"Allah'ın bir ikramıdır ölüm"
Allah zü’l celâli ve’l ikrâm’dır ve ölümün ilâhî bir ikram olduğunu, herkesin öleceğini buyuruyor: “Muhakkak sen de öleceksin (Habîbim), onlar da elbet ölecekler.” (Zümer sûresi, 30. âyet, Kur’ ân-ı Hâkim ve Meâl-i Kerîm, Hasan Basri Çantay, cilt:2, s.827)
Bu ilâhî emrin ateşiyle
mağaramda, yâni tenha odamda her gece zikrettiğim mâneviyatlı bir söz var
dilimde: “Allah’ın bir ikramıdır ölüm.”
“ÖLÜM, DOSTU DOSTA KAVUŞTURAN KÖPRÜDÜR”
Ölüme dair içimi mutmain ve
güçlü kılan bir başka söz de âlimlerin, âriflerin sıkça nasihat ettiği “Ölüm, dostu dosta kavuşturan bir
köprüdür. Bu köprüden geçmeyen Sevgili’ye kavuşamaz.” sözüdür. Bu sözü her
okuduğumda cezbeye kapılıyor ve Karacoğlan gibi “Gene mi geldin ben
senden kaçarken / Var git ölüm bir zaman gene gel” demiyorum.
“ÖLÜNÜZ
ÖLÜNÜZ BU ÖLÜMDEN KORKMAYINIZ!” Doğruyu Allah bilir ki, fakir, dünyadan
soğudu. “Ölülerimiz bizi bekliyorlar”, bir an evvel hayırlısıyla ölelim, derim.
Ölmeyi aklına getirmeyenlere Hz. Mevlânâ’nın Dîvân-ı Kebîr-1” deki (s.441-443)” sözlerini hatırlatmak lâzım. Bendeniz
Hz. Pîr’in bu sözleri üzerinde sıkça tâlim ederim: “Ölünüz, ölünüz; bu aşk uğrunda ölünüz!
Aşk uğrunda ölürseniz, bedenle yaşamaktan kurtulur, baştanbaşa ruh olursunuz!
Ölünüz, ölünüz; bu ölümden korkmayınız! Çünkü ölümle su kirli topraktan
kurtulur, göklere, ötelere
yükselirsiniz. Dîvân-ı Kebîr-2, (s.13)’de “Ölüm kaşla göz arasında; onu
hatırlamaktan bile bize daha yakın!” diyen Hz. Mevlânâ bir ölüye şöyle
seslenir: “Şu kirli dünyadan göklere doğru yüksel, rûhun şâd olsun, ötelerde
mânevî yürüyüş yap! Kötülüklerle dolu, günah ateşleri ile yanıp kavrulan bu
dünya şehrinden sıçradın, çıktın. Neşe ile kurtuluş evini yurt edin, orada
yaşamaya başla!” (Divân-ı
Kebîr-3, s.14
Hangi bâtıl din ve felsefe söyleyebilir
ölümün bu kadar güzel ve gerekli olduğunu? Hangi dünya görüşü ve ideoloji
ölümün böylesine kutlu olduğunu
savunabilir? MEZARLARI SEVME TÂLİMİ YAPMAK
Mezarlıkları
sevme tâlimi yapıyorum. Yûnus Emre Hazretlerinin mısralarını üç beş kez okuyup
öyle çıkıyorum mezar ziyaretlerine. Ölüm ve mezarlık bir gül bahçesi gibi
içimde şimdi. İmâm-ı Rabbânî Hazretlerinin (Mektûbât)
“Ölümden bahsetmek sünnettir. (…) Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşturan
köprüdür” sözünü idrak edemeyen kişi ölümü Müslümanca idrak edememiştir daha. Bu muhterem zâtın şu sözlerini her gece
okuyarak gönlüne koyamayanlar yüreksizdir: “Ölüm Müslümana hediyedir. Ölüm,
ölmemek üzere doğuştur. Ölüm olmasaydı bu hayat hiç çekilir miydi? Ölüm,
Müslümanın teselli kaynağıdır, hasretidir.” AZRAİL ALEYHİSSELÂM KAPIYI ÇALINCA
AÇMAM DİYEMEYİZ
Azrail aleyhisselâm kapıyı çalınca, açmam diyebilir miyiz? Muhakkak ki
açacak, hoş geldin diyeceğiz. Niye bana geldin, filana varmadın diyemeyiz. Hâlâ
ölmediysek sevinmeyelim. Belki yarın, belki yarından da yakın bir vakitte ecel
kapımızı çalabilir. Ölümden korkanlar, Azrail aleyhisselâm’ı âyet üzere
bilmeyenlerdir. O güzel meleği canımızı almaya gelen ölüm meleği diye tasavvur
edenler modern câhillerdir. Lâdinî zihniyete sahip bu zümrenin kullandığı,
“Azrail’i atlattı”, “Azrail’e çelme taktı” gibi sözler Azrail aleyhisselâm’a ve
îmanın şartlarına hürmetsizliktir. Bediüzzaman Hazretleri “Şuâlar” adlı
eserinde Azrail aleyhisselam’ı “sevdiğini” anlatır: “Bir gün bir duada (…)
herkesi titreten ve dehşet veren Azrail namını zikrettiğim vakit, gayet tatlı
ve tesellidâr (teselli veren) ve sevimli bir hâlet hissettim, ‘Elhamdülillâh’
dedim, Azrail’i cidden sevmeye başladım.” AZRAİL
ALEYHİSSELÂMI GÖNÜLDEN ÇAĞIRMAK
Hz. Mevlânâ’nın gözünde Azrail aleyhisselâm bir can dostudur, bizi
Sahibimize götürecek bir eldir, bir müjdecidir. “Yakına gel, yakına gel! Ey
benim canım! Ey benim sultanımın habercisi! Emredileni yap! Allah isterse, ‘Sen
bizi sabredenlerden bulacaksın” diye
çağırır.
Kalbini ve şuurunu modernizme kaptıran zavallılardan Azrail aleyhisselâmı
gönülden çağıran çıkabilir mi? “Rabbimiz, beni kendi hazretine dâvet ediyor.
Artık gitmek zamânıdır. Yâ Azrâil! Çabuk ol! Beni Rabbime çabuk kavuştur!”
diyen Hz. Mevlânâ’nın derûnunu anlayabilir mi modern insan? Üstad Necip
Fâzıl’ın sözüyle “Azrail’e hoş geldin, diyebilmekte hüner…”
Seyyid
Abdülhakim Arvasi Hazretlerinin anlattıklarını her Müslüman her gece
zikretmelidir ki Azrail aleyhisselâm’ın, dünya ehlinin anlattığı gibi korkunç
değil, müşfik bir elçi olduğu kalplerde yer etsin: “Allahü Tealâ’ya
kavuşturduğu için, ölüm sevilir. Sevdiğim kimsenin kalmasını da, ölmesini de
severim. Dost dosta kavuşmak istemez mi? Azrail aleyhisselâm İbrahim
aleyhisselâmdan rûhunu almak için izin istediğinde, ‘Nasıl olur, dost, dostun
canını alır mı hiç?’ dedi. Allahü Teâlâ, Azrail aleyhisselam ile haber
gönderip, ‘Dost dosta kavuşmaktan kaçınır mı?’ buyurunca, ‘Ya Rabbi, rûhumu
hemen al!’ diye dua
eyledi.” “Selâm
Azrail’e, doğan bebeğe / Selâm tadlı sona…” diyen şair Abdurrahim Karakoç gibi,
Azrail aleyhisselâmı tevekkülle karşılama ve selâmlama tâlimi yapmalıyız her
gece. Bir veli zâtın, “Ben Azrail aleyhisselâmı Cebrail aleyhisselâmdan daha
çok seviyorum, çünkü o beni Rabbime kavuşturuyor” sözündeki îman gücünü
yakalayanlara tâzimde bulunmalıyız.
“EVVEL GİDEN AHBABA SELÂM OLSUN ERENLER”
Ölüme Müslümanca inanan için böyle güzeldir ölüm. İnsan sözüne ne hâcet.
Âyet buyruğudur: “Her nefis ölümü tadacaktır.” Ölmeyi cezbe hâlinde
bekleyenlere ve bizden evvel ölüp asıl vatana vâsıl olanlara Yahya Kemal’in
mısralarıyla derim ki: “Tekrar mülâkî oluruz bezm-i ezelde / Evvel giden
ahbâba selâm olsun erenler.”
***** AHLÂK VE
İSTİKAMET DERGİSİ
Yazar Haki Demir’in idaresinde çıkan Ahlâk
ve İstikamet / Aylık Fikir ve Siyaset dergisi” nin(www.ahlakveistikamet.com) Eylül 2022 / 16. sayısı, 1950’li
yıllardan 1970’li yıllara kadar Büyük Doğu Cemiyeti gibi fikir hareketleri
tarafından da gündeme taşınan, fakat son yıllarda pek gündeme getirilmeyen “İslâmî muhalefet fikriyatı “İslâmî siyaset
yönetimi”, “Siyasî rejimin kimliği” ve
“Devletin şeklî şartları” başlıklı meseleleri işliyor. Bu sayının kapak
konusu: “İSLÂMÎ SİYASET YÖNETİMİ” Bu sayının mündericatı şöyle:
TAKDİM Ali Ergen
1.
KISIM-İSLÂMÎ MÜCADELE
Gençlik Mefkûresi-2-Gençliğin tabiatı-1- Giriş / Haki Demir
İslâmî muhalefet fikriyatı-6-Dâhili muhalefet / Hamza Kahraman
İslâmî siyaset yönetimi-1-Takdim / İbrahim Sancak
2. KISIM-SİYASÎ MÜCADELE
Meşruiyet-12-Zoraki meşruiyet / Haki Demir
Hasta devlet-6-Devletin şekli şartları-1-Giriş / Mustafa Karaşahin
3. KISIM-SİYAS REJİMİN KİMLİĞİ
Siyasi kriz dinamiği-3-Devlet-siyaset-millet irtibatı / Alihan
Haydar “Gelenekleşen
Korsanlık”-7-Hayalet devlet / Mustafa Karaşahin
Cehalet dinamiği-7-Emperyalist cahilleştirme programı / Abdullah
Tatlı Ankara’nın
devşirmeleri-4-Ankara’nın yeniden zapt edilmesi-Ak Parti masalı / Selahattin
Adanalı
4. KISIM-YENİ TÜRKİYE İttifak
ihtimalleri-8-Fikri mücadele için ittifak / Ahmet Selçuki
2023 Seçimleri-5-Muhalefet için önemi / Osman Gazneli 5.
KISIM-AK PARTİ İKTİDARI
Erdoğan’ın siyasî şifreleri-6-Kör hassasiyetler / Haki Demir Siyasî patlama
dinamiği-12-Siyasî tesirleri / Haki Demir
Hassasiyet patlaması-11-Liderden kaynaklanan hassasiyet patlaması / Haki
Demir Bozgun
süreci-9-Ülkenin şartları / Nurettin Saraylı
Kültür kuvvetleri-6-Kültürel süzgeç / Hakan Türkmen
Mahallî siyasetin manzarası-6-Hain siyasetçiler / Fatma Büşra
Akdemir
Medenîler ve barbarlar-6-Gizli barbarlık / İsmail Demirhan
6. KISIM-MEDYA
İslâmî
neşriyat dosyası-10-Bilgi ve haberde şahsiyet ve cemiyet ölçüleri / Haki
Demir 7. KISIM-ENDERUN
AKADEMİSİ
Ağustos ayı programları /
Haki Demir
8. KISIM-GENÇLİK MEFKURESİ
Ağustos ayı programları Haki Demir (ilbeyali@hotmail.com)