Şair Mürsel Sönmez: "Pakdil'in metinleri 'sert kabuklu Anadolu cevizine benzer"

Şair Mürsel Sönmez: "Pakdil'in metinleri 'sert kabuklu Anadolu cevizine benzer"
Haber Tarihi : 17 Ekim 2023 13:25:45
Son Güncelleme Tarihi : 17 Ekim 2023 14:03:33

Şair ve yazar Mürsel Sönmez, Türk edebiyatında ve düşünce tarihinde önemli bir iz bırakan mütefekkir yazar Nuri Pakdil'e ilişkin, "İnsan, Nuri Pakdil için bağlı bulunduğu öğreti itibarıyla değerlidir. Her insanı Cenabıhak'tan bir haber olarak görür. Bütün insanlığa söz söylemek gibi bir kaygı içerisinde sivil bir dil kullanmıştır." dedi.

Sönmez, protesto olarak oluşturduğu kendine özgü edebiyatıyla Kudüs şairi olarak anılan, mütefekkir, yazar ve şair Pakdil'in edebi kişiliğini, yaşanılan çağda nasıl algılanması gerektiğini AA muhabirine anlattı.

Nuri Pakdil'in Türk edebiyatının en özgün yazarlarından olduğunu belirten Sönmez, "Yazdığı edebi türler birbiriyle iç içe geçen metinlerdir. Şiirleri, denemeleri, tiyatro oyunları ve çevirileri var. Bütün bu metinler bazen öyle iç içe geçer ki birden şiire ya da denemeye döner. Metinler arası geçişkenlik ve imgesel dili itibariyle Nuri Pakdil'in metinleri postmodern metinlerin ilk örneklerinden James Joyce ve Marcel Proust'un metinlerine yakındır." ifadelerini kullandı.

Sönmez, Pakdil'in yaşadığı dönemde yeni bir dil kurduğuna, alışılagelen düşünce biçiminin dışında bir tarz oluşturduğuna dikkati çekerek, Nuri Pakdil'in çok yönlü bir mütefekkir olduğunu, onda kendisini açığa vurmayan derin bir tasavvufi idrakin bulunduğunu söyledi.

 "Bütün insanlığa söz söylemek gibi bir kaygı içerisindedir"

İtalyan Türkolog Anna Masala'nın Pakdil için "İnsanlar sizi 21. yüzyılda anlayacak" sözünü hatırlatan Sönmez, şunları kaydetti:

"Türkiye'deki edebiyat eleştirmenlerinin kimisi Pakdil'i yok saymayı seçti. Onun o gün kullandığı dil, bugün artık normal dile dönüştü. Buna üzülelim mi sevinelim mi ayrı bir konu. O zaman kelime tercihleri çok ciddi bir kamplaşma meselesiydi. Nuri Pakdil, kendi içinde bulunduğu sosyolojik kümeye aykırı bir şey yaptı. Ama bu aykırılık gittikçe pörsümüş kavramlara bir tazelik getirme anlamı taşıyordu. Onun niyetini çağdaş bir Türkçe ile insana kadim olanı, manevi içeriği anlatma çabası olarak görüyorum. İnsan, Nuri Pakdil için bağlı bulunduğu öğreti itibarıyla değerlidir. Her insanı Cenabıhak'tan bir haber olarak görür. Bütün insanlığa söz söylemek gibi bir kaygı içerisinde sivil bir dil kullanmıştır."

Sönmez, Nuri Pakdil'in büyük bir imparatorluğun bakiyesi olan bir halkın düşünme biçimiyle dünyayı anlamlandırdığını vurgulayarak, Pakdil'deki Kudüs sevdasının da coğrafyayı evi olarak görme duyarlılığından kaynaklandığının altını çizdi.

 "Nuri Pakdil'de büyük bir insan sevgisi görüyoruz"

Usta edebiyatçının ilk gençlik, hatta belki çocukluk yıllarından itibaren dünyada yaşanan siyasi ve sosyal olaylara duyarlı olduğunu aktaran Sönmez, şu bilgileri verdi:

"Kudüs'ün Nuri Pakdil'in radarına girmesi tarihsel ve ailevi olarak gayet normaldir. İmparatorluğun tarumar olmasına sebep olarak Orta Doğu coğrafyasında Batılı emperyalistlerin gerçekleştirdiği ameliyatları görüyor. Bunun dinin ve siyasi odağı Kudüs oluyor. İslam coğrafyasındaki Batılılaşma hareketlerini de aynı operasyonun bir devamı olarak görüyor. 'Kudüs'ü savunmak insanlığı savunmaktır.' diyor. Orada yapılan zulmü, çürümenin ve yozlaşmanın evrensel çapta yeryüzünü kuşatan kapitalist zorbalığın simgesi olarak görüyor. Nuri Pakdil'de büyük bir insan sevgisi görüyoruz. Bütün öfkesi o sevgiye dayalıdır."

Mürsel Sönmez, gençlerin Nuri Pakdil'i anlamak için eserlerini cümle cümle okumalarını tavsiye ederek, Pakdil'in metinlerinin kışkırtıcı ve tahrik edici bir yönü bulunduğunu, özellikle yazarlar için ufuk açıcı ve yazmaya sevk edici olduğunu dile getirdi.

Nuri Pakdil'in metinlerini "sert kabuklu Anadolu cevizine benzeten Sönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kırılması zor bir cevize benzer ama vitamin değeri çok yüksektir. Bu ülkenin insanı Nuri Pakdil'le ilgili herhangi bir kategorizeye gitmeden yalın bir zihinle onun metinlerini okusa, ondan insan, hakikat, coğrafya ve tarih sevgisine dair ilham alacaktır. Yeter ki ön yargılarla yaklaşmasınlar. Falan politik kampın, kutbun adamı olarak değil hayatı boyunca mülkiyet biriktirmemiş, alın teriyle geçinmiş, yazarlığı kariyer için kullanmamış bir yazar düşünün. Bu insanın söylediklerini dinlemek bizim yaralı bilinçlerimize çok büyük katkı sağlayacaktır."