Yeter artık pembe araç istiyoruz

Yeter artık pembe araç istiyoruz
Haber Tarihi : 16 Haziran 2016 01:59:34
Son Güncelleme Tarihi : 00 00 0000 00:00:00

Uzun yıllardır İngiltere, Malezya, Güney Kore, Nepal, Pakistan ve Japonya gibi ülkelerde kadınların rahat seyahat etmeleri için özel araç ya da vagon tahsis ediliyor. Benzer bir uygulama 1990’lı yıllarda Konya’da da gündeme gelmiş, ancak laikçi çevreler işi darbeye götürmeye kalkışmıştı. Kadınların yoğun isteği üzerine Melih Gökçek yeni bir adım attı. Yeni Söz ise halkın nabzını tuttu.

Sercan Barlık / ÖZEL HABER

Kadınlar belediyelere isyan ediyor Yeter artık pembe araç istiyoruz

PEMBE VAGON İÇİN ANKARA'DAN ADIM

Sık sık ‘pembe otobüs' kampanyaları yapan sivil toplum örgütlerine Melih Gökçek'ten olumlu bir cevap geldi. Artan talep üzerine Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, sosyal medyada anket düzenlemiş ve katılımcıların yüzde 52'den fazlası “toplu taşıma araçlarında kadınlara özel alan” fikrini desteklediğini ortaya koymuştu. Konuyla ilgili Belediye Meclis'inden karar çıkması bekleniyor.

KADIN ERKEK BALIK İSTİFİ

Marmaray ve metrobüslerde günün her saatinde, metrolar ve otobüslerde özellikle sabah ve akşam saatlerinde kadın erkek balık istifi usulü üst üste araçlara binmek zorunda kalıyor. Mahremiyetin tümüyle ortadan kalktığı, çeşitli, taciz vakalarının yaşandığı, bazen de yanlış anlamalara yol açan zorunluluklar hem erkekleri, hem de kadınları canından bezdirdi. Bu nedenle ahlaki değerlere sahip herkes kadınlar için özel araç istiyor.

KADINLAR ÖZEL ARAÇ İSTİYOR

Yeni Söz muhabirleri İstanbul'un çeşitli merkezlerinde genç-yaşlı, açık-örtülü ayırımı yapmaksızın kadınlara toplu taşıma araçlarında yaşadıklarını ve kadınlara özel metrobüs, otobüs veya vagon isteyip istemediklerini sordu. Yüzde 85'ten fazla kadın “keşke olsa”, ya da “mutlaka olması gerektiği” görüşünde birleşti. Yüzde 15 ise “iyi olur ama Türkiye'nin şartları buna müsait değil” diye düşünüyor.

MEVCUTTAN HERKES RAHATSIZ

Yeni Söz'e konuşan Halide K. (24 - başı açık) “Çok güzel olur” derken, Seda S. (25 - başı açık) “kesinlikle lazım” dedi.  Esra M. (27- başı açık) “Tacize uğramamak için gerekli” derken, Şenay Z. (30 – başı açık) “Özel taşıt istemek hakkımız” diye görüş belirtti. Tuba C. (25 – başı açık) “bu durumdan erkeklerin de rahatsız olduğunu” belirtirken, Özge A. (18 – başı açık) “olsa da rahat etsek” dedi.  Zeynep H. (23 – başı kapalı) ise “mevcut uygulamanın iğrenç olduğu” görüşünde.

‘UYGULAMA HER ŞEHİRDE OLMALI'

Sorunun sadece Ankara ile gündeme gelmesinden rahatsız olduklarını belirten Sevgi C., İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve diğer il belediye başkanlarının bu tür sosyal ihtiyaçlarla ilgili harekete geçmemelerini eleştirdi. Bu ihtiyacın Ankara ile sınırlı olmadığını kaydeden Fatma M. ise “Kendi karısı ve kızlarını özel araçlarda taşıtan belediye başkanları ve tuzu kuru çevrelerin bizi anlamalarını beklemiyorum” diye konuştu. Hukukçu akademisyen olduğunu belirten Gülgün S. İse “siyasi partilerin mutabakatı ile bir kanunun şart olduğunu” kaydetti.

HALİL ÜRÜN'Ü LİNÇ ETTİLER

26 Mart 1989 mahalli seçimlerinde Refah Partisi'nden Konya Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Halil Ürün, kız öğrencilerinin isteği üzerine kamu yurduna bir belediye otobüsü tahsis ederek, kız öğrencilerin Selçuk Üniversitesi Külliyesi'ne rahat gitmesini sağladığı için linç edilmişti. Son derece sıradan ve gerekli olduğunu herkesin kabul ettiği bu meseleyi, medya devletin yıkılmasına kadar götürmüş, “Konya Federal İslam Cumhuriyeti” türü manşetler atılmasına neden olmuştu. Türkiye değişti ve fanatik laikçi yobazlar hariç, artık herkes kadınlar için özel otobüs ve vagon istiyor.

ANKARA'DA DEĞİL HERYERDE İSTİYORUZ                 

Milyonlarca insan bütün şehirlerde her gün toplu taşıma araçlarını kullanıyor. Sefer sıklığı ve araç sayısı ne kadar artırılırsa artırılsın, özellikle sabah ve akşam saatlerinde en yoğun yolcu sayısına ulaşıldığında kapasitesinin üstünde yolcu taşıyan araçlarda adeta balık istifi seyahatler yapılıyor. Çoğu zaman kadınlar ve erkekler sırt sırta, omuz omuza, neredeyse kucak kucağa yolculuk etmek zorunda kalıyor.

BU ZAMANA KADAR NEDEN YAPILMADI?

Dindarları yok sayan, hiçbir hak tanımamaya yeminli malum kafa, “kadınlara özel vagon veya araç” uygulamasına burada da karşı çıkıyor. Laikliği gelişmeye engel bir takoz olarak kullanan kafa, konu ne zaman gündeme gelse ihtiyacı görmezden gelerek “laiklik elden gidiyor” teraneleri ile “değiştirilmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” yaklaşımı gösteriyorlar. Malum medya desteğini de alan kesimler “laikliğe zıt, eşitlikçiliğe aykırı” iddialarıyla bugüne kadar uygulamayı engellediler.

ÇİRKİN SÖZLÜK BURADA DA DEVREDE

“Kadınlara özel alanlar” konusunda halkta bir sorun yok. Ancak ahlâki değerlerin düşmanları, çeşitli provokasyonlarla uygulamaya engel oluyor. Her türlü iğrençliğin serbest olduğu ekşi sözlük de sayfalarında “Nasılbirdemokrasiistiyoruz” başlığı altında “Dincilerin kadınların maruz kaldığı sorunları çözme şekli belli. Kadına yasak getir veya kadını soyutla” sözleriyle saldırıyor.

‘BAKİRE BİNEN HAMİLE İNEBİLİR'

Kadınlara özel metro gibi hizmetler Malezya, Güney Kore, Nepal, Pakistan ve Japonya gibi ülkelerde veriliyor. Özellikle yüksek nüfuslu yerleşim bölgelerinde ve yoğunluğun yaşandığı iş saatlerinde bu yöntem uygulanıyor. Uygulama Dubai'de yeterli talep olmadığı için kaldırılırken, gazeteci Andrew Gumbel'in “bakire binen hamile çıkabilir” tanımlaması yaptığı Meksika'da ise büyük rağbet görüyor.

TAKSİ PARASI VERMEKTEN KURTULDUM?

The Independent'ta yer alan bir haberde 29 yaşındaki Sandra Jimenez, 2008'de Meksico City'de başlatılan uygulama için “güzel sürpriz” diyor. “Artık taksi parası vermekten kurtulduğunu” söyleyen Jimenez, özel otobüslerin kadınlara istedikleri gibi davranma ve giyinme imkânı vereceği görüşünde. Kadınlara özel uygulama Malezya'da da büyük rağbet görüyor.

EN ÇOK UYGULAYAN ÜLKE: GÜNEY KORE

Taciz ve kap-kaç suçlarıyla başa çıkmakta zorlanan Güney Kore'de kadınlara özel çok sayıda alanlar yer alıyor. Kadınlara özel otobüs, pembe park alanları, kadınlara özel taksiler bunların önde gelenleri.

MELİH GÖKÇEK GÜNDEME GETİRDİ

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, önceki gün Twitter'dan “Ne dersiniz? Japonya'da olduğu gibi, kadınlara tacizin önlenmesi için Ankara metrosunda da kadınlara ayrı vagon uygulamasını deneyelim mi?” anketi başlatmış ve sonuçları paylaşmıştı. Oy kullananların yüzde 52'sinden fazlasının öneriye 'evet' derken, yüzde 48'inin 'hayır' dediğini belirten Başkan Gökçek, "Metrolarda kadınlara yönelik vagon uygulamasını deneyebiliriz. Biraz daha düşünelim. Uygularsak Meclis kararı gerekli. Hayırlısı" ifadelerini kullandı.

ANKETTEN YÜZDE 52 EVET ÇIKTI

24 saatte çok sayıda vatandaşın katıldığı anketten 'Evet' kararı çıkarken Başkan Gökçek, "Anketimiz tarihi bir rekor kırdı. Anketi tıklayan sayısı 631.567. Etkileşim sayısı 177.848. Bu anket rekorudur. Ankete oy kullanan sayısı 79.574. ‘Evet' diyenler yüzde 52. ‘Hayır' diyenler yüzde 48" sözleriyle sonuçları duyurdu.

UYGULAMAYI DENEYEBİLİRİZ

Başkan Gökçek, Twitter kullanıcılarının çoğunluğunun sol görüşlü olmasının bir gerçek olduğunu, buna karşın yaptığı anketten 'evet' kararının çıkmasının da anlamlı olduğunu vurgulayarak, "Kadınlara yönelik vagon uygulamasını deneyebiliriz. Biraz daha düşünelim" dedi.

KADINLAR YENİ SÖZ'E KONUŞTU

Yeni Söz olarak toplu taşıma araçlarını kullanan kadınlara “özel vagon” uygulamasını sorduk. “Japonya'da ve Avrupa'nın bazı ülkelerinde uygulanmakta olan bayanlara özel toplu taşıma araçları ülkemizde olsa nasıl olur? Böyle bir ihtiyaç var mı? Bir bayan olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?” şeklindeki sorularımıza kadınlar, böyle bir uygulamanın kesinlikle gerekli olduğu yönünde cevaplar verdiler.

Halide K. (24 – başı açık): ‘Çok güzel olur'

Kısa mesafeler için genelde dolmuşu tercih ediyorum. Çok dolu geldiği ve bazen de çoğu durakta durmadığı için işten eve yürüyerek geliyorum. Metrobüse gelince, ihtiyaç olduğu kadar biniyorum ki beş yıldır İstanbul'dayım bir kere olsun oturamadım. Onca saati ayakta gidiyoruz mecburen. Dolmuşta bazen göz tacizine maruz kalıyoruz. Bütün gözler senin üzerindeymiş hissi oluşuyor. Bu da rahatsızlık veriyor haliyle. Şoförleri de rastgele verdikleri için çoğu bilinçsiz ve yolcularla iletişimleri oldukça kötü olduğundan kadınlara özel bir uygulama çok güzel olur.

Seda S. (25 – başı açık): ‘Kesinlikle lazım'

Kesinlikle lazım ama çok zor. Bütün toplu taşımalar tıklım tıklım, bir de öyle bir uygulama ile uğraşmaz kimse. Ama şu bir gerçek ki özellikle metrobüste kadınların çoğu taciz ediliyor.

Esra M. (27 – başı açık): ‘Tacize uğramamak için gerekli'

Evet gerekli. Doğrudan taciz edilmesek de özellikle iş çıkış saatlerinde binmek istemiyorum. Çünkü bir bayan olarak o kalabalıkta ve sürekli insanların iniş binişlerinde rahatsız edilerek tacize uğradığımı düşünüyorum.

Şenay Z. (30 – başı açık): ‘Özel taşıt istemek hakkımız'

Evet böyle bir şey çok güzel olur. Zorunlu olarak kullanıyorum ama bazen durakta bir saatten fazla bekliyorum ki boş metrobüs gelsin. Bir kadın olarak bize özel taşıtlar istemek bizim hakkımız.

Tuba C. (25 – başı açık): ‘Bu durumdan erkekler de rahatsız'

Evet kesinlikle gerekli olduğunu düşünüyorum. Toplu taşımalar çok kalabalık olduğu için ister istemez yakınlaşma olabiliyor ve bu da yanlış anlaşılmalara neden olduğu için birçok tartışmaya şahit oldum. Bu durumdan bence erkekler de rahatsız oluyor. Çok güzel bir sistemle bayanlara özel taşıtlar gerekli ama yine erkek bayan herkesin bineceğini düşünüyorum.

Özge A. (18 – başı açık): ‘Olsa da rahat etsek'

İstanbul gibi bir yerde bunun mümkün olmadığını düşünüyorum. Belki de çok fazla toplu taşıma kullanmadığım için olabilir ama kadını ötekileştirmek ve tacizi kabullenmek gibi olur. Keşke öyle bir şey mümkün olsa da rahat etsek.

Zeynep H. (23 – başı kapalı): ‘Mevcut uygulama iğrenç'

Her gün farklı vasıtalarla ulaşım sağlıyorum, bu sayede toplu taşımalarda sosyal hayatın netliğini, bahsedildiği anlamdaki yansımayı her vecihten analiz etme fırsatım oluyor. Aşırı kalabalık araçlara binmemeyi tercih ederken bu genelde günümden ortalama yarım saatimi alıyor. Bir insan ömründen giden fuzuli yarım saat! Özellikle turist kadınlara karşı yurdumun abazalarının tepkilerini büyük bir tiksintiyle gözlemliyorum. Halk arasında bu konuda bir ortak dil oluşmuş durumda. Toplu taşıma araçlarında bir kız biraz rahatsız olduysa orda onu rahatsız eden bir tacizci vardır ve helal süt emen biri varsa yardımına koşar, "Bacım sen şu köşeye geç" der. Tabi o kadar şanslı olmadığımız da oluyor. Bu konuda hangi kadına sorulursa sorulsun ilk etapta alınacak cevap kadınlara ait araçların tahsis edilmesine dair olumlu görüşler olacaktır. Bu biraz da refleksif bir tepkidir. Biraz düşününce tacizin araçlara has olmadığını, orada bu itmi'nanı sağlayamayan kişilerin aynı rahatsızlığı sokakta da vereceğini düşünmek zor değil. Her ne kadar yansımasa da sokakta da başımıza gelenler araçlarda yaşananlardan farklı değil. Diğer taraftan bu yaptırımın realitesine ülkenin sağlığı açısından bakmak gerekirse, kaldırılabilecek bir reform olmadığı kanaatindeyim. İnsan gibi yaşama talebinin irticaya tekabul ettiğini iddia eden zihniyetin hali hazırda yaşadığı bir ülkede bir mikro-gezi tepkisiyle karşılaşmamak işten değil... Haremlik-selamlık düsturunun yapıldığı her alanda bireylerin, bastırılmış kişilikleriyle karşı karşıya kalındığı es geçilemez bir gerçek. Kendini savunmayı bilen her kadının toplu taşıma araçlarındaki varlığı, dizginlenmiş bir sapığa denk düşmektedir. Misal taciz olayları karşısında mahalle baskısını kullanıp, o tacizciyi linç ettirmek kadınlarla ayrı kullanılan bir araçtaki güvenlikten daha fazla haz verecektir...

Tüm bunların yanı sıra, İslami hassasiyetleri bulunan kadınların bu talepleri insan hakları mesabesinde kayda değmeli, gerekenler yapılmalıdır. %100 bir dönüşüm söz konusu olmamakla beraber getirilecek esnek bir yaptırım nefes almaya yetecektir. Aksi takdirde bizler gene boş vasıta aracı beklemeye, bineceğimiz yerdeki beylerin dış görünümlerinden yola çıkarak "acaba yüzde kaç Müslüman" gibi komik çıkarımlar yapmaya devam edecek ve mütemadiyen ensemizde bir sigara tablasıyla saatler geçireceğiz. 23 yaşında bekâr bir kadın olarak, erkeklerle sosyal hayattaki mesafeli duruşumun vasıta araçlarında bir karşılığının olmaması muzdarip olduğum bir husustur. Mevcut siyasi erke bakıldığında pek ümidim olmamakla beraber, fakirin ekmeği diyorum ve merakla bekliyorum...

‘Erdoğan'a hakkımı helal etmiyorum'

Geçtiğimiz Mayıs ayı sonunda Metrobüste yaşanan bir rezalet, kadınlara özel alan ihtiyacını gözler önüne sermişti. İstanbul'da Avcılar-Zincirlikuyu seferini yapan tıklım tıklım kalabalık bir Metrobüse binen 30'lu yaşlarda bir hanım bir süre sonra, aniden dönerek arkasında duran adama tokadı patlatmıştı. Adam “Ne oluyor” dediğinde “Sus, çeneni açarsan seni burada evire çevire döverim” demişti. Sonra da, “13 yıldır Müslüman bir lidere oy veriyorum. Burası Müslüman bir ülke, biz kadınlar mecbur muyuz bu rezilliği çekmeye. Cumhurbaşkanımıza hakkımı helal etmiyorum. Artık şu metrobüslerde “haremlik-selamlık” bölümü ayrılmalı” demişti.

Bunu söyleyen tesettürlü değil, mini etekli, yazlık buluz giymiş bir hanımdı. Bazıları, “Burası Türkiye Cumhuriyeti bayan öyle şey olur mu?” diye itiraz etmeye kalkınca, “Türkiye cumhuriyeti olması, kadınlara taciz yapmayı mı gerektiyor. Sizin hanımlarınıza böyle iğrenç adamlar sarksa siz razı mı olacaksınız” diye cevap vermiş ve bu kez de “Haklısın bacım” sesleri yükselmişti.