Tehlikenin Farkında mısınız?

Tehlikenin Farkında mısınız?
Haber Tarihi : 10 Haziran 2015 08:15:27
Son Güncelleme Tarihi : 00 00 0000 00:00:00

Tehlikenin Farkında mısınız?

Erdal Şimşek

Onu aday yapan siyasilerin hiç biri ismini doğru söyleyemedi: Ekmal Bey, Ekmaal Bey, Ekmaalettin Bey, Kemalettin, Ekamelettin, Tekmelettin... kimlin diline ne geldiyse Ekmeleddin İhsanoğlu'nun ismini telaffuz etmeye çalıştı.

Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday gösteren siyasi liderlerden sadece Fetullah Gülen onun isini doğru söyleyebildi. İhsanoğlu aday gösterildiğinin haftasında müstafi vaiz Fetullah Bey, bağlılarına; müminlerine verdiği haftalık talimatlarında üst üste yaklaşık 10 kere Ekmeleddin dedi. Klasik subliminal mesaj.

Ekmeleddin Bey, isminin manasının tersine bir portre çizdi. Arapça k-m-l- kökeninden gelen ve kök olarak kamil, olgun anlamında olup, tamlaması ile dinin olgunu manasını taşır bu isim. Ekmeleddin bey, isminin aksine bu ülkenin din, dini ve manevi değerleri konusunda hiç de kamil olmadığını gösterdi. Arkadaşlığı ile övündüğü (aslında babasının arkadaşı) Mehmet Akif merhumun İstiklal Marşı dizelerini dahi bilmeyecek kadar bu ülkenin değerlerine yabancı biri idi.

Milliyetçi siyaseti ekmek kapısı olarak gören MHP camiası ve lideri, Ekmel Bey'in bu "milli cehalet"ine hiç bir tepki göstermeyip onun cumhurbaşkanı seçilmesi için cansiperane çalıştılar.

Ekmel Bey, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halktan gerekli cevabı almış ve köşesine sinmişti. İsmini bir hafta sonra hatırlayan dahi olmadı.

Sonra yeniden MHP'nin başkanı Devlet Bahçeli Beyefendi tarafından milletvekili adayı gösterilince ismini, suretini ve siretini yeniden hatırlandı.

İhsanoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasındaki tepeden bakan snob tutumundan dolayı "milletvekilliğine tav olması" doğrusu herkesi şaşırttı. Öyle ya, İslam Konferansı Örgütü'nün iki dönem başkanı olacaksın, sonra Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına layık görüleceksin. Akabinde gelip sistem içerisinde pek de etkin ve yetkin olmayan sıradan bir mebusluğa razı olacaksın.

Adaylık teklifini kabul ettiği parti, Sayın Bahçeli liderliğinde sittin sene seçime girse yine iktidar olamaz bu ülkede. Buna rağmen MHP'de aday olması oldukça nazar-ı dikkatimi celb etti.

Normal akıl bunu kabul etmedi. Ancak, "Anglo Sakson Aklı"nı meslek hayatım boyunca anlamaya takip etmeye ve sonraki adımlarını tahmin etmeye çalışan biri olarak bu adaylığı hiç de hayra alamet görmedim.

Seçimler bitti, AK Parti'nin zaferi ile sonuçlandı ama sistem kilitlendi.

Ekmel Bey, sistemi kilitleyen gerici Parlamenter rejim sayesinde  milletvekili seçildi ve Meclis'e adımını attı.

Sistemin kilitlenmesi ile birlikte, Sayın Devlet Bahçeli, Tarık bin Ziyad'ı kıskandırırcasına bütün gemileri yakmış ve köprüleri atmış bir ses tonu ile AK Parti ile koalisyonun kapısını kapattı.

Ve pazar günüden bu yana HDP destekli MHP-CHP koalisyonu fikri özellikle emperyalizm işbirlikçisi medya ile Pensilvanya talimatlı ihanet şebekesi medyası tarafından subliminal yöntemle dillendirilmeye başlandı.

HDP'nin Sayın Bahçeli yönetimindeki MHP ile ortak veya içinde olduğu hükûmete destek vermesi ayrılıkçı Kürtçü tabanda ciddi rahatsızlıklar ve kopmalara sebep olacaktır.

Devleti emperyalistlerin yerli işbirlikçilerinin eline geçirilmesi projesi bu yüzden tökezleyecek ya da kilitlenecek.

İşte bu kilitlenmenin ortasında birden, munis, snop, mavi kanlı, hiç kimse ile siyasi polemiğe girmeyen Başbakan Ekmeleddin formülünü devreye sokacaklardır. Bu formül ilk önce Himmet-Zimmet Medyası ya da Siyonist ortaklı emperyalizm işbirlikçisi medya tarafından dillendirilecek. Sistemin kilitlenmesinden ye'se kapılan üçüncü yolcular ve "her taraf"çılar da bu görüşe destek verecekler. Milliyetçi kesimin  algı yönetimi yine Himmet-Zimmet medyası tarafından sofistike bir biçimde yönlendirilecek.

Böylece Türkiye direkt sömürgeci Anglo-Sakson ve Siyonist koprorasyonunun eline geçecektir.

Bu bir kurgu değil. Yaşı Tutmayanlar 1970'lerde Atilla Karaosmanoğlu formülünü okusunlar. O da bir sömürgeci operasyonu idi.

Kemal Derviş projesini de hatırlayın. Derviş gelmeden önce sistem kilitlenmiş, ekonomi çökmüş devlet batmıştı hesapta. Ve Derviş o koltuğa oturduğunun ertesi günü sistemin kilidi çözülerek Türkiye Cumhuriyeti, NEOCON'larla Kraliçe'nin kucağına oturtulmuştu.

CHP'den de Anglo-Saksonların sadık bir müridi önerilip "dönüşümlü başbakanlık" formülünü hayata geçirecekler.

Bu sistem tutmaz. Ama zaten sistemin tutması değil, Türkiye'yi bir daha kanırta kanırta NEOCON'ların ve Kraliçe'nin kucağına oturtup en az çeyrek yüzyıl belini doğrultmamasını sağlamak. Bunu iki veya üç ay içerisinde yapacaklar zaten emin olun.

Bilmem tehlikenin farkında mısınız?