12 Eylül darbesinin elebaşı nü-sever Evren'in akıbeti
12 Eylül darbesinin cebrî ve askerî gücü sayesinde gayr-ı meşru cumhurbaşkanı olan general Evren “Darbe yapmak anayasada suç değildir. Kurucu iradeleri yargılamak, ihtilâlcinin bir başka ihtilâlci tarafından yargılanmasıdır” ve “asmayalım da besleyelim mi?” şeklinde siyaset ve idare tarihinde duyulmayan sözler sarf eden garabet ehli bir zavallıydı. Erzurum’da bir ramazan günü miting kürsüsünde su içince Erzurumlular meydanı terk ettiler diye cezalandırma yoluna gidecek kadar zayıf karakterli biriydi.
12 Eylül 1980 Askerî
darbesinin elebaşları tarafından yürürlüğe sokulan “Millî Güvenlik Konseyi
üyelerinin yargılanamayacağı” ifadesinin yer aldığı Anayasa’nın 15. maddesinin
2010’da referandumla kaldırılmasının akabinde general Evren’in “Anayasaya evet çıkarsa, ben bunu kabul
edemem, tabancamdaki kurşunlardan biri, her şeyi bitirmeye yeter. Bendi kendi
işimi kendim hallederim. Onlara beni yargılama zevki tattırmam” demesi onun
şerefli Türk ordusuna yakışmayan bir ruh hastası göstermiyor mu? “Hoca çocuğu olduğunu ve Kur’ân’a
inandığını” söyleyen bir kişi kafasına kurşun sıkıp intihar eder mi?
“KAFAMA KURŞUN SIKARIM” DİYEN EVREN ATATÜRKÇÜ
CUMHURİYETİN ESERİDİR!
İntihar etmesinden korkan
yakınları evindeki silahları topladıklarını duymayan kalmadı. Ahbapları ve
ailesiyle bir aradayken sık sık “Yüzde
doksan iki oy verenler nasıl olup da bugün sesini çıkartmıyor” diye
hayıflanırmış. 27 Mayıs Darbesi’nden bu yana tımarhâneye düşen, akıl sağlığını
kaybeden nice darbeci generallerde görülmeyen trajik bir akıbet bu. Bu
sözleriyle insan-ı kâmil bir çizgide dünya hayatını tamamlamaya niyetli
olmadığını belli etmişti. “Ben bir darbe yaptım, vicdanım rahatsız; mahkemenin
hakkımda vereceği kararı başımın üstüne koyup milletimden ve hukukunu
çiğnediğim mazlum insanlardan af dileyerek âhirete öyle göçmek istiyorum”
diyememişti. Aklından zoru olacak ki haklı olduğunu beyan ederek “Ömrüm müsaade ederse yargılamanın sonucunu
ve aklandığımı görmek istiyorum” demişti.
“CUMA NAMAZI KILMASAM DA OLUR, BİZLER DEVLET ADAMIYIZ”
Eski Diyanet İşleri Başkanı
Tayyar Altıkulaç’ın yazdığına göre, Evren’in eşinin cenaze namazı cuma gününe
denk gelir. “Cuma namazı kılmasam da
olur. Bizler devlet adamıyız, namaz ise avamın işidir, cumayı kılmak onların
işi...” diyerek, dışarıda mahiyeti ile bekler. Kemalist Cumhuriyet
inkılâplarıyla hızlanan pozitivist zihniyetin hâkim olduğu askerî eğitimin
mahsulü olan nü-sever general Evren’den bu neticenin hâsıl olacağı belliydi. Fenâ
bir akıbet bu. İçinde yaşadığı toplumun gözünde zavallılaşarak ve çürüyerek
ölmektir bunun adı.
HEM DARBECİ, HEM
NÜ-SEVER
General Evren’in
darbecilikten başka bir ağır kusuru vardı: Nü-severlik. Hem darbecilik hem
nü-severlik gibi iki kötü huyu olan bir başka beşer var mıdır dünyada? “Asmayalım
da besleyelim mi?” ifadeleri ve kanlı darbeciliğinden ötürü onu hiç sevmemiş
olan Türk milleti cibilliyetsizliğinden tezahür eden bu yüz kızartıcı bu huyunu
da duyunca ahlâken “düşük adam” ilân etmişti. 5 Mart 2002 tarihli gazetelerde “Paşam,
n’olursun nü resim Yap” başlığıyla verilen “Bazı büyük bayan
sanatçılarımızın çıplak tablolarını yaparak ülke gündemini meşgul etmişti Sayın
Paşa. Son çalışmalarında ‘Nü’ diye bilinen çıplak kadın tabloları yapma
konusunda oldukça fazla mesai sarf ettiği de yine efkâr-ı umumiyenin
mâlumatları dâhilindedir…” şeklinde haberi okuyan herkes “utanmaz adam” diyerek kınamışlardı.
Emekli olup “Marmaris sâkini”
olunca şenaat ve ahlâksızlık taşıyan “nü” ressamlığını âşikâr etmiş, doksanı
aşan yaşına rağmen “nü” resimler yaptığını dünya âleme duyurmuştu. “Nü”:
Fransızca’da çıplak vücut resmi demekmiş. Nü (çıplaklık) eski Yunan toplumunda
tanrıların cinsî cazibesi ve fizikî güzelliğinden doğan estetik sanatı imiş.
Çıplak kadın tablosu mânasına gelen bu hayâsız kelime Batılılaşmış entel
çevrelerde yaygın olarak “çıplak kadın” anlamında kullanılıyor. Sûret
tasvirinin dahi yasak olduğu İslâm irfanında böyle bir sanatın ahlâksızlık
olduğunu söylemeye gerek var mı? Darbeci bir general olarak Evren’in müptelâ
olduğu nü resim sanatının millet değerlerine göre ayıp ve ahlâksız bir sanat
olduğunu kabul etmemesi normal. Çünkü generallik Avrupa’dan ithal edildiği için
Müslüman Türk askerî anânesine uymayan lâ-dînî bir subaylıktır. Millet-i
beyzânın bin yıldır devletlü arasında saydığı “şanlı paşa” lıkla zihnî ve
fikrî, amelî ve ahlâkî bakımdan hiçbir benzerliği yok.
DARBECİLİKTEN DAHA AĞIR BİR SUÇ: NÜ RESİM YAPMAK
Bu bedbaht generalin
darbecilikten, insan haklarını ihlâlden ve hukuka aykırı infazlardan dolayı
müebbet hapis talebiyle yargılanması, Türkiye’nin her yerinde okullardan ve
caddelerden adının silinmesi onun nü-severliğinin yanında çok hafif kalırdı. 12
Eylül darbesinin elebaşı olan general Evren nü-resimler yaparken “nü model
sıkıntısı çektiğini” dile getirdiğinde yüzü hiç kızarmamıştı. Pir ü pak güzel
bir ihtiyarın simasında görmeye alıştığımız edep ve hayâ çizgileri onun
çehresinde yoktu. Zorba ve darbeci olmasının yanında anadan üryan nü-tablolar
yaparak ordunun şerefini lekeleyen bir generaldi o.“Nü” resimlerini sergilediği salonda yaptığı konuşmasının ardından
nü-şinas laikçi medyamız sevinçten dört köşe olmuş, onu överek göklere
çıkarmış, nü resimlerinden sitayişle bahsetmişti.
“NÜ TABLO İÇİN ÇIPLAK KADIN FOTOMODEL SIKINTISI
ÇEKİYORUM”
Nü tablolarının alâka
görmesinden memnun olduğunu söylemiş ve bir şikâyetini de dile getirip utanç
verici ve necaset kokan şu sözleri sarf etmişti: “Nü tablolar yapabilmek için değişik pozisyonlarda saatlerce çıplak
(anadan üryan) kalabilecek kadın fotomodel sıkıntısı çekiyorum.” (1 Ağustos
1997 tarihli gazeteler)
Bu hayâsız sözleri söylerken
yüzünde utanma alâmeti yoktu. Utanç veren beyanatı üzerine nü-modeller gazete
ve televizyon yoluyla, “Bu isteğini gönüllü olarak ve zevkle yerine
getirebileceklerini...” bildirmişlerdi. Ahlâksızlık numunesi yüz kızartıcı bir
sahne kadını haber göndererek “Her önüne
gelen çıplak modellerin değil, benim nü tablomu yapmalıydı. Vakit geçmiş değil.
Netekim ben de paşamdan bir nü tablo istiyorum” demişti. Şenî meslek ve
huylara sahip bir kadının hayâsız talebi, general Evren’in gayr-ı ahlâkî
hüneriyle âhir ömründe iyice pespâyeleştiğini gösteriyordu. Kendisi gibi
nü-sever bir kadın gazeteci, “Nü” lük üstüne yaptığı röportajında “Nü tabloları
modelli mi modelsiz mi yapacağını” sorunca, “Modelsiz canım, nereden bulacağım
ben modeli?” demişti. Fakat nü-sever gazeteci “Size modellik yapmak isteyen çok
kişi çıktı” deyince susup kalmıştı.
ÇIPLAK KADIN RESMİ YAPIP SEYREDEN DARBECİ
30 Temmuz 2004’de bir
televizyon kanalında ona sorulan suallerden biri, “Copların Gölgesinde” adlı
kitapta geçen “80’in de çıplak kadın resmi yapıp eserini seyredenlerin bu
ihtilâl tablolarını seyretmelerini ve vicdanlarıyla baş başa kalmalarını
istedim...” cümlelerinin ne mânaya geldiğine dairdi. Verdiği cevap “nü” resim
kadar âdiydi: “Ben çıplak resim yaparım.
O benim bileceğim bir şeydir. Başkalarının bunun üzerinde konuşma hakkı
olduğunu zannetmiyorum. Nü resim yapmak herhalde yasak bir şey değildir.”
Ne kadar kerih ve utanç
verici bir ifade bu. Müslüman Türk milletinin inancı ve kanlarıyla yoğrulan bir
ülkenin Harp Okulları’ndan böyle bir general çıkabiliyorsa oturup düşünmek
lâzım. 10 Mart 2005 tarihli gazetelerde şöyle bir haber okuduğunuzda general
Evren’in önce darbeciliğini mi, yüz kızartıcı ressamlığını mı yargılarsınız?:
“Ünlü Alman nü ressam Möckelmann, 7.
Cumhurbaşkanı Evren’in yaptığı nü resimleri basından izlediğini, çok
beğendiğini, o da nü resimler yaptığına göre bu tür resimler Türk toplumunda
her evin duvarını süsleyebileceğini söyler.” Ardından, “Emekli olduktan sonra ressamlığa başlayan eski cumhurbaşkanı Evren,
hayatını Buzlar kraliçesi Alman buz patenti Katarina’nın çıplak resmini tuvale
aktararak sürdürüyor” haberini (12 Temmuz 1999 târihli gazeteler) okuyunca
kusasım gelmişti.
NÜ RESİMLERİYLE KÖTÜ ÖRNEK OLMAKTAN DA YARGILANMALIYDI
Tarihimizde faziletten ve
hayâdan mahrum böyle bir darbeci general numunesi görülmemiştir. Öyle ki,
Mardin’in bir köyünde resim yapma merakı olan evli bir çoban çıplak kadın
resimleri yapmaya başlayınca ailesi ve akrabaları tarafından ayıplanarak
şiddetli tepki görmüştü. Tuhaf olan şu ki, çoban kendini “Televizyonda eski cumhurbaşkanı Evren’in çıplak kadın resimleri
yaptığını dinledim ve ben de yapabilirim” diyerek savunmuştu.
İşte böylesine bir şenaat
içindeydi darbeci general Evren. Lâ-dînî Atatürkçü Cumhuriyet eğitimi ona
nü-resim yapmasının“ileri ve çağdaş
bir sanat olduğunu” öğretmişti?Âhir
ömründe kanlı darbeciliğinden evvel, ahlâksız bir sanatla iştigal etmekten
dolayı yargılanmalıydı. Onun hakkındaki şikâyet dilekçeleri arasında anayasaya
göre suç olan yüz kızartıcı resim yaparak ve sergileyerek cemiyeti ve özellikle
gençliği ifsad etmekten dolayı dilekçeler de olmalıydı. Sivil toplum
kuruluşları ve dîn ü millete mensubiyet hisseden herkes onun yüz kızartıcı
meşguliyetini dâva etmeliydiler. Mahkeme, anadan üryan kadın resimleri yapmakla
zaten millete nazarında yargılanan Evren’innü resim yaparak nesillere kötü örnek olmak suçunu işlediğini karar altına alarak
umumi efkâra duyurmalıydı.
BİR BAŞKA SOSYAL (!) YÖNÜ: MASONSEVERLİK
Nü-sever general Evren’in bir
başka sosyal (!) yönü daha vardı: Masonseverlik. 1 Ağustos 1997 tarihli sakıt Zaman
Gazetesi’nde Taha Kıvanç’ın yazısı şöyle başlıyordu: “İlk Uluslararası Mason Şenliği, Marmaris Locası’nın birinci yıldönümü
vesilesiyle Türkiye’nin Riviyerası denilen Marmaris’te dünyanın ünlü Mason
biraderleri ve eşlerinin bulunduğu bir toplantıyla gerçekleştirilmiş... Bir
yabancı Mason dergisi, Evren’in 12 Eylül 1980’de Türkiye’de masonluğu yasak
ettiğini, fakat sonra Masonların Türkiye’de gerçekleştirdiği Marmaris
Şenliklerine katılarak konuşma yaptığını ve Marmaris Şenlikleri hâtırası olarak
masonlarla birlikte poz verdiğini, ayrıca ‘Masonluk hakkında o zaman (1980’de)
çok yanlış bilgilendirildiğime eminim, ama o benim hatâm değildi neyse ki.
Şimdi aranızda bulunmaktan gurur duyuyorum, sizi destekliyorum’ dediğini
aktarıyordu.” (ilbeyali@hotmail.com)
Netice-i kelâm; bu mazlum
millet paranoyak, şizofren, despot, rakısever darbeci generaller gördü ve
hiçbirini sevmedi, gönlüne almadı. Nü ve masonsever darbeci general Evren’in de
akıbeti aynı oldu.