19 Aralık 2016

Ak saçlılar nerede?

Anadolu, tarhana çorbası gibidir; içinde her türlü besini barındırır ama bir o kadar da zor ve güzel süreçlerden geçer ve sonunda duru bir çorba çıkar ortaya. İçinden ne yoğurdu, ne buğdayı ayıramazsınız. İçindeki hiçbir tad da ayrılıp öne çıkmaz. Elekten geçirilmiş, damıtılmış güneşte kavrulmuş özel bir çorbadır velhasıl.

Anadolu da binlerce yıllık geçmişinde Sümer, Asur, Urartu, Lidya, Frig, Hitit, Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ile günümüzde de Türkiye Cumhuriyeti'ni barındırır. Her milletten, her dinden insan vardır içinde ama hiç kimse ayrışmaz, öne çıkmaz tek başına. Hepsi aynı dilin farklı ağızlarını konuşur. Hepsinin kültürü, folkloru, müziği ayrıdır ama ortak bir paydayı oluşturur. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Gürcü, Zaza ve Abaza, daha niceleri… Tek bir milleti oluştururlar: İslam Milleti. Bu sıralamadaki unsurlar fonetik bir uyum sağlamakla birlikte, Anadolu barışındaki kurucu ortak aklın sıralamasını vermektedir. Türk ve Kürt başat unsurdur doğal olarak. Aynı buğday ve yoğurt gibi. Tarhananın içindedir ama biri diğerinin önüne geçmez tad vermede. Malazgirt'te başlayan yoğrulma, bin yıldır devam etmektedir. Birileri ne kadar sıkıntı çıkarsa da bu yoğrulma kıyamete kadar devam edecektir inşaallah.

Millet dediğimizde ırki bir bakış açısını kastetmeyiz zaten. Millet sadece tarafımızı belli eder. Haktan, adaletten özgürlükten ve barıştan yana olanların yurdudur Anadolu. Dünyada Türk dendiğinde de Müslüman anlaşılır.  İslam'la şereflenen Anadolu da en güzel yıllarını yaşamıştır bu sayede. Anadolu'da sadece Müslümanlar da yaşamamıştır ayrıca. Hristiyanlar tüm mezhepleriyle, aynı şekilde Yahudiler Anadolu'da barış içinde yaşamıştır. Çünkü Anadolu bu geleneğini Medine'den alır. Barış içinde yaşama geleneği, İstanbul, Kudüs, Saraybosna ve benzeri birçok İslam beldesinde devam etmiştir yüzlerce yıldır.

Anadolu, Mezopatamyanın kalbi, Avrasyanın ortası, Dünyanın merkezidir. Anadolu'nun İslamlaşması, İstanbul'un fethiyle taçlanmış ve Kurtuluş Savaşı sırasında Çanakkale dâhil birçok cephede verilen savaşlarla da perçinlenmiştir.

Anadolu, bir ucu Türkistan, bir ucu Hicaz, bir ucu Kuzey Afrika, bir ucu da Balkanlar olan geniş bir coğrafyanın kucağıdır. Bu beldelerden birinde kimin başı dara düşse Anadolu kucağını açar ve sarar mazlumları. Aynı şekilde Anadolu'nun başı dara düşünce de tüm bu diyarlardan akın akın insan gelmiş ve kurtuluş mücadelesine dâhil olmuştur.  

Müslümanların yüzlerce yıllık zillet ve gaflet uykusundan uyanmaya çalıştığı ve bunun sonucunda da özgürleşmek ve prangalarından kurtulmak için attığı en ufak adımlarda bile sürekli önüne engeller çıkarıldığı sıkıntılı günlerden geçmekteyiz.   

Her şeyden önce milletimizin kahir ekseriyetinde ve başlarında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsında şekillenen mücadele sürecinde Allah'ım milletimize ve tüm yöneticilerimize akıl, izan, sabır, cesaret, güç, azim ve iman versin inşallah.

Çünkü süreç zor ve sıkıntılı, düşman güçlü ve şeytani.

Milletimizin en son 15 Temmuz hain darbe gecesi ve devamında bir ay boyunca sokaklarda verdiği karşı koyuş ve mücadele, tam da Anadolu'da mücessem hale gelmiş İslam'ın şeytana ve şeytani batı dünyasına karşı verdiği mücadele ile aynıdır. Bu mücadelenin dünya tarihinde hiçbir örneği de yoktur.

Bu mücadelenin geldiği noktada Cumhurbaşkanımızın yalnız olduğunu söylediği ve herkesi milli birlik ve mücadeleye çağırdığı bir durumda çözüm yerli ve milli kodlarda gizlidir.

Ekonomi, kültür, dış politika, medeniyet, hukuk, eğitim, sanayi, askeriye, teknoloji, tarım, hayvancılık ve daha birçok konuda, bizi biz yapan değerleri ortaya çıkararak, inancımızdan kaynaklanan gerekleri yerine getirmemiz gerekmektedir.

Ehliyet, liyakat, adalet, tadil-i erkân. Bu kavramlar bizim yerli ve milli kavramlarımızın anahtarlarıdır. Her şey bu temel kavramların üzerine oturmaktadır.

“Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Yaptığınızı güzel yapın; Allah güzel yapanları sever.” Bakara Suresi 195. ayet

“İman edip de güzel davranışlarda bulunanlar (bilmelidirler ki) biz, güzel işler yapanların ecrini zâyi etmeyiz.” Kehf Suresi 30. ayet

“Yüce Allah, yaptığınız işi sağlam ve iyi yapmanızdan hoşnut olur” Hadis-i Şerif

"... İş, ehil olmayana verilince kıyameti bekle" Hadis-i Şerif

Ayet ve hadislerden anlaşılacağı üzere bu kadim ve zor coğrafyada bizi biz, Anadolu'yu da merkez yapan kodlar ortadadır. En başından itibaren bu inanç kodları doğrultusunda her badireyi atlatan milletimiz, bu süreci de atlatacaktır inşallah.

Ancak ve maalesef milletimizin üzerine düşeni yaptığı zor günlerde aynı özveriyi toplumu oluşturan tüm katmanlardan bekliyoruz. Kamu, bürokrasi, siyaset kurumlarının güçlenen devletimizin imkânlarının da güçlenmesiyle birlikte davranış körlüğüne, ilişki eskimesine ve güç zehirlenmesine uğradığı da hepimizin üzüntüyle gördüğü ve idrak ettiği acı bir gerçektir.

Bu zor süreçte devletimizi ve mücadelemizi zaafa düşürmek istemediğimiz için, kelimelerimizi özenle seçtiğimiz, sözlerimizi özenle söylemeye çalıştığımız, eleştirilerimizi olanca naif bir şekilde yaptığımız da bilinmeli ve unutulmamalıdır.

Ancak ülke tek, devlet bir, vatan da Anadolu'dur.

Allah rızası için hepimiz başımızı öne eğelim ve kendimizi gözden geçirelim. Hatalarımızı bulup düzeltelim ve nasuh bir tövbe ile tövbe edelim ki, Sünnetullah, Yevmül Melhame anında bizim tarafımızda olsun. Yoksa et ve kemik, çeliği nasıl yener ve 15 Temmuz'da nasıl yendi hatırlayalım ve unutmayalım.

Bu arada pagan şeytani küreselcilerin tüm dünyayı büyük bir kaosa sürüklediği bir süreçte,  demokrasi, devlet, parlamento, ordu ve benzeri kavramların bu duruma karşı tek başına mücadele edemediği bir durumda nerede bizi biz yapan Ak Saçlılar, Ak Sakallılar ya da bizim ortak aklımız?