20 Şubat 2018

Aliya ve Kur’an 4

Bana biri “İslam nedir?” diye sorduğu ve özellikle de bunu çocuğum yaptığı zaman cevabım şu olacaktır: İman etmek ve iyi amel işlemektir. Ondan sonra da namaz, oruç, zekât ve hac hakkında konuşurum ve sonunda şunu vurgularım, bunlar ibadetlerdir. Eğer senin ruhun Allah'a olan imanla ve davranışların iyilik etmekle doluysa onlar İslam'a aittir. Yok, eğer bunlar yoksa bu ibadetler diğer bütün boş inançlar gibi anlamsızdırlar. (Aliya İzetbegoviç, İslamî Yeniden Doğuşun Sorunları, Ter Rahman Ademi, İst, 2014, s. S. 161) Aliya, Müslüman ve Kur'an meselesine yaklaşımında ehem mühim sırasının sorun haline gelmesi noktasından yaklaşır. İslam nedir sorusuna verilecek cevap Müslüman kimdir ve Kur'an ne işe yarar sorularının da bağlamını oluşturacaktır.

Bugünkü biçimde “şartları” (İslam'ın) tanımlayan kimdir bilmiyorum, fakat eğer onlar Kur'an'ın ruh bütünlüğünü ifade etmiyorlarsa, onu yapan otoritenin ismi çok da önemli değildir. Şartların öğrenilmesi (ezberlenmesi) Kur'an'ı anlayarak okumanın yerini aldı. Kısaltılma metotları çok riskli ve bu sebeple de sorumluluk taşır. Onlar, içlerinde ana fikrinin sakatlanması tehlikesini taşırlar, kendileri ise insanların manevi tembelliğinden destek görmektedirler. Yani, insanlar, kısaltılmış versiyonları, kısalığı, özeti ve hazır tanımlamaları severler. Bu durum onları uzun ve zahmetli şahsî araştırmalardan kurtarır. Beş şartını ezberlemek Kur'an'ın bütününü araştırmaktan daha kolaydır. Çok açık ve kesin bir biçimde adil olma çağrısı, aynı açıklık ve kesinlikle ifade edilen mücadele (cihat) emri, Kur'an'ın çok yerinde zikredilen be sefer iyiliğin sadece namaz ve oruçta değil, çok geniş anlamda, Kur'an'ın ışığında olan “iman edin ve iyilik yapın (salih amel)” şeklindeki çağrıları nerededirler? S. 156. Evet İslam'ın şartları ve Kur'an'ın bunları vaz etmesinin temel mefhumlarını birlikte düşünmeye çağıran Aliya Kur'an'ı bütüncül anlama çağrısıyla mutabık bir tavır sergiler.

Kur'an'ın içinden bakarak İslam'ın her şeyden evvel iki şartı vardır: Birincisi iman etmek, ikincisi de iyilik yapmaktır. Eğer birisi, söz konusu iyiliğin sadece namaz, oruç ve zekâtla sınırlandırılabileceğini düşünüyorsa, o kişi, her şeyden evvel kendine karşı büyük bir adaletsizlik ve İslam'a çok kötü hizmet ediyor demektir… Yapılacak bir anket, Müslümanların büyük bir çoğunluğunun, şartları bilerek fakat ahlak ve onun hükümlerini bilmeden yaşayıp öldüğünü garantili olarak ortaya koyardı. İşte, tam da ahlakın bazı hükümlerinin “şart” olmaları gerektiği söz konusudur. Bu hükümlerde birisi şüphesiz, Kur'an'ın Allah'a imandan sonra en çok zikrettiği, dünyada iyilik misyonudur. S. 157-158. Aliya, Kur'an'dan anladığı üzere kendi anlayışını ortaya koyarak ruhu olmayan şeklin yaşansa da ölü olduğunu çok veciz anlatır.

İman edip salih amel işlemek –Kur'an'ın sayısız yerinde ve aynı zamanda tüm insanların kalplerinde de yazılı bulunan insan hayatının sarsılmaz bu iki kanunu- her namazdan, oruçtan, sadakadan ve ibadetten daha büyük önceliğe sahiptirler. Ancak onları takip edip saygı duyarsak, yani iman edip salih amel işlersek biz Müslümanız. Onlarsız biz öyle değiliz. Beş vakit ve diğer güzel şeylere rağmen. Çünkü bunlar, bu iki büyük ve basit hükme karşı adeta şeklin içerikle, canlı imanla doldurulmuş mu olacağı yoksa boş ve cansız taşlaşmış kabuklar mı olacağına, hakikaten iman edip iyi amel işlediğimize bağlıdır. Bu iki kanun seviyesine yavaş yavaş Kur'an'ın diğer büyün talepleri, emirleri, tavsiyeleri ve yasakları eşitlenebilir. S. 158 Aliya İslam'ın bütün olduğu noktasında şartların gerek şartının esas kavramlarla birleşen bir şuur haliyle tahakkuk edeceğini ortaya koyar.

Aliya Kur'an üzerinden İslam'ı tanımlarken Müslüman'ın da çerçevesini çizer. Asr suresinde zaman yemin eden Allah iman edip salih amel işleyenler dışındakilerin kayıpta olduğunu söyler. Aliya dileriz ve biliyoruz kayıpta olanlardan olmamak için yaşayıp bunun yolunu göstermeyen çalışan bir siyasi lider olmanın çok ötesinde bir gönül haritasının sahibidir.

Vesselam…