13 Kasım 2017

AD ve AHC’nin aşırı ibretlik hikâyesi

Magazinci Ahmet, derinlikli ve kalıcı yazılar yazamaz. Yazmayı becerse bu kez de orada tutmazlar.

Ona buna sataşması, çamur atması, aşağılaması, iktidara laf sokması için yazdırıyorlar.

Yani yazıları mürekkebi kurumadan çöp olan cinslerden bir muharrirdir Ahmet.

Ahmet'in özel hayatı bizi ilgilendirmez. Biz bugün Ahmet'in de bilmediği, bilse de yazmayacağı bazı yakın tarihin gerçeklerini kayda geçireceğiz.

Ahmet'in patronun anne babası, Kelkit'in mazbut insanlarından…

Her Anadolu insanı gibi oğullarını zor şartlarda okuturlar.

Bugün değerlerimizle savaşan medya patronu, İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi'nde okurken, namaz kılan milliyetçi-muhafazakâr bir Anadolu çocuğudur.

Sonra oto yedek parça ticaretine başlar.

O günlerde kamyon otomobil ithalatı yasaktır.

Vehbi Koç, yabancı lisansla Türkiye'de montaj yapar. Herkes önce parasını verir, Koçlar ise aracı dilediği zamanda verir o günlerde.

Vehbi Bey, damatlarının kendisine rakip olmasından endişe duyduğu için Kıraçlara koklatmaz, ürün vermez.

Koç grubunda İnan Kıraç'ın Cavit Bey isimli bir adamı vardır.

Kendi araç alamayan Kıraç, Cavit Beyden güvenilir bir kişi bulmasını ister.

Kelkitli olan Cavit Bey, namazında abdestinde olan Ahmet'in patronunu bulur.

Araç lastiği sattığı için sektöre de yabancı değildir.

Anlaşırlar…

Görüntüde Kelkitli olacak, ama işin sahibi Kıraçlar…

Fakat Kelkitli de payını alacak. Öyle de olur.

Bununla da kalmaz, Türkiye'de en çok araç karaborsa olarak Kelkitli üzerinden satılır.

İşler tıkırında, kasalar ise iyiden iyiye dolmuştur.

Ahmet, henüz ne İlahiyat'a gidiyor, ne TGRT'de çalışıyor, ne de Kanal7'de şimdi patronuna posta koymaktadır.

Aksine daha henüz yeni doğmuş, ilkokul yıllarında bir çocuktur bizim gibi.

Kıraçlar, ‘patron'a Milliyet gazetesini aldırır.

Patron önce gazeteyi kendinin sanıp, Ahmet'in “deli Kadir” diye iftira attığı hukuk fakültesinden arkadaşı ve yakın dostu olan Kadir Mısıroğlu'na gider.

Milliyet'i, milliyetçi muhafazakâr bir gazeteye çevirmek istediğini ve kendisine yardım etmelerini ister.

İçinde nasılların cevabı olan bir dosya sunarlar patrona Mısıroğlu ve arkadaşları…

Namaz kılan patron harekete geçince gazetenin kendisine ait olmadığını anlar.

Zira o kamyon işinde olduğu üzere bir yed-i emindir.

Zaten yaşı müsait olanlar Milliyet el değiştirdikten sonra hep “Koçların gazetesi” olarak anıldığını bilir.

Dosyayı aldıktan sonra Mısıroğlu ve diğer arkadaşları ile tüm irtibatı koparır. Bir daha görüşmezler…

Patron değişmiştir. Değişmekle de kalmamış, eski günlerdeki değerlerine tümden yabancılaşmıştır elemanı Ahmet gibi.

Simaviler sektörden çekilir, yerine ‘patron geçer.'

Gazeteleri, dergileri, televizyonları arttıkça artar.

Artık çok büyümüştür, toptan savaşa girişir milletle, geçmişiyle, inancıyla. Ana babasının değerleriyle…

Başörtüsü lehine kalkan ‘411 evet'e dahi tahammül edemez.

Bacanağıyla eski mahallesine yönelik bir gazete denese de kimse inanmaz ona. Bu yüzden de tutmaz gazetesi.

Cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, bürokratlar gelir gider ama o hep ayaktadır. Bu ve arkasındakiler güç verir hep ona.

Dahası Başbakan Mesut Yılmaz'ı kapıda pijama ile karşılar hâle gelir.

FETÖ lideri Gülen'in “Küçük Dünyam” adlı kitabını bile isminin ilk harfleri olan A.D. yayıncılıkta o basar.

Siyonist Axel Springer'den Ananasçılara kadar herkesle iş tutar, ortaklık kurar.

Vergileri sildirir, cezaları yok ettirir. Budist yazarı üzerinden Ahmet'i ele geçirir.

Şimdi de ele geçirdiği Ahmet'e eskiden çok ekmeğini yediği arkadaşına, arkadaşlarına küfrettirir.

Allah kimseyi izah edildiği maziye sahip para ve hâl ile imtihan etmesin.

Çünkü ortada ne dost, ne ahbap, ne memleket, ne değer hiçbir şey bırakmıyor.

Şımarıklaşmasına yol açan bugünkü durumundan dolayı, nasihatten anlayacak biri olmasa bile Ahmet'e tavsiyemiz, geçmişini unutmaması, geleceğini aklından çıkarmaması!

Düşmez kalkmaz bir Allah!

Düşersen o gün, anlarsın dediklerimizi.

Öldüğünde bu adamlar cenazende saf tutmazlar. Tutsalar ne olur ki değil mi Ahmet?

Allah ve kullarına mahcup olacağın işler yapmaktan usanmadın mı Ahmet?

Unutma Ahmet, bugünkü dostların seni tepelerken o gün sana biz sahip çıkarız! Ama sahip çıkmamıza mani olan yakışıksız hallerine ve üslupsuz kalemine çeki düzen ver Ahmet!

Saçın ve sakalındaki aklara bak ve yerin altını düşün be Ahmet!