Meteoroloji'den Ankara için ''acil kodlu'' uyarı!

Meteoroloji'den Ankara için ''acil kodlu'' uyarı!
Haber Tarihi : 10 Haziran 2015 07:31:53
Son Güncelleme Tarihi : 00 00 0000 00:00:00

Meteoroloji'den Ankara için ''acil kodlu'' uyarı!

7 Haziran seçimlerini geride bıraktık. AK Parti birinci parti olmasına rağmen tek başına hükümet kurma sayısına ulaşamadı ve ortaya koalisyon çıktı. Bu elbette arzu edilen bir tablo değildi. Lakin bizler halkın takdirine, tercihine saygı duyan insanlarız. Millet sandıkta iradesini bu şekilde ortaya koydu. Bu sebeple saygı duymaktan başka yapacak bir şeyimiz yok. Görüldüğü gibi Türkiye diktatörlükle, baskı ve zulümle yönetilen bir ülke değilmiş. Öyle olsaydı bugün koalisyon konuşamazdık öyle değil mi? Fakat AK Parti birinci parti olmasına rağmen ilk defa bu denli bir oy kaybına maruz kaldı. CHP ciddi oy kaybetti. MHP oylarını yükseltti ve 7 Haziran seçimlerinin kilit ismi olan HDP ise barajı çok rahat geçti. Kaldı ki bu seçimlerde hedef HDP'yi barajı geçirtmekti. Nitekim CHP ve diğer partilerin seçimlerden zaferle çıkmış gibi bir görüntü vermelerinin temel nedeni oylarını arttırmalarından kaynaklanmıyor bilakis AK Parti'nin oylarını düşürmelerinden kaynaklanıyor. Evet, asla bir araya gelemez denilen parti, kurum, medya organları ve bir takım yapıların dayanışmalarıyla bir blok halinde AK Parti'nin karşısına çıkan kesimler amaçlarına ulaşmış görünüyor. Amaçlarına ulaştılar lakin şimdi de ne yapacaklarını bilemiyorlar. Çünkü dertleri Türkiye olmadığı için küçük hesaplar yaptılar. Oysa bu durumun bir belirsizlik ve istikrarsızlık doğuracağı belliydi. Belli ki amaç buydu. Son on yıldır cuntacı zihniyetle mücadele eden, vesayetin belini kıran, farklı kesimlerle birlikte yeni bir Türkiye vaat eden AK Parti, ülkeyi hem Ortadoğu'da hem de dünyada aktif, etkili ve güçlü bir ülke durumuna getirmek için ileriye dönük büyük hedefler koymuştu. Bu yüzden daha işin en başından beri hedefte olan bir partiydi.

 

Ortadoğu'da ben de varım diyen ve her geçen gün İslam ülkelerinin umudu olma yolunda emin adımlarla ilerleyen, çözüm süreciyle birlikte kendi politikalarını belirlemeye kalkan bir ülke doğal olarak üst akılın ve içerideki işbirlikçilerinin hedefine haline gelecekti. Sanırım AK Parti karşısındaki bu gücün tam olarak neler yapabileceğini kestiremedi. Ve ara ara yaptığımız samimi uyarıları da görmezden geldi. Oysa karşımızda binlerce yıllık tecrübeye sahip etkili, donanımlı ve çıkarları için her şeyi mübah gören profesyonel bir kesim var. Bu yüzden bilhassa yeni Türkiye'nin dönüm noktalarından biri olacak olan bu seçimlerde çok farklı bir yol denediler. Örneğin Aydın Doğan medyası, paralel yapı beklenmedik bir hamleyle HDP'ye tam destek verdi. MHP ise buna sessiz kaldı, CHP ise desteklemekle kalmadı fedakârlık da yaptı. Üstelik mümkün olduğunca eski Türkiye üslubuyla da siyaset yapmadılar. HDP bir taraftan doğu ve güneydoğu bölgelerinde bazı İslami gruplarıyla ittifak yaparken ve ona yakın başörtülü aday gösterirken batı illerinde de eşcinsellerden aday gösterdi. Kısacası planlı, programlı, organizeli, bol ittifaklı üstelik dış basın destekli tam taarruza geçtiler. Ve emellerine ulaştılar. Tam da bu noktada AK Parti'nin içe dönük, aklıselim bir muhasebe yapmasında fayda var. Son on yıldır içerideki bu organizeli şebeke karşısında kelle koltukta mücadele eden Tayyip Erdoğan kuşkusuz takdiri hak ediyor.

 

 

Dile kolay Türkiye, Ortadoğu'da istikrar bırakmayan, İslam ülkelerini kana bulayan, Türkiye'yi de yıllardır kontrol altında tutan ülkelere meydan okuyarak hep mazlum halkların yanında yer aldı. Bir taraftan da yıllardır bizi birbirimizden uzaklaştıran, içimize nefret tohumları saçan, ekonomik sefalete ve cuntacı zihniyetlere mahkûm bırakan yapılarla mücadele ettik. Kuşkusuz bu "Kutsal İttifak için arzu edilen bir Türkiye değildi. Ve her defasında engellenmeye çalışıldı. Gezi, 17-25 Aralık darbe girişimleri ve MİT Tırları baskını, Lice, Reyhanlı ve Roboski eylemleri bu tür operasyonlardı. AK Parti karşısındaki gücün farkındaydı ve halkın desteğiyle hepsinin üstesinden geldi. Ne var ki 7 Haziran seçimlerinin bu sürecin bir devamı olduğunu geç fark etti. Ve ciddi oy kaybına uğradı. Peki, şu anda oluşan tablo gerçekten vahim bir tablo mudur? Kesinlikle hayır. AK Parti siyaset sahnesinden silinmiş ve baraj altına kalmış gibi gösterenlere aldanmayız. Ortaya çıkan tablo AK Parti'nin kendini yenilemesine vesile olacaktır. Böyle zamanlarda kimlerin samimi kimlerin çıkarcı ve korkak olduğunu net bir biçimde göreceğiz. Kısacası AK Parti bundan böyle derdi gerçekten Türkiye olanlarla yola devam etmeyi tercih edecektir en azından bunun gerekliliğini hissedecektir.

 

Türkiye'de oluşan yeni sosyolojiye güvenen, AK Parti'yi yakından takip eden, destekleyen ve samimi olduğuna inanan bir yazar olarak üst akıla şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Hayır, siz Türkiye'yi engelleyemediniz. Siz sadece bizim sakalımızı kestiniz. Sakalımız daha gür çıkacaktır. Türkiye'de oluşan yeni sosyoloji özgürlüklerin, kadim tarihinin ve barış ortamının peşini asla bırakmayacaktır. Şu andaki mevcut tablo bu ülkeyi ileriye taşıyacak kapasitede görünmüyor. Görünen; istikrarsızlık, kaos, belirsizlik, korkaklık ve üst akıla itaat.. Muhtemel bir koalisyon hükümetinde ne dediğimi daha iyi anlayacaksınız. Bu ülkede başkanlık sisteminin yani istikrarın ne kadar elzem olduğunu tarih bize gösterecektir. Ve Türkiye ne kadar engellemeye çalışsalar da eninde sonunda kendi halkıyla ve yerli siyasetçileriyle oturup medeniyet perspektifli yeni bir anayasa yazacaktır. Kimse ümitsizliğe kapılmasın. Başta AK Parti kendi içindeki samimiyetsiz, tutarsız, korkak, çıkarcı kesimlerden önce bir arınmalıdır. Bu süreç tam da böylesi bir süreçtir. Sonra kaldığımız yerden devam edeceğiz, daha gür, daha güçlü, daha samimi ve özgürlükçü bir tutum ve anlayışla...

 

Twitter.com/sivildemokrat

ufukcoskunn@gmail.com