VF kat sol
VF kat sağ

30 Eylül 2020

AL BAYRAĞIN GÖLGESİNDE

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün

Kızıllığında ısındık;

Dağlardan çöllere düştüğümüz gün

Gölgene sığındık…

 

Arif Nihat Asya'nın “Bayrak” şiirinden hatırlamış olmalısınız bu dizeleri. Bizler, bayrağını evinin en korunaklı ve temiz yerinde saklayan, acısını ve sevincini bayrağıyla aşikâr eden ve bayrağına aşık bir milletiz. Bayrağımız, onurumuz, namusumuz, hürriyetimiz ve kutsalımızdır.

Ve bugün, yeni bir vaktin seherinde, karanlığın aydınlığa yenildiği, müjdelenmiş bir zamanda, bayrağımıza duyulan sevgi şehirleri, ülkeleri ve dahi kıtaları aşıyor. Sadece milletimiz değil tüm mazlumlar onun gölgesinde teskin ediyor, hüzünlü bağırlarını. Ortadoğu'da, Akdeniz'de, Afrika'da ve nihayet Kafkaslarda, al bayrağımızın gölgesinde huzur buluyor masum ve mazlumlar.

İsmini dahi bilmediğimiz ülkelerde, tanımadığımız, varlığından bihaber olduğumuz nice mazlumlar, al bayrağımızı tanıyor, biliyor. Kimine ekmek, kimine yuva, kimine göz, kimine hürriyet, kimine yaşamak sevinci vermiş, bu aziz vatanın evlatları. Toprakları, madenleri, sevdikleri ve hürriyetleri elinden alınmış ve bir daha yüzlerine bakılmamış nice kimsesizlerin kimsesi, çaresizlerin çaresi olmuş al sancağımız.

Evet, yeni bir çağ açılmak üzere. Bu kutlu muştunun sevinci dalga dalga yayılıyor cihana. Sevinenlerin ortak noktası masum ve mazlum olmaları. Üzülenler ise zalimler ve zorbalar. Zamanın nice hayırlara, dirilişlere gebe olduğunu gözü ve gönlü açık olanlar biliyor, duyuyor, hissediyor.

Vatanını çıkarsız ve beklentisiz bir şekilde seven, uğrunda canını dahi feda etmekten çekinmeyen milletimiz, bugün sevinç ve huzur içerisinde görmektedir ki, kahraman evlatları dünyanın pek çok farklı noktasında yüzünü ak etmekte, tarihten devraldığı büyük ideallerini yeniden diriltmektedir. Ürettiği milli teknolojiler ve silahlarla Türkiye'miz düne göre daha özgür, daha cesur ve muktedirdir.

Bilimde, fende, teknolojide, sağlıkta ve savunmada, kısacası her alanda büyük başarılar elde eden aziz Türkiye'mizin ve al bayrağımızın yükselişiyle zulüm kaleleri bir bir yıkılmakta, sömürmek, bölmek ve yok etmek üzerine oyun kuranların oyunları bozulmaktadır. Teni farklı, dili farklı, dini farklı nice mazlumlar al sancağımızın gölgesinde soluklanmakta, can bulmaktadır.

Azerbaycan'da, Libya'da, Somali'de, Filistin'de, Bosna'da, Sudan'da ve daha nice ülkelerde, insanlar bir elinde kendi bayraklarını tutarken, diğer ellerinde al sancağımızı tutmaktalar. Bir insan için kendi ülkesinin bayrağının yanına başka bir ülkenin bayrağını koyması kolay olmasa gerek. Ne mutlu bize ki bugün al sancağımıza olan muhabbet ve saygı kıtaları aşmaktadır.

Türkiye'mizin, bugün ki saygın ve güçlü konumuna ulaşmasında emeği ve gayreti olan herkese minnet ve şükranlarımı iletiyorum. Allah'ın müjdesini gerçekleştirecek olan millet bu millettir ve sancağı, al bayraktır. O al bayrak ki, rengini şehitlerin kanından, rüzgarını engin dağların nefesinden, onurunu mazisinden ve parlaklığını göklerden alır.

Millet olarak, aslımızı ve neslimizi koruyarak, bugünün ve yarının güçlü Türkiye'si için samimiyetle ve gayretle çalışmaya devam edelim. Zalime ve zulmüne asla rıza göstermeyelim. Allah'ın rızasını ve sınırlarını gözeterek yaşayalım ve yaşatalım. Tarafımız mazlumun tarafı, hakikatin yanı olsun.

Vesselam…