Laiklik elden gitti!

Laiklik elden gitti!
Haber Tarihi : 02 Ağustos 2017 13:08:49
Son Güncelleme Tarihi : 00 00 0000 00:00:00

Yüksek Askeri Şura toplandı. YAŞ üyeleri, Başbakan Yıldırım'ın başkanlığında önce Anıtkabir'i ziyaret etti. Burada saygı duruşu yapan Yıldırım, daha sonra ellerini açarak dua okudu. Yıldırım’ın bu görüntüsü laikleri endişelendirdi. Sosyal medyada “laiklik elden gitti” yorumları yapıldı.

YAŞ üyeleri, Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilecek toplantı öncesi Anıtkabir'e gitti. Başbakan Binali Yıldırım başkanlığındaki şura üyeleri, Anıtkabir'de görevli komutanlar tarafından karşılandı.

YAŞ heyeti daha sonra üzerinde "YAŞ üyeleri" yazan çelenkle Aslanlı Yol'dan yürüdü. Başbakan Yıldırım'ın, Atatürk'ün mozolesine çelenk bırakmasının ardından, saygı duruşunda bulunuldu. Yıldırım, saygı duruşunun ardından dua etti.

Yıldırım başkanlığındaki heyet, mozoleye çıkan merdivenin önünde hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra Misak-ı Milli Kulesi'ne geçti.

‘Hedefimiz daha müreffeh bir Türkiye'

Misak-ı Milli Kulesi'nde Anıtkabir Özel Defteri'ni imzalayan Başbakan Yıldırım, deftere şunları yazdı:

"Güçlü temeller üzerine miras bıraktığınız Cumhuriyeti, muasır medeniyetler hedefine ulaştırmak için kararlılıkla çalışmaya devam ediyoruz. Daha müreffeh, daha güvenli, daha adil, daha özgür bir Türkiye en önemli hedefimizdir. Şehit kanlarıyla yoğrulan bu vatan topraklarını aynı azim ve kararlılıkla koruma, gelecek nesillere emanet etme inancımız her zamankinden daha fazladır.

15 Temmuz 2016 günü yaşanan melun darbe girişimi karşısında milletimizin gösterdiği diriliş ruhu bir kez daha kanıtlamıştır ki bu millet istiklalinden, istikbalinden asla vazgeçmeyecek, dün olduğu gibi bugün de canı pahasına bizi biz yapan değerlerini koruyacaktır. Milletimiz, 15 Temmuz'daki cesaretli ve kahraman duruşuyla tüm dünyaya asla esareti ve vesayeti kabul etmeyeceğini göstermiş ve vatanı namertlere çiğnetmemiştir. Millet iradesinin her türlü vesayetin üzerinde olduğunu bu aziz millet kanları ve canları pahasına kanıtlamıştır. 15 Temmuz, şanlı tarihimizin altın sayfalarına bir destan olarak yazılmıştır. Milli irade adeta tecessüm ederek demokrasiye ve ülkesinin bağımsızlığına sahip çıkmıştır."

Son 1 yıl içinde PKK'nın canına okuduk

Anıtkabir ziyaretinin ardından Başbakan Yıldırım başkanlığındaki şura üyeleri, Çankaya Köşkü'ne geçti. Şura üyelerinin toplantı için hazırlanan Çankaya Salonu'nda yerlerini almalarının ardından YAŞ toplantısı saat 11.15'te başladı.

Çankaya Salonu'nda yapılan toplantıda konuşan Başbakan Yıldırım, 2017 yılının ilk YAŞ toplantısını gerçekleştirdiklerini bildirdi.

Türkiye'nin, bulunduğu coğrafya bakımından önemli siyasi, toplumsal, güvenlik olaylarının cereyan ettiği bir bölgenin merkezinde yer aldığını belirten Yıldırım, "Bu zor coğrafyada güvenliğimize yönelik iç ve dış tehditler söz konusudur." dedi.

‘Üç terör örgütüyle mücadele sürmektedir'

15 Temmuz alçak darbe girişimiyle birlikte bölücü terör örgütleri yanında, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) de mücadele edilmesi gereken en önemli konu haline geldiğini vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:

"An itibariyle Türkiye, üç terör örgütü ile aynı anda amansız mücadele sürdürmektedir. Bunlar bölücü terör örgütü, FETÖ ve DEAŞ terör örgütüdür. Şu hususu özellikle ifade etmek isterim. Bölücü terör örgütü ile mücadele, özellikle son bir yıl içerisinde çok başarılı bir şekilde sürdürülmektedir. Özellikle geçen yıl ağustos başında karar verdiğimiz taarruz amaçlı mücadele stratejisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile diğer güvenlik birimlerimizin tam bir koordinasyon içerisinde çalışmaları, beklenen sonucu vermiş ve bölücü terör örgütü ile mücadelede çok anlamlı bir seviyeye gelinmiştir."

Başbakan Yıldırım, son dönemde gençlerin dağa çıkışlarının önemli ölçüde azaldığına dikkat çekerek, teröre destek veren yerel yöneticilerin görevlerinden uzaklaştırılarak haklarında hukuki süreç başlatıldığını, diğer yandan bölücü terör örgütünün siyasi destekçilerine yönelik hukuki sürecin TBMM dokunulmazlıkları kaldırıldıktan sonra hız kazandığını, bu alanda elde edilen sonucun dikkat çekici olduğunu belirtti.

‘Entegre sınır güvenliği programı süratle devam ediyor'

Bölgede proaktif mücadele devam ederken özellikle güney sınırlarından terör unsurlarının sızmalarının önlenmesine yönelik sınır güvenliği tedbirlerine de hız verildiğini vurgulayan Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:

"Entegre sınır güvenliği programı süratle devam etmektedir ancak fiziki sınır güvenliği tamamen bitirilinceye kadar karadan Fırat Kalkanı Operasyonu ile güneyden bölücü terör örgütü ve DEAŞ unsurlarının sızmasını önlemeye yönelik tedbirler alınmıştır. Aynı zamanda hava ve kara harekatları marifetiyle terör örgütü unsurları ülke sınırlarına girmeden etkisiz hale getirilmektedir. Bütün bu tedbirlere rağmen mücadele henüz bitmemiştir. Güney sınırlarımızdaki ülkelerde mevcut olan istikrarsızlık, otorite boşluğu ve iç savaş, terörle mücadelemizin önündeki en büyük tehdittir. Güvenlik esaslı mücadele devam ederken aynı zamanda ekonomik sosyal rehabilitasyon projelerinin hayata geçirilmesi de hayati öneme sahiptir. Bu cümleden olmak üzere cazibe merkezleri programı başlatılmıştır. Ayrıca çukur siyaseti sonucu ortaya çıkan tahribatın giderilmesine yönelik çalışmalar süratle devam etmektedir."

‘Bayrak inmemiş, ezanlar dinmemiştir'

15 Temmuz hain darbe girişimi ve 16 Nisan anayasa değişikliğinin, bu sürecin en önemli olayları olduğuna işaret eden Başbakan Yıldırım, "15 Temmuz hain darbe girişimi milletimizin cesareti, Cumhurbaşkanımızın liderliği, hükümetimizin kararlılığıyla püskürtülmüş ve ülkemiz büyük bir felaketin eşiğinden dönmüştür. Asker üniforması içerisindeki terörist caniler ne yazık ki vatansever şanlı silahlı kuvvetlerimizin silah ve mühimmatını gasp ederek ülkeyi işgale kalkışmışlar ancak bunu başaramamışlardır. Şehit ve gazilerimiz olmuş ancak bayrak inmemiş, ezanlar dinmemiştir." dedi.

Ülke savunmasında can veren bütün şehitlere Allah'tan rahmet dileyen Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sağlam siyasi irade ve vatan millet sevgisi ile bu yıkıcı süreçten hızlı bir şekilde çıkılması mümkün olmuştur. Bu vesile ile siz komutanlar başta olmak üzere bu kritik süreçte rol alan bütün TSK mensuplarına, jandarmamıza, polis teşkilatımıza, Bakanlar Kurulunda görevli arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum."

‘İç ve dış tehditler henüz bitmemiştir'

Yıldırım, Türkiye'yi ilgilendiren iç ve dış tehditlerin henüz bitmediğini, ve devam ettiğine değinerek, Yunanistan ile Ege'deki adalar konusu, Kıbrıs konusu, Kuzey Irak'ta referandum düşüncesi, Suriye'nin geleceği gibi konuların yakın vadede Türkiye'yi meşgul etmeye devam edecek sorunlardan sadece birkaçı olduğunu bildirdi.

Körfez krizi, Kuzey Kore'deki gelişmeler, Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri, Yemen, Libya, Filistin-İsrail konularının da bölgesel ve küresel sorunlar olarak önümüzdeki süreçte potansiyel riskler olarak varlığını sürdüreceğini vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Bütün bu zor şartlar altında gerçekleştirdiğimiz anayasa değişikliğiyle 94 yıllık yönetim geleneğimizde köklü bir değişikliğe gidilmiştir. Parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş olarak adlandırabileceğimiz bu değişiklik ülkemizin gelecek yıllarını istikrar ve güven bakımından teminat altına alacaktır. Yeni sistem üniter yapıyı daha da tahkim etmiş, sürekli iktidar, kalıcı istikrarı garanti altına almıştır. Bu değişik ülkemizin bulunduğu zor coğrafyada karşılaşabileceği kritik iç ve dış gelişmelere karşı koyabilmek için çok önemli bir imkan sağlamıştır. Hedefimiz Gazi Mustafa Kemal'in işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesinin daha da ilerisidir.

Bölgede ve dünyada gelişen tehditlere göre kendisini yenileme, savunma ve caydırıcılık kabiliyetini tamamlamaya deruhte etmiş bir TSK, hepimizin ortak hedefidir. Cumhuriyetimizin 100. yılına giderken güçlü millet güçlü ordu anlayışımızın gereğini her alanda yapmanın gayreti içerisinde olacağız. Bir yandan dostlarımızı arttıran, düşmanlarımızı azaltan dış politika eylemlerimize hız verirken diğer yandan savunma ve iç güvenlik ihtiyacımızı kendi kendimize yeterli olacak şekilde tahkim edeceğiz. Böylece sadece ülkemizin huzuru, milletimizin birliği ve kardeşliğini sağlamış olmayacak aynı zamanda da bölgesel ve küresel barış ile huzura da önemli katkı sağlamış olacağız. Bu düşüncelerle tekrar siz değerli şura üyelerimize teşekkür ediyor, şura kararlarımızın milletimiz, ülkemiz ve Türk Silahlı Kuvvetleri için hayırlı olmasını diliyorum."

"Çok gizli" toplantıda tarihi değişiklikler

Masa düzeninde ilk değişiklik

Şura toplantısı dönem içinde birçok değişikliğe de sahne oldu. Yapılan değişiklik öncesi şura üyeleri Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, kuvvet komutanları, Jandarma Genel Komutanı, ordu komutanları ve donanma komutanının da bulunduğu orgeneral ve oramirallerden oluşuyordu. Genelkurmay Başkanlığının "Çakmak Salonu"nda yapılan toplantıda, "U" şeklindeki masanın başında Başbakan ve Genelkurmay Başkanı bulunuyordu.

Oturma düzenindeki ilk değişikliğe 2011 yılının Ağustos ayında gerçekleştirilen şura toplantısında gidildi. O dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, masanın başında tek başına otururken, sağ tarafında Genelkurmay Başkanvekili ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Necdet Özel, dönemin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz yer aldı.

YAŞ üyelerinde değişiklik

Yüksek Askeri Şura'nın yapısındaki en büyük değişiklik ise FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşandı.

Düzenlemeyle başbakan yardımcılarının yanı sıra adalet, dış ve içişleri bakanları da toplantılara katılmaya başladı, ordu ve donanma komutanlarının ise şura üyelikleri kaldırıldı. Böylelikle başbakan başkanlığında toplanan şuranın üyeleri, genelkurmay başkanı, başbakan yardımcıları, adalet bakanı, dışişleri bakanı, içişleri bakanı, milli savunma bakanı ve kuvvet komutanları olarak yeniden belirlendi.

Şura toplantılarının ağustos ayında yapılması zorunluluğu kaldırıldı. Bunun yerine toplantının başbakanın çağrısıyla ihtiyaç duyulan zamanlarda yapılması kararlaştırıldı. Değişiklikle ayrıca daha önce Genelkurmay Başkanlığınca yürütülen şuranın sekretarya hizmetlerini yürütme görevi Milli Savunma Bakanlığına devredildi.

Önceden kuvvet komutanlığı yapma şartı bulunan Genelkurmay Başkanlığı için ise orgeneral rütbesinde bulunmak yeterli sayıldı.