27 Aralık 2021

​19'uncu yüzyılda Van Diyarbakır ve Harput'ta Amerikan misyonları

1800 yılından itibaren İngiltere ile Amerika arasında paralel seyreden küresel Hakimiyet, siyasi ve sosyal sömürgeye dayalı uzun vadeli projeler, Kurumsal bir yapı olan Protestan misyonerliği ile uygulanmaya çalışıldı.

Evet, Küresel paylaşımda ABD’nin payına Osmanlı toprakları düşmüştü.

1800’lü yıllarda Payitaht dışında Amerika’nın konsolosluk ve temsilcilik açtıkları yerler Osmanlı içinde önemli etnik ve siyasi merkezler olan Van, Diyarbakır ve Harput idi.

Neden Van, Diyarbakır ve Harput? Coğrafya olarak bu merkezlerin İran, Rusya ve Orta doğuya hem yakın hem de bu bölgeler ile tarihsel genetiğe dayalı ortak kodlara sahip oluşu en önemli etkendi.

Bu bölgelere yönelik siyasi, istihbarat ve askeri çalışmalarda görev, Amerika’da misyonerlik faaliyetlerinde en deneyimli ve en güçlü kuruluş olan Board cemiyetine verildi.

Board cemiyeti 1870 tarihine kadar bölgeye yönelik istihbarat ve siyasi çalışmalarını İngiliz hariciyesinin kontrolünde yürütürken bu tarihten sonra tamamen ABD Dışişleri bakanlığının kontrolünde faaliyetlerini sürdürdü.

Sadece 1820-1895 yılları arasında Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren Board misyonerlerinin daha doğrusu görevli istihbarat elemanlarının sayısı 540 iken, bu rakamın 427’si yalnızca Van, Diyarbakır ve Harput ta faaliyet gösteriyordu.

1833 yılında Bölgeye görevli gönderilen Pinkwy Johnston ile Benjamin Schneider’e verilen 01 Aralık 1833 tarihli talimatta şöyle denilmekte idi:

“Bir fetih savaşına girmiş askerler olduğunuzu unutmayın… Bu mukaddes ve vaat edilmiş topraklar silahsız bir haçlı seferiyle geri alınacaktır. “

Amerika’nın benimsediği yol bilinen klasik bir yöntemdi. Daha özel bölgeler ve topluma kolay nüfuz edilebilecek olan eğitim sahaları.

Cemiyet Van, Harput ve Diyarbakır’da faaliyetleri için devletten arsa, arazi ve bina almak için resmî girişimlerde bulunmuş, Osmanlı Devletinin bu önemli bölgelerinde değerli mülkler edinmeye başlamıştı bile.

Van, Harput ve Diyarbakır’da sahip olduğu mülklerde açtığı okullarda misyonerlik faaliyetleri yanında siyasi ve sosyal çalışmalarına başlayacaktı.

Cemiyetin açtığı okullarda takip edilen ders programları ve derslerde okutulan kitaplarla farklı ırk ve milletlerden olan öğrencilere ayrılıkçı fikirler aşılanarak onların millî duyguları uyandırılmaya çalışılmıştır.

Örneğin Arap milliyetçiliğini yöneten idarecilerin Suriye Protestan Kolejinde yetiştirilmiş olmaları Veya Osmanlıya bağlı Bulgaristan’ın kurucu devlet adamlarının Robert Kolejinden mezun olmaları tabiki tesadüf ile açıklanamaz.

Yeni kurulacak dünya düzeninde Amerika’nın yıkıcı küresel emperyalizmi, misyonerler tarafından Anadolu’ya getirilmiş ve Osmanlı İmparatorluğu’nu yok edecek en güçlü silah olarak kullanılmıştır.

Dönemin Küresel gücü İngiltere ve ABD’nin Osmanlı coğrafyasına özel ilgisi, bu toprakların jeopolitik ve jeostratejik bakımdan büyük öneme sahip olması ile de ilgilidir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğu ve Güneydoğudaki topraklarının, Sanayi Devrimi’nin ihtiyacı olan kömür, petrol, zımpara yataklarına sahip olması da ABD’nin iştahını kabartan farklı bir etkendi aslında.

Amerika,  Osmanlı Devleti topraklarında misyonerlik faaliyetleri ile tüm coğrafyanın ekonomik, sosyal, kültürel, etnik ve dinî yapısını ayrıntılı bir şekilde incelemiştir. Bu sayede azınlıkların kültürleri sözde korunarak, Osmanlının siyasi birliğini parçalayacak farklı farklı millî bilincin uyandırılması amaçlanmıştır.

Okullar, kiliseler, manastırlar, hastaneler, klinikler, dispanserler, hayır cemiyetleri, yetim evleri, pansiyonlar ve spor kulüpleri Osmanlı İmparatorluğu’nun doğu ve güney bölgelerinde eğitim şemsiyesi altında misyonerlerin faaliyetlerini gerçekleştirdikleri en önemli sahalar olmuştur.

ABD’nin bu bölgelerde eğitim faaliyetlerinin en yoğun olduğu dönem 19. yüzyılın ikinci yarısına denk gelmektedir. 1860 yılında Harput’ta yapılan yıllık toplantıda Anadolu’daki misyonerlik ve İstihbarat faaliyetleri daha da kurumsallaştırılmış ve Misyonlar belirli bir hiyerarşik yapı içerisinde coğrafi bölgeler göz önüne alınarak üç grup altında toplanmıştır.

Batı Anadolu Misyonunun idari merkezi İstanbul, Güney Anadolu Misyonunun merkezi Diyarbakır ve Antep, Doğu Anadolu Misyonunun merkezi ise Harput olmuştur.

Özellikle devletin erişemediği, türlü olanaksızlıklar dolayısıyla hiçbir hizmet veremediği Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde çalışmalarını yoğunlaştırmışlardır

Din, eğitim ve milliyetçilik kavramlarını bir potada eriterek hazırlanan okul müfredatları ve bu müfredatları besleyen bilgileri içeren kitapların okulların hemen yanı başında yer alan matbaalar tarafından istenilen sayıda özgürce basılması, bu okullarda yetiştirilen gençliğin istenilen yönde harekete geçirilmesini ve istenilen davranış ve tutumların öğrenciler tarafından benimsenmesini sağlamıştır.

Beyrut’taki Suriye Protestan Koleji, Harput’taki Fırat Koleji, Antep’teki Türk Merkezi Koleji, Van’daki Amerikan Koleji ve buralardan mezun olan kişilerin geldikleri makam ve noktalarda Osmanlıya ödettirdikleri ağır bedeller incelendiğinde durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır.

  1. Vesselam.