19'uncu yüzyılda Van Diyarbakır ve Harput'ta Amerikan misyonları
1800 yılından itibaren İngiltere ile Amerika arasında paralel seyreden küresel Hakimiyet, siyasi ve sosyal sömürgeye dayalı uzun vadeli projeler, Kurumsal bir yapı olan Protestan misyonerliği ile uygulanmaya çalışıldı.
Evet, Küresel paylaşımda ABD’nin
payına Osmanlı toprakları düşmüştü.
1800’lü yıllarda Payitaht dışında
Amerika’nın konsolosluk ve temsilcilik açtıkları yerler Osmanlı içinde önemli
etnik ve siyasi merkezler olan Van, Diyarbakır ve Harput idi.
Neden Van, Diyarbakır ve Harput?
Coğrafya olarak bu merkezlerin İran, Rusya ve Orta doğuya hem yakın hem de bu
bölgeler ile tarihsel genetiğe dayalı ortak kodlara sahip oluşu en önemli
etkendi.
Bu bölgelere yönelik siyasi, istihbarat
ve askeri çalışmalarda görev, Amerika’da misyonerlik faaliyetlerinde en
deneyimli ve en güçlü kuruluş olan Board cemiyetine verildi.
Board cemiyeti 1870 tarihine kadar
bölgeye yönelik istihbarat ve siyasi çalışmalarını İngiliz hariciyesinin
kontrolünde yürütürken bu tarihten sonra tamamen ABD Dışişleri bakanlığının
kontrolünde faaliyetlerini sürdürdü.
Sadece 1820-1895 yılları arasında
Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren Board misyonerlerinin daha doğrusu
görevli istihbarat elemanlarının sayısı 540 iken, bu rakamın 427’si yalnızca
Van, Diyarbakır ve Harput ta faaliyet gösteriyordu.
1833 yılında Bölgeye görevli
gönderilen Pinkwy Johnston ile Benjamin Schneider’e verilen 01 Aralık 1833
tarihli talimatta şöyle denilmekte idi:
“Bir fetih savaşına girmiş askerler
olduğunuzu unutmayın… Bu mukaddes ve vaat edilmiş topraklar silahsız bir haçlı
seferiyle geri alınacaktır. “
Amerika’nın benimsediği yol bilinen
klasik bir yöntemdi. Daha özel bölgeler ve topluma kolay nüfuz edilebilecek
olan eğitim sahaları.
Cemiyet Van, Harput ve Diyarbakır’da
faaliyetleri için devletten arsa, arazi ve bina almak için resmî girişimlerde
bulunmuş, Osmanlı Devletinin bu önemli bölgelerinde değerli mülkler edinmeye
başlamıştı bile.
Van, Harput ve Diyarbakır’da sahip
olduğu mülklerde açtığı okullarda misyonerlik faaliyetleri yanında siyasi ve
sosyal çalışmalarına başlayacaktı.
Cemiyetin açtığı okullarda takip
edilen ders programları ve derslerde okutulan kitaplarla farklı ırk ve
milletlerden olan öğrencilere ayrılıkçı fikirler aşılanarak onların millî
duyguları uyandırılmaya çalışılmıştır.
Örneğin Arap milliyetçiliğini yöneten
idarecilerin Suriye Protestan Kolejinde yetiştirilmiş olmaları Veya Osmanlıya
bağlı Bulgaristan’ın kurucu devlet adamlarının Robert Kolejinden mezun olmaları
tabiki tesadüf ile açıklanamaz.
Yeni kurulacak dünya düzeninde
Amerika’nın yıkıcı küresel emperyalizmi, misyonerler tarafından Anadolu’ya
getirilmiş ve Osmanlı İmparatorluğu’nu yok edecek en güçlü silah olarak
kullanılmıştır.
Dönemin Küresel gücü İngiltere ve
ABD’nin Osmanlı coğrafyasına özel ilgisi, bu toprakların jeopolitik ve
jeostratejik bakımdan büyük öneme sahip olması ile de ilgilidir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğu ve
Güneydoğudaki topraklarının, Sanayi Devrimi’nin ihtiyacı olan kömür, petrol,
zımpara yataklarına sahip olması da ABD’nin iştahını kabartan farklı bir
etkendi aslında.
Amerika, Osmanlı Devleti topraklarında misyonerlik
faaliyetleri ile tüm coğrafyanın ekonomik, sosyal, kültürel, etnik ve dinî
yapısını ayrıntılı bir şekilde incelemiştir. Bu sayede azınlıkların kültürleri
sözde korunarak, Osmanlının siyasi birliğini parçalayacak farklı farklı millî
bilincin uyandırılması amaçlanmıştır.
Okullar, kiliseler, manastırlar,
hastaneler, klinikler, dispanserler, hayır cemiyetleri, yetim evleri, pansiyonlar
ve spor kulüpleri Osmanlı İmparatorluğu’nun doğu ve güney bölgelerinde eğitim
şemsiyesi altında misyonerlerin faaliyetlerini gerçekleştirdikleri en önemli
sahalar olmuştur.
ABD’nin bu bölgelerde eğitim
faaliyetlerinin en yoğun olduğu dönem 19. yüzyılın ikinci yarısına denk
gelmektedir. 1860 yılında Harput’ta yapılan yıllık toplantıda Anadolu’daki
misyonerlik ve İstihbarat faaliyetleri daha da kurumsallaştırılmış ve Misyonlar
belirli bir hiyerarşik yapı içerisinde coğrafi bölgeler göz önüne alınarak üç
grup altında toplanmıştır.
Batı Anadolu Misyonunun idari merkezi
İstanbul, Güney Anadolu Misyonunun merkezi Diyarbakır ve Antep, Doğu Anadolu
Misyonunun merkezi ise Harput olmuştur.
Özellikle devletin erişemediği, türlü
olanaksızlıklar dolayısıyla hiçbir hizmet veremediği Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde çalışmalarını yoğunlaştırmışlardır
Din, eğitim ve milliyetçilik
kavramlarını bir potada eriterek hazırlanan okul müfredatları ve bu
müfredatları besleyen bilgileri içeren kitapların okulların hemen yanı başında
yer alan matbaalar tarafından istenilen sayıda özgürce basılması, bu okullarda
yetiştirilen gençliğin istenilen yönde harekete geçirilmesini ve istenilen
davranış ve tutumların öğrenciler tarafından benimsenmesini sağlamıştır.
Beyrut’taki Suriye Protestan Koleji,
Harput’taki Fırat Koleji, Antep’teki Türk Merkezi Koleji, Van’daki Amerikan
Koleji ve buralardan mezun olan kişilerin geldikleri makam ve noktalarda
Osmanlıya ödettirdikleri ağır bedeller incelendiğinde durumun vahameti daha iyi
anlaşılacaktır.
- Vesselam.