07 Ağustos 2021

​Allah bizim yuvamızdır

 

Geçtiğimiz günlerde bir dişi örümceğin ağ salgılayıp bu ağlarla oluşturduğu yuvayı gösteren bir belgesel izlerken birden zihnimin merkezinde yoğun bir trafik oluşuverdi. Çünkü bu dişi örümcek birkaç saatte oluşturduğu bu yuvada, kendi erkeğini bile tuzağa düşürüp yemeye başladı. Sadece sinek, çekirge vs gibi diğer türdeki canlıları değil ailesini de  kendisine av olarak seçmişti. Zihnimin yoğun bir trafiğe doğru akmasına sebep olan şey; dişi örümceğin, yeryüzündeki diğer bütün canlıların yaptığı gibi yuvasını ailesini "korumak" amacıyla değil aksine onları da yem olarak kullanmak için kurması olmuştu. Yani yuvanın yapılış "niyeti" daha en baştan "yok etmek" üzerine idi.

 

Zihnimdeki nöronlar, örümcek yuvasının bu denli tehlikeli olduğunu gösteren kâinat ayetlerinden sonra buna işaret eden Ankabût Sûresi 41. ayetini hatırlayıp daha iyi anlamaya gayret etti.

Allah, kitabında biz akıl sahibi insanların hidayete ve sorumluluk bilincine erişebilmesi için kâinat kitabının ayetlerine sıklıkla işaret eder. Muazzam güzellikte ve derinlikte teşbihler yaparak muhatabını hem hayran bırakır hem de düşündürür. Zira doğru yolu bulma ve o yolda sabit kalmamız için verdiği örnekler üzerinde derinlemesine düşünmemizi ister. Yüce Allah, insanlığa olan davetinde, "Yalnız bana kulluk ve itaat edin" diyerek konuyu kestirip atmamıştır. (Ki bunu yapmaya kadiri mutlaktır.) O, "Yalnız bana kulluk ve itaat edin"in gerekçelerini bildirerek muhatabın zihnine bir düşünme çağrısı yapmaktadır. Gösterdiği bu gerekçekleri akıl ve fıtrat süzgecimize sunduktan sonra bir seçim yapmamızı ister.  Tıpkı Ankebût (Dişi Örümcek) Sûresi 41. ayetinde aktif bir zihin ile kendisine yönelmemizi teşvik ettiği gibi.

Ayette şöyle buyurulur:

"Allah'tan başka (varlıkları ve güçleri) sığınak kabul edenlerin durumu, kendisine ağ ören örümceğin durumuna benzer: çünkü barınakların en zayıfı örümcek ağıdır. Keşke bunu anlasalardı!"

 

Ayette de görüldüğü üzere Allah, düşünen bir toplum için kâinat kitabının ayetlerinden misaller getirir. Allah'tan başka sığındığımız her şey, herkes ve de her bir zerre; dişi örümceğin ağla kurduğu yuvaya benzetilir. Ki biz çok iyi biliyoruz ki bu yuva, dünyanın en kötü, korunmasız ve kolay dağılabilen yuvasıdır. Serçe parmağımızı değdirmeden bir iki üflemeyle bile bu yuvayı yıkabilmemiz mümkündür.

 

Allah'tan başka bütün sığınaklar, yuvalar, barınaklar: geçici, çürük, güvensiz, fıtratımızın ihtiyacını doyurmayan, yetersiz ve hatta zararlı sığınaklardır. Allah'ın dışında olan bütün barınaklar, insanı yok eder, yer ve bitirir. İnsanın fıtratında olan "güvenli bir üst varlığa sığınma" ihtiyacını, ancak Allah karşılayabilir. Onun dışında aradığımız her teselli beyhude bir çırpınıştır. Ve bu çırpınış suyun derinliklerine doğru gidişimizi hızlandırır.

 

Müslümanların sığınması gereken gerçek ve hiç batmayacak olan gemi, Nuh'un Rabbi'nin gemisidir. Akla, kalbe ve vahye kulak verirsek bizim hasletimizde o gemiye binmek zaten vardır. Yeter ki zararlı ve dayanıksız örümcek yuvaları ile zaman kaybetmeyelim. Allah bizim evimizdir.

Sığınağı, yardımcısı ve dayanağı Allah olanlara selam olsun...