VF kat sol
VF kat sağ

Muharrem'in hatırlattıkları

Muharrem'in hatırlattıkları
Haber Tarihi : 26 Ekim 2015 07:24:30
Son Güncelleme Tarihi : 00 00 0000 00:00:00

Altan Çetin 'Muharrem'in hatırlattıkları' başlıklı yazısını Yeni Söz için kaleme aldı.

Hz. Hüseyin ve Ehl-i Beyt'in Kerbela'daki büyük acısının matemini tuttuğumuz ve ehl-i beyti bu vesile ile hatırladığımız günlerdeyiz. Bu günler sadece anma olmamalı ve ruhlarımıza hakikatin var edici güzelliklerini de hatırlatmalıdır.

Bu şanlı sülaleden ruhunu aydınlatan ve Anadolu'ya ışığın mayasını çalanlardan biri de ser-çeşme Hünkâr Hacı Bektaş Veli.

İnsan düşünen varlıktır. Varlık insan ile düşünceye dalar. Düşünce ile varlık var olduğunu idrak eder. Düşünürken mefhumu müdrik olan akıl varlığın fizik ve ötesi âlemine dair tefekkür eder. Nereden geldim, neredeyim, nereye gidiyorum. Bu sorular insanın düşünce düzeyinde kendine ve kâinata sorular sormasına yol açar. Mebde, meaş ve mead olarak gelenekte kavramsallaştırılan bu sorunun cevabı dünyada bulunuş sebebi ve hikmetini ortaya koyar.

Mebde, Varlık düşüncesi olan düşünce zinciri kendisine bir başlangıç bir ilk zuhur yaklaşımına sahiptir. Nerden geldiğine bu varlık alanına varoluş meşherine nasıl ulaştığına dair görüşler ortaya konulur. HAY'dan gelip HU'ya gitmek geleneğin ortaya koyduğu önemli bir süreç aforizmasıdır.

Gazi Üniversitesi Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi 2010 yayını olan Hacı Bektaş Veli Külliyatında yer alan Besmele tefsiri vesilesi ile Hünkâr mebdeye dair gönül şehrinin güzellikleri ile bir çerçeve çizer. Gönül öyle bir şehirdir ki Hak Teâla yeryüzünde ve gökyüzünde ne yaratmışsa o şehirde hepsi vardır. İşte bu şehrin iki sultanı vardır ki bunlardan birisi Rahmani, diğeri ise şeytanidir. Rahmani sultanın adı akıldır. Yardımcısı iman, zabiti de miskinliktir. İslâm'ın temeli güzel ahlâk; ahlâkın özü bilgi; bilginin özü akıldır. İşte Hünkâr ile yola çıkışın esası. Gönle çağrı; Hakk'a davet!

Muharrem

Meaş, Soyut bir mebde ile kendisine öz biçen insan sözü ile de tarihte yerini alacaktır. Hünkâr yine aynı külliyattaki Besmele tefsirinde, “Müslümanlık beş şarta bağlıdır: Namaz kılmak, zekât vermek. Allah [Bakara 43] ayette buyurdu: “Namazı kılın, zekâtı verin.” Oruç tutmak. Bu konuda Allah Kur'an'ın [Bakara 183] ayetinde buyurdu: “Oruç sizden öncekilere yazıldığı gibi size de farz kılındı.” “Ey Derviş bil ki oruç üç derecedir.

Birincisi halk (avam) derecesi, ikincisi seçkinler (havas) derecesi ve üçüncüsü ise seçkinlerin seçkini derecesidir. Birinci derece orucu, karnı ve cinsel organları orucu bozan şeylerden korumaktır. İkinci derece orucu, gözü namahreme bakmaktan, kulağı uygun olmayan sözleri duymaktan ve dili haksız konuşmaktan korumaktır. Üçüncü derece orucu ise peygamberlere ve evliyalara mahsustur ki bunlar, gönlü haktan gayri şeyden korurlar. Nitekim Hz. Ali –Allah yüzünü aziz kılsın: “Dünya bir gündür ve orada bizim için oruç vardır” buyurmaktadır. Hünkârın dilinden yolda oluş. Gönül yolu; Hak yolu.

Mead, İslam, hayatı sonsuzluktan gelen ve nihai olarak ahirete giden bir süreç bütünü olarak takdim eder. İnsanın ilk meçhulü nerden geldim ise diğeri de ölümden sonra nereye gideceğim. İslamî literatür bağlamında kıyamet ve ötesinde neler olacak soruları zihinlerde dönüp durur.

“Hak Teâla lütfuyla Resul'üne “Ya Muhammed sana ve ümmetine müjde olsun ki Bismillahirrahmanirrahim'i nasip kıldım. Allah adımın karşılığı olarak aklınız Sur'dan korkmasınlar. Er-Rahman adımın karşılığı olarak, Alıcı sur üfürüldüğünde, meleklerin bile öldüğü zaman onlar, benim arşımın gölgesinde, nur kürsüsünde oturup benim nurumu görmenin zevkinde olsunlar. Er-Rahîm adımın karşılığı olarak, bütün yaratılmışlar tekrar dirildiği zaman ben kullarıma “Ey Âşıklar, ey sadıklar, ey Taha ve Yasin ehli, dünyada yeterince durdurunuz, şimdi hangi kapıdan isterseniz cennetlere girin. Ben sizinim, siz benimsiniz, derim” buyurur.”

Besmele üzerinden sona dair yapılan bu enfes izah İslam'ın en öz hakikatinin bile sona dair olgulara nasıl izahlar getirebileceğini açık ve seçik ortaya koymaktadır. “Tanrı Teâla; “Allah demek müminlerden, mezardan başkaldırdıkları zaman yüzlerini aydan nurlu, güneşten daha parlak (etmek benden). er-Rahman demek müminlerden, amel defterlerini sağ ellerine vermek benden. er-Rahîm demek müminlerden, Sırat köprüsünü kolay gösterip çabucak geçirmek benden.” Bilgi insanı insan eder. Hünkârın tabiriyle; Kendini tanımayan, Yaratan'ı da bilemez. Hünkârca akıbet: Hakkın vaadi; gönlün cenneti.

İslam'ın hayat döngüsü, varlık dairesine dair bakışı olan bu yolculuk; Hünkârın sözünde böylece tamamlanır. Kendini bilmek bir manada bu yolu ve özü bilmektir.

Kerbela, müdrik zihinlere ihtirasın ruha saldırısı ve Yezid'leşme temayülünün temadi imkânının mesajını iletir, duyana ve anlayana…

Gönül hafızamızın sonsuzluk bekçilerinden Hacı Bektaş Velî demine devranına HU…