Dünyanın cevap veremediği çocuk

Dünyanın cevap veremediği çocuk
Haber Tarihi : 09 Kasım 2015 09:29:14
Son Güncelleme Tarihi : 00 00 0000 00:00:00

Dünya 22 yıldır bu çocuğa cevap veremedi, bu gidişle de veremeyecek.

3-14 Haziran1992 tarihleri arasında Brezilya'nın başşehri Rio de Janeiro'daki BM'nin Çevre ve Kalkınma Konferansı (UN Conference on Environment And Development)'nda ‘Severn Suzuki Cullis' adlı 12 yaşındaki genç kız şu çarpıcı konuşmayı yapmıştı:

Geleceğimi kaybetmek, seçimi kaybetmek gibi bir şey değil ya da hisse senedinden birkaç puan kaybetmek hiç değil…

Artık güneşe çıkmaya korkuyorum. Çünkü ozon tabakamızda delikler var!

Soluk almaya korkuyorum. Çünkü içinde hangi kimyasallar var, bilmiyorum!

Tâki, birkaç yıl önce, kanserli bir balık bulana dek, babamla Vancouver'daki evimizde balık tutmaya giderdik. Şimdi, hayvan ve bitki türlerinin soyunun tükendiğini duyuyoruz gün be gün sonsuza dek yok olarak.

Severn Suzuki Cullis (2014)

Şu hayatımda, kuşlarla ve kelebeklerle dolu olan vahşi ormanları ve yağmur ormanlarını, büyük vahşi hayvan sürülerini görmeyi hayal ediyorum. Ama şimdi ‘çocuklarımın bile görmesi mümkün mü' diye merak ediyorum.

Siz benim yaşımdayken, böyle şeyler için endişelendiniz mi?

Bunların tümü gözlerimizin önünde oluyor, yine de istediğimiz kadar zamanımız ve tüm çözümlerimiz varmış gibi davranıyoruz.

Ben yalnızca bir çocuğum ve tüm çözümlere sahip değilim. Ancak farkına varmanızı isterim ki, siz de sahip değilsiniz!

Ozon tabakamızdaki deliği nasıl onaracağınızı bilmiyorsunuz!

Akarsudaki somon balığını nasıl geri getireceğinizi bilmiyorsunuz!

Soyları tükenen hayvanları nasıl geri getireceğinizi bilmiyorsunuz!

Ve şimdi çöl olan yerdeki ormanı getiremezsiniz.

Eğer nasıl düzelteceğinizi bilmiyorsanız, lütfen bozmayı bırakın.

Sizler burada, hükümetlerinizin temsilcileri olabilirsiniz. İşadamı, organizatör, muhabir ya da politikacı da olabilirsiniz. Ama aslında sizler, anne, baba, kardeş, ağabey, hala ve amcasınız. Ve hepiniz, birilerinin evladısınız. Bense yalnızca bir çocuğum. Yine de 7 milyarlık bir ailenin fertleri olduğumuzu biliyorum.

Aslında 30 milyon tür, sınırlar ve hükümetler bunu asla değiştiremeyecek. Ben yalnızca bir çocuğum. Yine de hepimizin aynı teknede olduğunu biliyorum. Tek bir amaca giden, tek bir dünya olarak davranmamız gerektiğini de.

358

Öfkem, kör olmadığım için. Endişem, nasıl hissettiğimi dünyaya anlatmaya korkuyor olmam. Ülkem de çok fazla israf var. Satın alıyoruz ve atıyoruz. Satın al ve at.

Yine de, kuzeydeki ülkeler yoksulluğunu paylaşmıyor. Yeterince fazlasına sahip olsak bile paylaşmaktan korkuyoruz. Varlığımızın birazı gidecek diye ödümüz kopuyor.

Kanada'da bizler, ayrıcalıklı bir hayat yaşıyoruz. Bol gıda, su ve barınak…

Saatlerimiz, bisikletlerimiz, bilgisayarlarımız ve televizyon setlerimiz var. Liste iki günde saymakla bitmez.

İki gün önce şurada, Brezilya'da, sokakta yaşayan çocuklarla vakit geçirirken çarpılmışa döndük. Bu bir çocuğun bize anlattığı: “Keşke zengin olsaydım. O zaman tüm sokak çocuklarına yiyecek, giyecek, ilaç, barınak, sevgi ve yakınlık verirdim.”

Hiçbir şeyi olmayan bir sokak çocuğu bile paylaşmaya razıysa, neden her şeyi olan bizler, hâlâ bu kadar aç gözlüyüz?

Düşünmeden edemiyorum, bu çocuklarda benimle aynı yaşta ve doğduğumuz yer yüzünden aramızda muazzam bir fark var.

Ben de Rio Favelas'da yaşayan o çocuklardan biri olabilirdim.

Ben de Somali'de açlıktan ölen bir çocuk olabilirdim. Ya da Ortadoğu'da bir savaş kurbanı veya Hindistan'da bir dilenci.

Ben yalnızca bir çocuğum ama savaşa harcanan onca para çevresel cevaplar bulmak için, yoksulluğun bitirilmesi ve anlaşma yolları bulmak için harcansa, dünyanın nasıl bir yer olabileceğini ben biliyorum.

Okul hatta anaokulunda bize dünyada terbiyeli olmayı öğretiyorsunuz. Bize işlerin yürümesi için, diğerleriyle didişmememizi söylüyorsunuz. Diğerlerine saygı göstermeyi, kendi pisliğimizi temizlemeyi, diğer yaratıkları incitmememizi, paylaşmayı, açgözlü olmamayı öğretiyorsunuz. Madem böyle, neden yapmadığınızı söylüyorsunuz bize? Neden siz kendi söylediklerinizi yapmıyorsunuz?

Bu konferanslara neden geldiğinizi unutmayın! İşte bunu yapmak için!

Biz sizlerin çocuğuyuz. Nasıl bir dünyada yetiştiğimize siz karar veriyorsunuz.

Ebeveynler, “Her şey çok güzel olacak. Bu dünyanın sonu değil ve elimizden geldiğinin en iyisini yapıyoruz” diyerek çocuklarını rahat ettirebilirler. Ama artık bunu bile söyleyebileceğinizi sanmıyorum. Sizin öncelikler listenizde bile var mıyız? Emin değilim!

Babam her zaman der ki: “Sen yaptığın şeysin, söylediğin değil.”

Sizin yaptıklarınız, beni geceleri ağlatıyor. Siz yetişkinler, bizi sevdiğinizi söylüyorsunuz. Ancak sizden talep ediyorum. Lütfen hareketleriniz, sözlerinizi yansıtsın. Teşekkür ederim.”

Ey Müslümanlar! Bizler bu bilinçte, bu şuurda çocukları ne zaman yetiştireceğiz?

Ya Rabbi! Büyüklere de bu çocuk kadar feraset ve basiret lütfeyle!

Ya Rabbi! Bu tür çocukların sayısını artır!

Ya Rabbi! Bu çocuk ve bunun gibilere iman lütfet!