13 Eylül 2020

ABD’NİN 250 YILLIK TARİHİ YETMİYOR NE YAZIK Kİ

ABD, Petrol ve enerji eksenli yüz yıllık geçmişe dayalı Akdeniz ve Ortadoğu politikasının merkezine İsrail'in var olma ve güvenliği de eklenince, politikasını bu yönde dizayn etme ihtiyacı his etmiştir.

ABD; Varoluşunu, kapitalist ve materyalist felsefeye dayandırdığından, inandıkları bu felsefenin inanç ilkeleri gereği petrolü, enerjiyi, refah aracı olan ekonomi ve parayı kutsal sayan bir bakış açısıyla politikalar üretiyor.

Bu politikalar evrensel etik ve insani değer yargılarından uzaktır.

ABD için Ortadoğu veya dünyanın herhangi bir yerinde insan hakları ihlallerinin, yapılan soykırımların, bebeklerin ve çocukların ölmesi veya öldürülmesinin pek bir kıymet-i harbiyesi yoktur.

Ne zamanki bu ölümler ve yıkımları kendi projeleri için bir araç olarak kullanma ihtiyacı his ederse, o zaman Demokrasi, insan hakları, özgürlük vs. kavramların arkasına sığınarak hatta ve hatta gerekirse arkasına sığındığı bu kavramlar için daha çok kan dökerek, cinayetler işleyerek hakimiyetini tesis etmeye çalışır.

Nalıncı keseri misali

Bugün Amerika ve Batının Türkiye ve bölge üzerinde uygulama alanına soktukları projeler 100 yıllık bir hedefi ortaya koymaktadır. Özellikle 2000'li yıllardan sonra bu projeler açıkça yüzümüze çarpılmaktadır. Hatta o kadar ileri gidilmektedir ki Graham Fuller in başkanlığını yaptığı CIA  ve  Pentagon'a fikir babalığı yapan  Rand Corporation  gibi düşünce kuruluşları, parçalanmış  ve bölünmüş Türkiye ve Ortadoğu haritaları dağıtıp Dünyaya yaymaktadırlar.

Hedef 100 yıldır aynıdır. Amerika'nın kendisini tek dünya devleti olarak görmesi, Tüm enerji ye zenginliğe sahip olup, tüm enerji havzalarını ele geçirmek.

Bunun içinde, tüm petrol ve enerji coğrafyaları biçimlendirilmeli, stratejik noktalara kukla devletler kurdurtulmalı ve her türlü zemin ve alt yapı hazırlanmalıdır.

Türkiye ile ilişkileri bu bakış açısıyla ortada olan Amerika için biz orta Amerika'da yada Afrika'da bir devlet olmuş olsaydık basit bir CIA darbesi ile işimiz bitirilirdi.

Fakat hey hat ki, bu coğrafyalarda yaşamış ve hüküm sürmüş üç büyük imparatorluktan birinin alt yapısı ile kurulmuş Türkiye, binlerce yıllık devlet geleneğinden geliyor. Ordusu ve ekonomisi ile bölgedeki en büyük ve aktif toplumlardan birisidir.

Ve bugün, Bunca darbe, oyun, savaş ve çatışma bölgesi içinde Türkiye, Kişilikli politikası ile geleceği inşa etmektedir.

Evet, geçmişte olduğu gibi bugünde Türkiye, bölgesel ve tarihten gelen coğrafi ve jeopolitik konumu gereği istese de istemese de,  Orta Asya ve orta Doğu da yazılıp çizilen tüm küresel projelerin odak noktasındadır.

Coğrafi ve jeopolitik konumundan dolayı, Küresel dünyanın merkezinde oldukça da, ABD'nin Türkiye'yi asla göz ardı edemeyeceği muhakkak.

Göz ardı edemese, Türkiye'yi sürekli bazı kartlarla geçmişte yaptığı gibi bugünde (Suriye, Akdeniz, Yunanistan, Kürt kartı, Ermeni meselesi, PKK, YPG vs.) nasıl etkisiz eleman yaparım hesabındadır.

Türkiye'yi şu anda vuran herhangi kartlardan biri bertaraf edilip tıpkı geçmişte Asala gibi ortadan kaldırılsa bile, yerine ABD veya Bölgeyi dizayn eden başka Güçler tarafından başka bir terör kartı konur.

Burada önemli olan, Dünyayı iyi algılamak, Tarihin akış yönünü iyi tespit etmek ve ona göre pozisyon alıp az hasarla yola devam etmeyi başarabilmektir.

Eskiden ödev yükü altında ezilen bir ülke vardı, bugün bölgesel ve küresel sorunların çözümünde paydaş bir ülke.

O nedenle, Türkiye'nin uluslararası arenada konuşlandığı yeni konumu ve enerji bölgelerindeki Jeo-stratejik pozisyonu, Türkiye için yumuşak ve hassas olan bölgedeki kartlar, Emperyal dünya için Asla bir kenara bırakılacak araçlar değildir.

Türkiye ve bölge ülkeleri için Hayati derecede önemli olan bu kartların,  İsrail in güvenliğine endekslenerek dönüştürülmesi sadece bölge ülkelerini uzun vadede daha da istikrarsızlaştıracak ve Kaosa sürükleyecektir.

Amerikan Neoconları, İsrail derin devleti ve küresel sermayenin hedefi Bölgedeki sorununun çözüm (süzlüğü)ü sürecinde bir şekilde etkili olabilmektir.

Türkiye'nin, Bu süreci sorgulayıcı ve yazılıp çizilen projeyi hem kendi hem de bölge ülkeleri lehine bozma girişimi Emperyal tarihi açısından bir MİLAT'tır.

Fakat binlerce yıllık bir tarih, kültür ve sağduyu karşısında bazı şeylerin rahat değişmeyeceğini anlamak için ABD'nin 250 yıllık tarihi yetmiyor ne yazık ki.

Vesselam..