Hayatını diyabetle mücadeleye adadı ve bir müze kurdu
Werner Neumann kızı Anja hastalanınca hayatını diyabetle mücadeleye adadı ve bir müze kurdu.
Fahri Sarraoğlu /Münih
Werner Neumann Almanya’nın Münih şehrinde yaşıyor. Neumann,
kızı Anja hastalanınca diyabetin insan metabolizması için neden bu kadar önemli
olduğunu araştırmaya başladı. Werner Neumann, kızının hastalığı ile ilgili çok
yakından ilgilendiğini belirterek şunları söyledi: " Biz, yani Neumann ailesiyiz.
1992 doğumlu en küçüğü Anja, 1994 yılında 20 aylıkken şeker hastalığına
yakalandı ve o zamandan beri insülin enjekte ediyoruz. Hastalık hakkında hiçbir
şey bilmiyorduk, bu bizim için tamamen yeni bir şeydi. Böylece zamanla daha fazla ilgilenmeye
başladım ve diyabetin tarihi ve tedavisi beni daha da büyüledi. Öyle ki,
sonunda tüm bu süreç içinde öğrendiklerimi bir araya getirerek burayı bir
müzeye dönüştürdüm. Amacım tüm dünyadaki bu hastalıkla mücadele edenlere
yardımcı olmak.“
DİYABETLE İLGİLİ TÜM
BİLGİLERİ TOPLADI
2001 yılında Werner Neumann
diyabetin tarihi ile ilgilenmeye başladı. Önce Anja'nın kullandığı ilaçlar
vb sonra şeker hastası çocukla ilgili
her şey. Werner Neumann, hastalıkla yoğun bir şekilde ilgilenir ve yiyeceğin
besin değerini analiz etmek için zamanının büyük kısmını kızı için harcar.
Aile, 2000 yılında Kanada'ya gider ve oradaki bu iş için kurulmuş olan müzeleri
ziyaret eder. Baba, diyabet konusuna gittikçe daha derin bir şekilde dalıyor ve
yöntemler, teknoloji ve tarih olarak kendisini bir doktor gibi yetiştiriyor.
İşte bizde bizde kendisini ziyaret ettik ve müze ile ilgili birkaç soru sorduk:
Bize kısa müze
hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz?
Münih Diyabet Müzesi bir “aile şirketi”dir. Toplam alanı 25
m2 olan iki odası vardır. Konumu, Münih'in batısında, "Pasing"
semtindedir.
Temel olarak her şey “diyabet” etrafında döner. Yakından ve
uzaktan onunla ilgili olan ve diyabeti yansıtan her şey sunulur. Konuyla ilgili
kartpostallar var, örneğin sağlık klinikleri. Veya Telefon kartlarında bir kan
şekeri ölçme aleti veya bir insülin kalemi gösteriliyor ve Hastalar için
yiyecek reklam kartları var. Araştırmacıların ve aletlerin damgaları, insülin
yıldönümleri veya pankreas resmi olan kol saatleri. Çocukların püskürtmeyi
öğrendiği pelüş hayvanlar, ödül olarak madalyalar da içeriyor.
Müzeyi gezerken
görüyorum görme engelliler için de eşyalar var.
Görme engellilerin hissedebileceği şekilde bilim adamlarının
resimleri olan madalyalar da var. Görme engelli tanıdığım bir diyabet
hastasının insülin bulanın bir araştırmacının resmini hissetmek istediği için
bunları biriktirmeye başladım. Özel beslenmeye yönelik her şey, bazıları
orijinal ambalajında, kitaplar, posterler ve idrar ve kan şekerini ölçmek için
tüm yardımcılar. Cam şırıngadan en modern insülin pompasına kadar çok sayıda
insülin enjeksiyon sistemi. 1925'ten kalma hayati hormonla dolu cam şişeler de
bulunmakta. Müzede bulunan birçok parçaların benim için özel bir bağlantısı
var. Her parçanın bir hikâyesi var.
Müze kurma fikri
nerden aklınıza geldi?
Kızım Anja'nın cihazlarını, (ilk hastalandığında 20 aylıktı
)bu yana yani Şubat 1994den beri biriktiriyordum. 2001 yılında internette
diyabet tedavisine ilişkin sadece iki eski örnek bulduğumda o zaman 9
yaşındakini kızımla beraber bu konu hakkında her şeyi araştırıp biriktirmeye ve
sonra bir diyabet müzesi kurmaya karar verdik. Yani temel buydu.2019'da yapılan
bir teftişten sonra, onu Bavyera'da özel olarak işletilen, hükümet dışı bir
müze olarak kabul edildi. Bir koleksiyoner olarak, normal koleksiyonculuk
tutkusunun seviyesi aşıldığı için, o zamanlar bunun bir koleksiyon mu yoksa
zaten bir müze mi olduğu sorusu ortaya çıktı.
Müze devamlı açık mı?
Çalıştığımdan dolayı, önceden haber verip ilgilenen herkesin
ziyareti mümkündür. Ne yazık ki Türkçe bilmiyorum, bu da bir çeviri sağlanması
gerektiği anlamına geliyor. Müze maalesef engelliler için merdivenlerden dolayı
mümkün değil!
Bu tür müze kurmak
isteyenlere de yardımcı oluyorsunuz. Eşya gönderebilirim diyorsunuz değil mi?
Stoklarımız aslında mekânsal ihtiyaçlar için çok geniş. Ek
olarak, etkilenenlerden çok eşyalarda sayıda kişisel posta var. Sonuç olarak, birçok
ikili ve üçlüsü var. Bu nedenle, fazla olan, bu materyalleri başkalarına
ücretsiz olarak vermekten memnuniyet duyarız. Elbette her dileği yerine
getiremiyoruz ama Çek Cumhuriyeti ve Avusturya'da diyabet müzelerinin
kurulmasına yardım ettik. Türkiye’den de isteyen olursa gönderebiliriz.
Peki, müzenin
geleceği konusunda neler söylebilirsiniz?
Şu an bu konuda net bir bilgi veremiyorum. Kesin olan, bu
müzenin mutlaka bir arada kalacağıdır. Anja'nın mı bizim mi başka bir yol
bulacağımızı söylemek imkânsız. Son seçenek Münih'teki Deutsches Museum olacak.
Bu, koleksiyonu satın almayı teklif etmişti.
Diyabet hakkında her
şeyi topluyorum. Ayırabildiğim kadarını diğer müzelerin veya enstitülerin
kullanımına sunuyorum. 1980'lerin sonundan kalma bir Becton Dickinson
peristaltik insülin pompası veya 1999'dan kalma bir Minimed implante edilebilir
insülin pompasını Diyabet Müzesi'ne bağışlamak isteyen olursa çok mutlu olurum!
Okuyucularımıza bilgi
notu: Türkiye’de böyle bir müze kurmak isteyenler kendileri ile irtibata
geçebilirler.
100 YILLIK İNSÜLİN
Kanadalı Frederick Grant Banting ve Amerikalı Charles
Herbert Best, 27 Temmuz 1921'de Toronto Üniversitesi'nde hayvanların
pankreasından insülin izole ettiler. Bu, insanlarda insülin tedavisini ertesi
yıl mümkün kıldı. Banting, keşfi için 1923'te Nobel Tıp Ödülü'nü aldı, Best
dikkate alınmadı. Bu keşiften 100 yıl sonra, milyonlarca şeker hastası hala
hayatlarını bu ikisine borçlu. Banting'in doğum gününü anmak için 14 Kasım
Dünya Diyabet Günü kutlanıyor.
UMUT ALEVİ
"Umut Alevi" Londra'daki (Ontario) Banting
Müzesi'nin yanında yanıyor. Bununla Kanada, Banting'in keşfini ve dünya çapında
diyabetten etkilenen tüm insanları tanıyor. Umut Alevi, insülinin diyabeti
tedavi ettiğini ancak iyileştirmediğini hatırlatır. Alev, ancak diyabet için
bir tedavi bulunduğunda söndürülecektir.