VF kat sol
VF kat sağ

11 Ağustos 2015

Almanya'dan Türkiye'ye 'Şahinler' potansiyeli

kerem6666@hotmail.com


@atalay_osman

Alman kamuoyunda son 3 yıldır başlayan Türkiye'ye yönelik olumsuz algı operasyonları dozunu giderek arttırıyor.

Geçmiş yıllarda ırkçı grupların Türklerin ev, işyeri ve camilere olan saldırıları bir müddet sonra kamuoyunda siyasi parti temsilcileri ve medya gruplarında da yer etmeye başladı.

Der Spiegel, Bild ve Focus gibi önde gelen dergiler artık Türkiye iç ve dış siyasetini sürekli irdeleyen, sorgulayan bir algı operasyonuna dönüşüyor.

Alman medyasında İslam dini ve Türkiye ile ilgili sürekli eleştirel, olumsuz haberler, analizler çoğalmaktadır.

Son günlerde yaşanan seçim ve çözüm süreci Türkiye'nin sosyal ve siyasi atmosferini olumsuz bir şekilde etkilerken Almanya'nın özellikle muhalif partileri olan Yeşiller ve sol partilerinden, Türkiye hükümetine ağır eleştiriler de gelmeye başladı.

Berlin'deki muhalefet partileri NATO misyonu çerçevesinde Türkiye'de bulunan Alman askerlerinin Türkiye'den çekilmesini talep ettiler.

Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen, Türkiye Savunma Bakanı Vecdi Gönül'e, Türkiye'nin PKK'ya yönelik hava operasyonlarıyla ilgili endişeli olduğunu ve bu süreç içinde kesinlikle "orantılı" olunması gerektiğini söyledi. 

Leyen özellikle Türkiye'deki Kürtlerle barış sürecine zarar verilmemesine dikkat çekti.

Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier, Ankara'ya Kürtlerle başlayan barış sürecinden kesinlikle vazgeçilmemesi gerektiğini iletti.

Tabii bunun nasıl ve hangi şartlar çerçevesinde olacağı ile ilgili bir öneri yok.

Hükümet ortağı Sosyal Demokrat Parti Dış Politika Sözcüsü Niels Annen, AK Parti'yi sert bir dille eleştirmekten geri durmadı. 

Türkiye'nin birinci hedefinin bir Kürt devletini engellemek gibi göründüğünü ama kendilerinin önceliğinin IŞİD'e karşı mücadele etmek olduğunu söyledi.

Almanların önemli dergilerinden Focus yayınladığı bir makalede özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, IŞİD'e gizlice destek verdiğini ve sembolik olarak saldırdığını savundu.

Türkiye'nin IŞİD'i zayıflatmaktan çok Kürtleri hedef aldığını, barış sürecinin sona erdirilmesinin Türkiye'yi iç savaşa götüreceğini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın NATO'yu kendi güç politikasının aracı haline getirmeyi başardığını yazdı.

Son bir hafta içerisinde Almanya iç siyaseti ve kamuoyu, Türkiye'nin çözüm sürecinde yaşadığı krizi adeta Almanya'nın öncelikli savunma hattı gibi reflekse bürünmesi dikkate değer.

Türkiye siyasetinde, ABD ve İngiltere derin gücünü 7'den 70'e ezberlemiş bulunurken Almanya'yı özellikle yeni kuşakların dikkatine sunmak gerekiyor.

Almanya'nın kalkınmasına canla başla destek vermiş ve ikinci vatan olarak dillendirilen Almanya sevgisinin bugünkü siyasi ve sosyolojik boyutu irdelenmeye değer bir konu...

12 Eylül sonrası bütün sol, sağ ve İslamcı muhalif yapılara, cemaatlere kapısını açan Almanya, aynı zamanda dünya solu ve İslamcı hareketlere de kapılarını açmış, barınma hakkını vermiştir.

Almanya, ABD'nin emperyalist stratejilerinden daha farklı, sessiz, organizeli, katı disiplin içerisinde yürüttüğü mekanik yönü güçlü olan emperyal bir ruhla mücadele etmektedir.

Almanya'da sistemli bir şekilde başlayan Türkiye aleyhtarlığı sadece ırkçı kesimlerde değil sol, sağ ve en önemlisi medyada aydın kesiminde de yayılmaya başlaması düşündürücüdür.

Almanya'da Türkiye'ye karşı bir "şahinler" potansiyelini iyi görmek, okumak ve hazırlıklı olmak lazım.

Öte yandan çözüm sürecinin geldiği noktada Batı'dan daha çok sesler geleceğini unutmayalım.

Avrupa'daki vatandaşlarımızın sosyo-kültürel pozisyonları ve pasif potansiyelleri ayrı bir dert ve yaradır.