ABD'nin Afganistan'da bıraktığı miras
Avrupa’nın Beyaz Adamı, Nereye ulaştıysa, ulaştıkları yerlerde, başta değerli madenler olmak üzere, yeraltı ve yerüstü varlıklarına el koymakla yetinmemiş, barbarlıklarının bir sonucu, tarihin en büyük soykırım ve katliamlarına da imza atmıştır.
Sömürgecilikleri; sadece maddi
varlıklar üzerinde değil, oradaki yapı ve kültürler üzerinde de sosyal bir
soykırım ve katliama sebep olmuştur.
Zira, Amerika’nın keşfinden sonra,
Avrupa da ne kadar kanun kaçağı, eğitimsiz, katil, hırsız ve kaybedecek hiçbir
şeyi olmayan kişi varsa, yeni Dünyaya
göç etti.
Bu yeni, barbar ve katiller ordusu,
Amerika kültürü ve sisteminin genetik alt yapısı demek olacaktı.
Amerikalı için maddi güç kutsaldı
artık.
Bu beşeri kutsallık, ABD tarihini kan,
gözyaşı ve kavgalar tarihi yapacaktı.
Yeni Kıtada oluşan Maddi çıkarları
önceleyen bu toplumda, Maddi gelişmişlikle, insani değerler arasında
sosyolojinin açıklamakta aciz kaldığı bir tezat vardır. Değerlerin, İnsan yaşamının ve insan
haklarının onlar için bir değeri yoktur.
Beyaz adamın geldiği batı - Avrupa
kültürü, 16. Yüz yıla kadar, kendi içinde de çatışmaların, savaş ve barbar bir
kültürün yaşandığı çalkantılı bir dönem yaşamıştır.
Bu çalkantılı dönemin dışa vurulduğu,
Coğrafi keşiflerle başlayan hareketlenme, Amerika’nın keşfi ile
sonuçlandığında, Bu keşif yeni bir dönemin ve yeni bir dünyanın da sessiz
habercisi olmuştu aslında.
Oluşan bu yenidünyanın ve yeni dönemin
yansımaları 20. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren daha açık bir şekilde his
edilmeye başlandı.
Irakta, Orta doğuda, Dünyanın onlarca
başkentlerinde yapılan savaş ve soykırımlar ve en sonunda Afganistan projesi.
Terörist dedikleri El kaide ve Taliban'ın
yerine Tekrardan Taliban'ı geçirmek için harcanan 20 yıl, harcanan trilyonlarca
dolar, gelip giden 4 ABD başkanı ve sonuç.
Joe Biden İktidara geldiğinde bir
yandan "Afganistan'a bir devlet inşa etmek için gitmedik" derken
diğer yandan kendisinin 20 yıldır inşa edemediği devleti inşa etmesi için Taliban’a
sunuyor. Amerika Afganistan’a
müdahalesinin demokrasi ve terörizm ile mücadele için olmadığını ancak 20 yıl
sonra itiraf edebildi.
Aslında ABD için artık savaşlara
doğrudan müdahil olma ve sahada askeri olarak var olma yönteminin kullanma
tarihi sona ermişti.
Siyasi, Ekonomik, Medya ve Diplomatik
baskıları kullanmak. Artık dünya siyasetinde hep buna tanık olacağız; Sözde
olmayan ama vaat edilen demokratik projeleri müjdelemek ve sonrasında yazılıp
çizilen senaryonun sahnelenmesi. Daha güzel, daha zengin bir ülke fotoğrafı,
ama gösterilen fotoğrafın arkasında gizlenmiş, yıkılmış tarumar edilmiş gerçek
son.
Tekrar gelelim 11 Eylül sonrasında,
ABD’nin Özgür Dünya adına, terör ve terörizm ile savaşı başlattığı Afganistan
müdahalesine.
Saldırıların olduğu gün Beyaz Saray’da
ABD Başkanı Bush’un yanındaki isimlerden biri olan danışmanlarından Alberto
Gonzales, o gün Bush’un “kararlı bir ruh hali” içinde olduğunu söylemişti.
Evet; tarih boyunca işgal ve yıkım söz
konusu olduğunda Amerika’yı yönetenler hep kararlı durmuşlardı.
Gonzales’in tabiriyle bu ‘kararlı’ duruş, ABD’yi tarihinin en uzun
savaşına, yeni bir bataklığa soktu.
Tahmin edildiği gibi, Afganistan’da 20
yıl kalan ABD geriye kötü bir miras bıraktı. Yüzbinlerce sivil öldü, neredeyse
ülkede taş taş üstünde kalmadı. Afganistan’a demokrasi ve özgürlük getirecek
müdahaleden 20 yıl sonra Afganlı aileler hayatta kalabilmek ve yaşayabilmek
için çocuklarını beyaz adama 550 dolar karşılığı satabilecek duruma geldi.
İşgal ile başlayan teröre karşı savaşın
bedeli, ABD için değil dünya için de ağır olan bir sonuç getirdi. On binlerce sivil
dahil yaklaşık 240 bin ölü ve Ülkesini terk eden 2,5 milyon Afganlı.
Sonuç; Yıkılmış Yakılmış bir ülke.
20 yıl boyunca Amerika Afganistan’da sadece
20 trilyon dolar değerindeki lityum ve benzeri yer altı-yer üstü zenginliklerini
gasp ederken, sadece bu konuda ciddi bir duruş sergilemişti aslında.
ABD tarafından Afganistan’da Bırakılan
miras gelecek yüzyılda dünya Jeopolitiği ve ekonomisine merkez olabilecek Orta
Asya’nın kalbinde yüz yıllık bir Kaos ve İstikrarsızlık unsurunun bırakılmış
olmasıdır sadece.
Vesselam.