Türkiye'ye NATO müttefiki ABD tarafından gözdağı verilmeye çalışılıyor. ABD ordusu Batı Trakya'da Türkiye'nin sınırına yakın bir bölgeye 700 araçlık askeri malzeme ve ekipman gönderiyor. Bir yandan Doğu Akdeniz'e asker gönderiyor. Gerekçe ise tatbikat.  Peki, bu neden Türkiye sınırında Türk karasuları çevresinde?

Bir gerçek var ki oda şudur; Orta Doğuda henüz tam istediğini alamayan ABD; Türkiye'nin net  S-400 kararından sonra tek engel artık Türkiye'yi gördüğü için korku politikası, göz dağı verme sürecine girmiştir.

ABD eğer bilse ki Türkiye'yi rahat istila edebileceğim, bunu geciktirmez bir an önce bunu yapardı. Böyle bir durumda havadan saldıracağı için, Türk gücünü hava saldırıları ile kıracağı düşüncesi S-400 gibi büyük bir engele takılıyor. 

Maşa olarak kullandığı PKK ve türevleri ise Türk ordusunun karşısında bir varlık gösteremeyeceği için, karadan yapabileceği harekâtlar da bu terör örgütleri ile sınırlı.

ABD'nin Türkiye üzerinde ki emellerini net anlamak için NATO'ya girdiğimiz günden bu yana, parası ile satın aldığımız silahların Kıbrıs Harekatında kullanılmaması ile ilgili emri vaki ve tehdit içerikli gönderdiği mektupların uzantısı olarak;  aynı ahlaksızlıkla, Türk milletinin milli iradesine istediğini yaptıracağı zannı hakim.

ABD hiçbir zaman Türkiye ile kara savaşına girme cesaretini S- 400 ler alındıktan sonra gösteremeyecektir. Paralı askerlerle Türk topraklarının işgal edilemeyeceğini çok iyi bilen son haçlı ordusunun temsilcisi ABD; elindeki en güçlü silah olarak parasını kullanacaktır. Ancak bunun için finansal süreci ağır ağır içten çürüterek sürdürecektir. Bu silahını çok büyük oranda yabancıların elinde olan bankacılık sistemi ile yapıyor. Bölgemizdeki askeri hareketliliği, İran üzerinden söylemleri,  hepsi Türkiye üzerindeki hesaplardır.

Bu son haçlı ordusunun temsilcisi ABD, Orta Doğuda 80 milyon ordu mensubu olan bir ülke olan Türkiye'ye karşı bir yandan da Arap NATO'sunu oluşturarak devlet bazındaki maşalarını hazırlamaktadır.

ABD neden bu kadar risk alıyor?

Eyalet sistemi ile Birleşik devletler olmuş ABD; küresel finansın sahipleri tarafından yönlendiriliyor. İşgalci, sömürücü tutumları, bu küresel finansın çıkarlarına göre yapılıyor. Şimdi bu finans sisteminin oluşturduğu dünya üzerindeki finansal kargaşa, kendileri tarafından gerekçeli bir savaş oluşturularak çökertilecek.

Yeni yapıyı oluşturmak ve yeniden etkin biçimde kurgularını sürdürebilmek için, silah, finans açısından en güçlü konumda iken yine bütün ayrıcalıkları kendileri için oluşturacaklar.

İşte asıl savaşın verileceği finans sistemidir. Türkiye hem kendisine çekilen finansal operasyonları bilecek, hem de bu operasyonların sürdürülmesine seyirci kalacak! Bunu Türk Milleti adına hareket eden milli iradenin kabul etmesi mümkün değildir.

Hiç gecikmeden, ABD'nin finansal operasyonlarla dünya milletlerini sömürdüğünü gören tüm devletlere de bir çıkış yolu olabilecek ‘'Yeni finans Sistemi'' oluşturulmalıdır. Bunun gerçekleşmesinin önünde en büyük engel, kripto bürokrasidir. Bunların kullandığı dil çok stratejik olup;  karar verici otoritenin üzerinde hem psikolojik bir etki hem de imkân ve olanaklarla operasyonel oyun teorisini uygularlar. Bunlar milli değildir, yerli değildir. Millet, bu Tanzimat uzantısı kriptoların umurunda değildir. Devletin belli yerlerinde bunların olması da bunun içindir.

Yeni bir kurtuluş savaşı için;

Dışa bağımlı zihniyetlerin önerilerini dikkate almadan, kendi yeni finans sistemimizi, iç piyasada halkı güçlendirecek şekilde yeni bir para kredi modeli ile oluşturmak zorundayız. Ülke içindeki güçlü ekonomi ancak halkın güçlenmesinden geçer. Halk üretim faktörlerini harekete geçirdiğinde; güçlü üretimi olan bir taban ekonomisine kavuşmuş olacağız.

Asla unutulmaması gereken bir şey var ki oda üretimi faizden tamamen koparmaktır. Faize bağımlı bir üretim semiz köleler demektir.

Üretim için ara mamullerin ithalatının varlığı yeni dış iktisadi planlama modelleri ile çok rahatlıkla azaltılabilir. Her ülke Türkiye'nin kendi iç piyasasında sağladığı istikrarı uygulamak isteyecektir. Türk iktisadi modelinin ihracı, uluslararası tüm ilişkilerde belirleyici bir güç olarak Türkiye'nin lehinde olacaktır.

Selam ve dua ile…

Yunus EKŞİ