilik bir ekip olarak yola çıktık. Sağına soluna bakmadan ben varım diyen bir
ekip finallere girmeyerek işinden izin alarak Kudüs için fedakarlık yapan ve
yaptığının 100 mislini alan bir ekip.
Tel
Aviv havalimanı kullanıma kapalı olduğundan Ürdün’ün Akabe şehrine indik. Buraya
en yakın olan
Eliot
sınır kapısını denedik fakat giremedik. Ümitsizliğe kapılmadan Amman’a doğru
yola çıktık. Yol üzerinde;
Mute Savaşı şehitlerine (Zeyd bin Harise, Cafer bin Ebu Talip, Abdullah bin Revaha)
uğradık. Ardından Amman’da bulunan
Allenby sınır kapısına geldik. İngilizce bilmemize rağmen konuşmadık çünkü İngilizce
bildiğimiz anlarlarsa bizi daha çok soru yağmuruna tutuyorlardı. Biz ısrarla Türkçe
cevap verince bu Türkler de hiç bir şey bilmiyor deyip aralarında
söyleniyorlardı. Çok rahat şekilde geçtik sınırdan artık yorgunluğumuzun yerini sınırdan geçmiş olmanın verdiği mutluluk
almıştı...
Aksa’ya dakikalar sonra kavuşmanın
heyecanı ile otobüs hareket etti ve herkesin dilinde o neşid bir sabah gelecek kardan aydınlık tekbirler
ve gözyaşları...
MESCİDİ AKSA BİZİ MAHSUN KARŞILADI
Eriha ile Kudüs arasında bulunan
Hz.Musa (as) makamına uğradık artık Aksa ile kavuşma vakti gelmişti.
Kavuştuk ama Aksa bizi her
zamankinden sessiz ve yalnız karşıladı. Bu üçüncü gidişimdi ve ilk defa bu
kadar mahzun bu kadar yalnızdı. Avlusunda çocuk sesleri eksikti... Namazda 3-4
saf anca oluyordu.
O eski kalabalık yoktu namaz çıkışı
naneli çay dağıtan amca ellerinde termos ile kahve veren çocuklar yoktu... Sokaklar
ıssız dükkanlar boş bazıları grev için kapalıydı bazılarına da işgalciler engel
olmuştu.
Kardeşlerimiz geldiğimizi görünce sevinmiş ama
bir o kadar da sorgulamıştı bu zamana kadar neden gelmediniz der gibi halleri
vardı. Yollar açık bak geliniyormuş bizi neden bir başımıza bıraktınız der
gibilerdi, haklılardı...
Bir de işgalci kesim var onlar
geldiğimize şaşıran tarafta idiler. Kudüs halkı ne kadar sevinçli ise onlar bir
o kadar korkak endişeli idi. İsrail kendi halkına bile silah vermişti
sokaklarda ellerinde silah ile geziyorlardı. Müslümanlara ait olan bazı ev veya
dükkanlara yaptırım uygulayıp onların ordan kovup kendileri yerine geçiyordu. Onların
bu yaptıkları ile öfkemizi tazeleyip tekrar motive oluyorduk.
PES ETMEK YOK
Bazı namaz vakitleri İsrail askerleri yüzünden içeri giremedik. Hatta
ben çocuklara dağıtmak için şeker almıştım askerler: ‘’Sen bunu çocuklara dağıtırsın hayır içeri giremezsin.’’ dediler ve o gün maalesef içeri giremedim
ama karşımıza çıkan bu zorluklar
karşısında pes etmedik çünkü “Defalarca eleklerden geçeceksiniz, altın mısınız,
bakır mısınız diye.” Bu sözü motto edindik... Grup olarak bazen parça parça
girdik. Giremeyenler oldu başka kapı başka vakit bir daha denediler pes
etmediler... Çünkü biz söz vermiştik bu sancağı teslim alırken bu davayı
sonsuza dek haykıracağız diye.
Aksa’ya giremediğimiz vakitler Kudüs
sokaklarını gezdik. Kıyame Kilisesine ardından Hz.Ömer Mescidine Hz.Davud (as) da
es geçmedik...
Selahhaddin Eyyubının evine bizi
yemeğe davet ettiler. Geldiğimizi duymuşlar gittik sanki bir annenin oğluna
kavuşması gibi sevinç doluydular...
Çünkü ben öyle bilirim ki yaşamak berrak bir gökte
çocuklar aşkına savaşmaktır
Avluda çocuklarla top oynadık ,koştuk
eğlendik ‘’Çünkü ben öyle bilirim ki yaşamak berrak bir gökte çocuklar aşkına
savaşmaktır.’’
Esnaflarla konuştuk, dertleştik
olayların onların işine nasıl yansıdığını sorduk yaralarına merhem olmaya
çalıştık dualarını aldık dua ettik.
Esnaf demişken orda bir Muhammed abi
var kendisini ufak bir şal dükkanı var yandaki komşu dükkan ne satarsa o ondan
satmaz içerde olduğumuz zamanlar çıkarsak giremeyiz diye bizlere yemek
getirirdi...
VEDA
Bazenleri sadece oturup öylece
düşündük Kubbetus Sahra’ya bakarak acaba bu bir rüya mı? Nasıl geldik? Şuan
gerçekten burada mıyız? diye. Çünkü gelirken o kadar olumsuz tepki almıştık ki. Ne
işiniz var? Tehlikeli oralar. En korkunç olanı ölmeye mi gidiyorsunuz? Olmuştu.
Gitmeden önce oluşan bütün olumsuz
fikirleri yıktık acaba diyen herkesin gönlüne su serptik. Elhamdülillah.
Artık sancağı bizden sonraki ekibe
emanet etmenin sırası geldi... Veda etmemiz gerekiyordu ama ayaklarımız hep
geri geri çekiyordu. Biliyorduk bizden bir parçanın hâlâ burada olacağını
kalbimizin yine bura için atacağını...Ben şuan hala Kudüs’te avluda çocukların
peşinden koşuyorum.
Bizim oraya gitmemize vesile olan
Kudüs Kumbarası Projesine ve Proje Yöneticisi sabah akşam Kudüs için uğraşan
Gönül Ayyıldız ablamıza 5 gün boyunca
hep beraber koştuğumuz ribat tuttuğumuz ekip arkadaşlarıma ve aileme teşekkür
ediyorum.
Şimdi bir ekip daha gidip döndü 3.
ekip için gerekli fon birikimi bekleniyor... Kudüse yol açık , yola çık diyoruz.