24 Nisan 2017

4 Kur’an yazdırmak alçaklığı ve ‘kutlu doğum’ oyunu

Türkiye gazetesi manşet yapmazdan bir gün evvel, Star yazarı Ahmet Taşgetiren, “Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Hoca aradı ve ‘Kutlu Doğum'u hatırlattı. Siyasi ortamın hareketliliği içinde yeterince Kutlu Doğum coşkusunun oluşturulamadığını söyledi diye yazmıştı.

Bu yazıdan sonra kadim dostumuz Salih Tuna, FETÖ icat ettiği “Kutlu doğum haftası'yla kitleleri efsunlayıp, Kelime-i Tevhid'den ‘Muhammedün Resulullah'ı çıkartmıştı. FETÖ ‘necat' kamuflajı ve "dinler arası diyalog" martavalıyla, Kelime-i Tevhid'i dinamitlemeye çalışırken Diyanet ne yapıyordu? Diyanet Başkanı Görmez ise ‘sancılı' bir Star yazarını arayıp, ‘Kutlu Doğum coşkusunun oluşturulmadığından' şekvacı olmuş. Yahu hâlâ mı” diyerek üç tweet atmıştı.

“Kutlu Doğum” tartışması ilk kez yapılıyor değil ama bu şiddette ilk...

KUTLU DOĞUM HAFTASI KİMİN FİKRİ?

Önce bir ‘Kutlu Doğum' fikri nereden çıktı ve nasıl gelişti ona bir bakalım.

Diyanet Vakfı yönetim kurulu üyesi Prof. Süleyman Hayri Bolay (hâlâ niye susar acaba?), 1989 yılında Hz Muhammed (s.a.v.)'in doğumunun sene-i devriyesinin ‘Kutlu Doğum Haftası' olarak icrasını teklif ediyor. Diyanet Vakfı da bunu kabul edip, icraya başlıyor.

O tarihte Diyanet'in başında daha sonra AK Parti hükümetlerinde bakanlık yapan Prof. Said Yazıoğlu var.

Bolay'ın teklifi, hicri takvime göre 1989 ve 1993 yılların da dâhil kutlanır. Bu sırada, Gülen ile Erzurum'dan arkadaş olan Mehmet Nuri Yılmaz, 1992'de Diyanet İşleri Başkanı olur.

Aynı yıl, şimdilerde FETÖ üyeliğinden tutuklu ve 3 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan Mümtaz'er Türköne ise Türkiye Diyanet Vakfı'na, Yayın Kurulu üyesi olarak atanır.

Her pisliğin içinden çıkan FETÖ, burada da devreye girer ve Kutlu Doğum haftasının hicri takvime göre değil, miladi takvime göre sabitlenmesini önerir.

Bunun üzerine her yıl Nisan ayının son haftasında kutlanması kararlaştırılır.

Nisan'ın son haftasının, Hz Muhammed (s.a.v.)'in dünyaya teşrifleri ile bir alakası yok. Onlara göre güya 20 Nisan 571'de doğmuş. Oysa Araplar o tarihte güneş takvimi olan miladi takvimi değil, ay takvimi kullanırlardı. Gerçi miladiyi şimdi de kullanmıyorlar. Nisan diye bir ay zaten yoktu.

Şeytanın kalfalarından Pavlus, İbn-i Sebe, Hasan Sabbah, Mirzâ Gulam Ahmed, Mirza Hüseyin Ali ve Efgani gibi tiplerin izini süren Gülen adlı terörist, Nisan ayının son haftasında dünyaya gelmiş.

Mehmet Nuri Yılmaz'ın DİB başkanlığı sürerken ‘Kutlu Doğum Haftası' Nisan ayının son haftasına sabitleniyor. O gün bugündür, yani 1994'ten bu yana öyle kutlanıyor.

DİYANET'İ 1960'DA ELE GEÇİRDİLER

O günlerde ne AK Parti var, ne de günümüz Diyanet yönetimi. Ama 1955'lerde ekilen fitne ve ifsad tohumu FETÖ, Diyanet'te var.

FETÖ'nün doğum yeri olmasa da filizlendiği yer, Diyanet'in içi. O günlerde Diyanet, Demirel'in Bakanı, Bitlis'li Refet Sezgin'e emanet.

Karanlığı dibi tiplerden olan Refet Sezgin, lise mezunu Yaşar Tunagür'ü hukuka aykırı bir şekilde, dönemin Diyanet İşleri Başkanı İbrahim Bedreddin Elmalı'nın tüm muhalefetine rağmen, hem İstanbul Müftüsü, hem de Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı yapıyor.

Diyanet'i ele geçiren MİT'in ve gladyonun adamı Tunagür, Diyanet'in kritik yerlerine adamlarını atar. Tunagür, ilkokul diploması bile olmayan Gülen'i İzmir'de yerine bırakır. Gülen askere giderken eline bir hediye paketi ve mektup vererek askerlere teslim eder. İşler buradan itibaren iyiden iyiye şekillenmeye başlar.

Netice itibariyle bugün tüm kamu ve siyaset gibi yeterli FETÖ temizliği yapılmayan Diyanet Kurumu, taa 1960'larda FETÖ'cülerin kontrolüne girmiş. O yıllarda zamanın DİB Başkanı Elmalı'yı, Tunus'a gittiği uçakta, Tunus havalimanında tebligat yaptırarak görevden aldıracak kadar güçlüdür FETÖ.

Mevcut DİB yetkilileri meseleyi bilmiyorsa, TBMM arşivine girip bi' zahmet bir tarama yapsınlar.

Ayrıca, dün Başbakanlıkta 23 Nisan nedeniyle yapılan çocukların temsili bakanlar kurulu toplantısında yaşananlara bir baksın. FETÖ'nün, Başbakanlığa kadar sızıp nasıl mesaj verdiğini görsün.

Bakın minik bir kıza ne dedirttiriyorlar Başbakanın makamında ve huzurunda: “Başlatıldığı günden bu yana artan, bir görünürlük kazanan medeniyetler ittifakı girişimimiz, bugün kültürler ve dinler arası diyalog bağlamında önde gelen bir proje konumuna ulaşmıştır.


Viedo'nun 7. dakikasına dikkat

Devam edelim. Kutlu Doğum haftasının hicri takvim yerine, Nisan ayının son haftasına alınması arasındaki bağı bir de yukarıdaki bilgiler dâhilinde değerlendirelim. Zira Gülen adlı biyolojik ebter de dünyaya, Nisan ayının son haftasında gelmiş. Zaten bunun böyle ayarlandığını, Kutlu Doğum skandalının faili FETÖ'cü Mümtazer Türköne, 2012 Nisan'da Zaman'da yazdığı yazı ile itiraf ediyor.

KUTLU DOĞUM LOGO'SUNA GİZLENEN KİLİSE

Bir başka ilginçlik ise 23 Nisan ile çakışması. Yani TBMM veya Ankara hükümetinin kuruluş döneminin, doğumuyla aynı tarih olması. İşe neresinden bakarsanız bakın skandal…

Meselenin başka bir yönü de, Kutlu Doğum için tasarlanan logo. Bu hususu ‘Oktan Keleş' onaltiyildiz.com'da ‘Tehlikeli Logo' başlığı ile 2012'de kaleme almış.

456

Logo bahsini 'Fleur de Lis'in Kutlu Doğum'da ne işi var?' diye soran Okan beyden okuyalım: “Dün Samanyolu Haber internet sitesi, “rekor kırıyor” diye şu haberi verdi:

Bu  logo, Kutlu Doğum Haftası'nın sembolü olarak tasarlanmış. Haberde, Hilâl ve Muhammed ismi anlatılıyor ve  bu logonun “Milli Eğitim Bakanlığı'na ve Diyanet İşleri Başkanlığına gelecek yıllardaki etkinlikler için teklif edileceği” anlatılmaktadır. Bu logonun kimler tarafından hazırlandığı da haberde yazıyor.

56gh

Logoya dikkatle bakalım: Hıristiyanların “süsen Fleur de Lis” sembolü Hilal'e yerleştirilmiş, haberde bundan hiç söz edilmiyor. Nedir bu süsen ya da fleur de Lis sembolü? Teslis; baba, oğul, kutsal ruh, bakire Meryem ve Cebrail sembolü.

Birçok papaz ve papa kıyafetlerinde, papa asalarında yer alan bu sembol araştırılırsa, neyi temsil ettiği ve kimler tarafından kullanıldığı görülecektir. Bu sembol; filmlerde (örneğin; Star Wars) oyunlarda, videolarda, afişlerde, çizgi filmlerde (The Simpsons) bol bol kullanılmaktadır. 

Başka inançların sembolü olarak kullanılan bu işaretlerin, Efendimiz (s.a.v.)'in adı ile yan yana gelmesine itiraz ederiz. Hilalin içine yerleştirilen bu Hıristiyan sembolünün oraya bilerek yerleştirilmediğini ümit ederek, bu fitne ortamında fitneye mahal verilmemesi için eleştirimi yapıyorum.

ALÇAKLAR 4 KUR'AN YAZDIRDILAR

Gelin meseleyi biraz daha derinleştirelim. Meşhur mimar Turgut Cansever'in babası Dr. Hasan Ferit (Cansever) Bey (1891-1969) 1920'lerin Türkiye'sini şöyle naklediyor: “Türk Ocağı katib-i umumisi idim. Ankara Keçiören'de ikamet ediyordum. O sırada Halk Partisi hususi sohbetlerinde, Hıristiyanlaşma fikirleri yaygınlaşmıştı. Bir gün onlara dedim ki: Hıristiyanlığa dönmek istiyorsunuz. Fakat burada durmayacaksınız. Yahudiliğe dönmek isteyeceksiniz. İyisi mi şimdiden Yahudiliğe dönünüz. Mesele böylece halledilmiş olur. Bence Hıristiyanlığa irtica hareketinden ise Yahudiliğe dönme hareketi daha esaslı olur.

“Ebedi Şef” vefat etmiş, ülkenin ipleri “Milli Şef”in eline geçmiştir. “Türkçe ezan”dan sonra “Türkçe Kur'an devrimi” macerası yarım kalmıştır. ‘Yeni şef İnönü' bunu tamamlamaya kararlıdır. Yanına Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'i de alan İnönü, Diyanet Reisi Şerafettin Yaltkaya'yı çağırıp, Türkçe Kur'an yazdırılması ve ibadetin ev ve camilerde de sadece Türkçe yapılması konusunda fikrini sorar. Yaltkaya pek münasip görür. Matta, Luka, Yuhanna, Markos İncilleri gibi siparişler verilir. Balçıoğlu Kur'an-ı, Cemil Sait Kur'an-ı, Hacı Murat Kur'an-ı ve Necipoğlu Kur'an-ı diye dört örnek çalışma yaptırılır.

Efgani'nin çene kanserinden ölmesi gibi, Yaltkaya'da 1947'de gırtlak veremi yüzünden ölünce, yerine yardımcısı Ahmet Hamdi Akseki merhum vekâleten geçer. İnönü, Akseki merhumu çağırıp, Bu devrim herhalde olacak. İbadetler Türkçe yapılacak der. Akseki Hocaefendi de, Paşam, mesele mühimdir, tatbik kabiliyetini tetkik etmek icap eder. İlmî cephesini tetkik için biraz müsaade buyurunuz deyince, İnönü küplere biner. Tetkik olunacak ciheti yok. Şerafettin Efendi caiz ve muvafık olduğunu kabul etmiş ve birçok sureleri de hazır etmiştir. Sizin yapacağınız uzun boylu bir şey yoktur. Onun hazırladığı esaslar dairesinde bu inkılabın bir an evvel tahakkuku lazımdır diye kükrer.

Akseki'li hoca, Börekçi, Yaltkaya, Tunagür veya Gülen değildir ki, hemen ‘başım gözüm üstüne' desin. Hoca çevresiyle istişareler yapar, bir hâl çaresi arar. İstifa etmemesi tavsiye edilir. Müslüman muharrirler bu hususta tenkit yazıları neşreder. İnönü'nün hayali hayat bulmadan seçimler gelir çatar. Menderes iktidara gelir ve bu kez ezan aslına rücu eder.

Ama şer odaklarının hilesi bitmemiştir. Yukarıda da zikrettiğimiz gibi, FETÖ'nün manevi babası gladyocu Tunagür, Diyanet'i ele geçirir. Bugün TBMM, Tunagür hakkında yapılan gizli oturumu dahi ifşa edebilmiş değil.

Şimdi düne kadar bünyesinde ‘Dinler Arası Diyalog Daire Başkanlığı' olan Diyanet'e düşen şu: Bu tür haberlere lüzumsuz ve sert tepki vermek yerine, toplumun bu hassasiyetine kulak vermek. Diyelim ki böyle bir şey yok, lakin milleti buna nasıl inandıracaksınız? Ortada vahiy yok. Sadece şaibeli bir karar ve uygulama var.

Bunun için kibir yapmaya gerek yok. Toplumun hassasiyetleri göz önüne alınarak, “Kutlu Doğum Haftası ilk teklife uygun olarak, hicri takvime göre değiştirilmiştir” demek erdemdir ve Diyanet yönetiminden de bunu bekliyoruz. O yapmazsa, Başbakanımız Binali Yıldırım, o da yapmaz ise Cumhurbaşkanımız Tayyib Erdoğan, bu şaibeye toplum hassasiyeti açısından son verdirmelidir.