Aile sözlüğü
Aile: İnsanoğlu’nun ilk mektebi. Bir erdemler, faziletler ve değerler menbağı. Kurmanında, korumanında çok zor ve bir o kadarda şerefli olduğu mübarek müessese... Annemizin şefkat dolu kucağı, babamızın sevgi dolu ocağı. Sallandığımız beşiğimiz, oynadığımız eşiğimiz, doyduğumuz kaşığımız, içimizi ısıtan ve aydınlatan ışığımız… Adına insan denen o muhterem ve mükerrem varlığın muhteşem, münevver ve mükemmel yuvası.
Ev: İçinde
doğduğumuz, içinde büyüdüğümüz ve içimizde büyüttüğümüz muazzam ve muhteşem mekân.
Kapısı huzura , penceresi mutluluğa açılan bir esenlik ülkesi. Hayat denizinde,
çeşitli sıkıntıların estirdiği sert rüzgarlar ve azgın dalgalarla mücadelesi
sayesinde, alabora olmaktan kurtulan ömür gemisinin, her akşam demirlediği bir
saadet ve selamet limanı. Aile mektebinin hayat okulu, aile için bir mescid,
bir meclis, bir dergah, bir kıblegah, bir karargah. İnsanın içinde kendisini
fevkalade özgür ve özgün hissettiği bir hürriyet sarayı. Bebeklerin elden ele,
kucaktan kucağa sevgiyle uyuyup büyüdükleri, çocukların bahçesinde kuşlar gibi
özgürce oynadıkları, gençlerin emin adımlarla geleceğe doğru yürüdükleri,
hanımların hak ettikleri ölçüde yer ve değer buldukları, babaların emeğiyle
annelerin yemeğinin muhabbet sofrasında buluştuğu, büyüklerin bir ömrün yorgunluğunu
bir tebessüm, bir güleryüz ve bir güzel sözle unuttukları, hayallerin hayat
bulduğu, ağızların tat bulduğu, ailenin tüm fertleri için tarifsiz bir neşe ve
huzur kaynağı bir mutluluk membaı, bir muhabbet barınağı, modernitenin ve
sekülaritenin değerlerimize karşı açtığı korkunç savaşta bir selamet yurdu, bir
güven kaynağı.
Anne: Rahman’ın,
rahmet, şefkat ve merhametinin kendisinde tecelli ettiği aziz insan. Kendisini
evine, eşine ve çocuklarına adamış bir fedakarlık abidesi. “Sizi sizden fazla
seven, düşünen, özleyen ve önemseyen birisi var mıdır?” sualinin müstesna bir “evet” cevabı . Yüzü gülden güzel, sözü
baldan tatlı, yüreği ipekten ince, gönlü dünyadan geniş, kucağı güneşten sıcak,
kalbi sevgiyle dolu bir varlık ve bahtiyarlık sebebimiz. Hayatta bir kere of
diyenlerin bin kere ah demekten kurtulamayacakları, Rahman’ın rızasını
rızasında, gazabını gazabında gördüğü berrak bir hakikat aynası. Yaşadığı
müddetçe her an her yerde evladının yanı başında olan, yemeyip yediren,
giymeyip giydiren, insanın bütün acılarını dindiren bir huzur kaynağı, mutluluk
membaı.
Baba: Evimizdeki
hayat bilgesi, eli öpülecek, sözü tutulacak, yolundan gidilecek bir hayat
rehberi. Sıkıntılı, sallantılı, zor ve meşakkatli zamanlar da evladının dağ
gibi arkasında… Alınteri, göz nuru, ailesinin gururu. Gölgesi ağır, sözleri
hikmetli, nasihatleri hakikatli bir örnek şahsiyet. Evinin, eşinin ve
çocuklarının sağlık ve mutluluk içerisinde huzurlu bir hayat sürmeleri için
gece gündüz çalışan bir emek kahramanı. Aile gemisindeki yolcularına, yaşamın
azgın dalgalarını hissettirmemek için elinden geleni ardına koymayan, yaşam
denizinin tecrübeli ve cefakâr kaptanı. Hane halkının istek, ihtiyaç ve
arzularını yerine getirmek için bir an olsun yerinde durmayan, harekette bereket
arayan bir helal kazanç kâşifi.
Eşler: Rahman’ın
birbirlerine bir ayet, nimet ve emanet kıldığı iki gönül dostu. Mevlana’nın
ifadesi ile “Tek bedende iki ruh, iki
bedende tek ruh.” Sevgi bahçesinde biri gül diğeri bülbül. Birbirine vefalı,
birbirine sevdalı iki gönül. Nikahtaki kerametin gönülde meveddete, yürekte
merhamete, yuvada saadete, sofrada berekete dönüştüğü iki muhabbet fedaisi.
Birbirine aşık, birbirine ışık, adına aile denen o kutlu kalenin iki sadık murabıtı,
iki yol arkadaşı, iki can yoldaşı, iki hayat sırdaşı,bazen iki tebessüm, bazen
iki gözyaşı. İster varlık, ister gençlik, ister ihtiyarlık; birbirinin varlığı
diğerine hep mutluluk, bahtiyarlık. İki cihan saadetine bir ömür adamak için
yola revan olmuş iki aziz yolcu.
Çocuklar: Kerim
kitabımıza göre dünyanın süsü, ziyneti. Rahman’ın kullarına büyük nimeti. Aile
binasının çimentosu, müstakbel gençliğimiz, geleceğimiz. İçinde yaşadıkları
toplumları için bir umut aşısı, aydınlık yarınların sadık habercileri. İçine
doğdukları ailenin, çevrenin, kültürün, medeniyetin ve dünyanın en berrak
aynaları. Anne babaların neşe ve umut kaynakları, kendilerine yarını bugünden
emanet ettiğimiz aydınlık geleceğimizin emin elleri. Harfi elif gibi başı
dimdik olacak Kur’an bülbülleri. Yetişmelerine sarf ettiğimiz gayret oranında
kendilerinden dünya ve ahiret nimet ve güzellikleri elde edeceğimiz
değerlerimiz. Hayat kitabımızı okumayı, anlamayı ve yaşamayı öğrettiğimizde
amel defterimizi açık tutacak, böylece bizi öldükten sonra da yaşatacak, salih
amel defterdarlarımız. Fani hayattan payemiz, en hakiki sermayemiz, en önemli
gayemiz. Gözümüzün nuru, gönlümüzün süruru ve kalbimizin huzuru olan
ciğerparelerimiz.