26 Ocak 2018

Aliya İzetbegoviç ya da ahlak

Aliya İzetbegoviç Bosna savaşının kahramanı ve siyaset adamı olmanın ötesinde tefekkürü ile bu dava için çalışmış bir düşünce neferidir. Müslümanların hal-i pür melali onun zihnini de meşgul etmiştir. İslamî düzeni dinî ve sosyo-politik sitemin birliği olarak(Aliya İzetbegoviç, İslam Deklarasyonu, (Ter. Rahman Ademi), İstanbul, 2010, 69) görür Aliya. Bir soru sorarak başlar: “Müslüman dünyasındaki ağır ahlakî yozlaşmaya, davranış bozukluğuna, rüşvet ve batıl inançların hâkimiyetine, tembellik ve ikiyüzlülüğe, gayr-ı İslami adet ve alışkanlıkların baş tacı edilmesine, köklü maddecilik ve düşündürücü biçimde umut ve heyecanın olmayışına işaret eder. Böylesi bir vaziyette herhangi bir sosyal veya siyasal değişim doğrudan başlayabilir mi?” der. Susanna Tamaro “Sözcükler tek başlarına insanı kırmaz. İnsanı yaralayan, sözcüklerin arkasına saklanan ikiyüzlülüktür” tespitiyle Aliya'nın bahsettiği lafız mefhum çatışmasındaki duruma onun da söz ettiği gibi ikiyüzlülük kavramı üzerinden yaklaşır.

Buna karşı kendi tezini ortaya koyarken ahlak diyerek başlar. “Tarihteki rolünü gerçekleştirmeye davet edilmeden evvel her millet, iç temizlenme dönemi yaşamak ve bazı temel ahlakî tavırları benimsemek zorundaydı. Dünyadaki her güç ahlakî güç olarak başlar. Her yenilgi ahlakî tökezleme olarak başlar” (İslam Deklarasyonu, 69) sözleri akla Oscar Wilde'nin “Umarım kötü gibi davranarak her zaman iyi olmaya çalışıp, aynı anda iki hayatı yaşamayı umut etmiyorsundur. Bu tamamen ikiyüzlülük olurdu.” yaklaşımını akla getiriyor. Aliya devam ederek dinî tecdid ne demektir? sorusu ile düşünmeye devam eder ve tecdid her şeyden evvel yeni anlayış (vicdan) ve yeni irade demektir (İslam Deklarasyonu, 70) cevabını verir.  Dinî tecdid hayatın gerçek hedefi hakkında, neden yaşanır ve ne için yaşanması gerektiğine dair bir anlayıştır… Dinî tecdid pratikte, kendilerine Müslüman diyen veya genelde başkalarının onları isimlendirdikleri insanların “İslamlaşması” demektir. Bu “İslamlaşmanın” hareket noktası Allah'a güçlü iman ve Müslümanlar tarafından İslam'ın dinî ve ahlakî normalarının kesin ve samimi olarak uygulanmasıdır  (İslam Deklarasyonu,  70) diyerek ahlak sorgulamasını muhteva tespiti ile sürdürür.

Aliya düşünmeye devam ederken bir liyakat ve nitelik değişimini ön görür. Bir hal değişimi talep eder. Dinî tecdid, ahlakî heyecanının kalitesi, eşya üzerinde hâkim olma psikolojisi, sıradan insanların olağanüstü işleri yapabilme kabiliyet ve cesaret kazandıkları, fedakârlık gösterdikleri bir gerçek ve pratik idealizm yaşanmasıdır. Dinî tecdid, içinde ve günlük imkân ölçülerinin kıymetinin kalmadığı birey ve bütün toplulukların kendi idealleri uğruna beklenmedik bir fedakârlık derecesine yükseldikleri, dinin yeni kalitesidir (niteliğidir   (İzetbegoviç, İslam Deklarasyonu, 70) tespitleriyle zihinleri sarsar. Bu kalite ve liyakatin olmadığı yerdeki tüm hareketleri “Tarih, hiçbir gerçek değişimin iktidardan geldiğini bilmez. Hepsi de terbiyeden başladı ve özünde ahlakî davetti” (İslam Deklarasyonu, 71) sözleriyle uyarır, ezberleri bozar ve yine ahlaka işaret ederek 15 Temmuzun eğitimli görünen ahlaksız hokkabazlarına da bir mesaj yollar. Alan Morton Dershowitz'in ikiyüzlülük, ahlaksızlığın erdeme gösterdiği saygıdır sözleri de tam burada hatıra geliverir. Aliya sarsmaya ve ikaza devam eder, âleme nizam verenlere insanları terbiye etmek zordur, ancak kendi kendini terbiye etmek daha zordur diyerek bir ışık yakar. Devamında “Dinî tecdid, adı ve tanımlamasına göre, bizzat kendinden, kendi hayatından başlamak demektir. Tersine, güç her zaman başkasını gözüne kestirir. Bu düşüncenin baştan çıkarıcılığı da budur.” (İslam Deklarasyonu, 71) Bu cümleden ahlakla başladığı yerde ahlakla son noktayı da koyar: “Kendine ana hedef olarak İslamî düzeni belirleyecek olan hareket, her şeyden evvel ahlakî hareket olmalıdır. O, insanları yücelten ve onları daha iyi yapan bir fikir olarak insanları ahlakî olarak heyecanlandırmak ve ahlakî faaliyetini temsil etmek zorundadır.” (İslam Deklarasyonu, 72) Mevlana'nın sözü gelirken akla söz de bitiyor: Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün.

Yenilenmenin yolu ikiyüzlülükten çıkarak lafzı sahih mefhumuna uydurmakla mümkün olacaktır. Türkiye geleceğini bu yolda çizmektedir.