Son 40 yıldır dünya paraları herhangi bir güvenceye sahip değil.

Yani değeri sadece kaydî. Paranın ardında, devletin itibari varlığının dışında bir karşılık yok.

Son iki yazımızda da belirttiğimiz üzere hem Osmanlı'da, hem ABD'de, hem de pek çok ülkede para hazinedeki altın karşılığı kadar basılabilirdi.

Yani kâğıt para, çeke senede benzeyen değerli bir değişim aracıydı.

Artık öyle değil. Dileyen dilediği kadar para basıyor. Nixon'dan bu yana tedavüldeki Amerikan Doları'nın ABD Hazinesinde hiçbir karşılığı yok.

El kadar kâğıda 100 dolar yazıyorlar. Toplam kâğıt ve baskı karşılığı kadar maliyeti var ve bunun üzerinden tüm dünya sömürülüyor.

Yarın ABD Kim vurduya giderse, işte o zaman elinde doları olanlar da kim vurduya gideceği için kimse Kim'i suçlamasın.

Bu kim hangi Kim olur bilinmez ama çok geçmeden olacak!

Türkiye'nin yani Recep Tayyip Erdoğan'ın yapacağı en hayırlı icraat, Türk parasını altına endekslemek.

İşte o zaman hiçbir güç, Türk ekonomisini yıkamaz. Türk parası dünya ticaretinin başat parası haline gelir.

Dünyanın neresinde olursa olsun elinde Türk parası olan bilir ki, bunun bankada altın olarak değişmez bir karşılığı var.

Bunun yanı sıra Türkiye'nin yapabileceği çok mühim bir sistem daha var.

Onun adı da ‘Altın Para Anonim Ortaklığı'

Tüm sermaye ve hissesi Hazine'ye ait bir şirket kurulmalı.

Bu şirketin tek bir işi olmalı: Altın ticareti.

Her türlü emtia ve hizmetin fiyatları Türk parasının yanı sıra altın olarak da açıklanmalı.

Diyelim ki A malının bedeli 1.000 gram altın. Sattınız anda hesabınıza altın geçmeli. Ya da altına eş değer 1.000 Türk lirası.

Her yıl yeniden değerlendirme sistemi sona ermeli. Maaşlar ve vergiler altına sabitlenmeli / endekslenmeli…

Bu şirketin hiçbir zaman faizle işi olmamalı.

Dileyen altınını yatırmalı, altını kadar çek yazabilmeli ya da zaten para altınla çaprazlanabilen bir değer olduğu için çek gibi kullanılabilmeli.

Mevcut bankacılık sisteminden bağımsız olarak altın havalesi yapılabilmeli.

Merkezi Türkiye olan altın ticaret sistemi kurulup, dünyanın her yerinden mal ve hizmetler altınla alınıp, satılabilmeli.

Bu müessesenin adı hiçbir şekilde bir resmi tefecilik sisteminin adı olan banka olmamalı.

Bu sistemde sadece alın teri ve helal kazanç var olup, faiz asla olmamalı.

Dünyanın her yerinde şubeler ve hesaplar açıp, ticaret ve hizmet karşılığı altın veya Türk parası transferi yapılabilmeli.

Böylece hem alın teri, hem ürün, hem vergiler, hem de para kıymetli hale gelir. Faiz belası da ortadan kalkar.

‘Altın Para Anonim Ortaklığı' vereceği her hizmet için önceden bir hizmet bedeli tayin eder ve onu alarak kazanç sağlar.

Asıl kazanç ise Türk parası, menkul, gayrimenkul ve her türlü emtia ile hizmetin değerinin korunması ve artırılarak ülkenin güçlendirilmesi, itibarının sağlamlaştırılması.

DÜNYAYI VE YÜZDE 5'İNİ İSTİYORUM

Altın, kıymeti hiçbir çağda değişmeyecek tek dünya malı. Altın gibi bir servete sahip olmak siyasî ve iktisadî gücü ele almaktır.

Unutmayın, Çin buna hazırlanıyor.

Önemli ölçüde altına hükmeden ve kuyruğu AB'den kurtarmaya çalışan İngiliz de bunun peşinde.

Siyonist çeteyi güçlü kılan şeylerden biri de dünya çapında altın yığınağına sahip olması.

Bunu yaparsak altına eş değer sanal Türk lirası da çıkarabilirsiniz.

İşte o zaman Türkiye'yi ve insanlığı saran çetelerden kurtuluruz. Aksi halde debelenmeye, iki ileri bir geri veya iki ileri üç geri yapmaya devam eder dururuz.

Ya altına hücum ya da sömürülmeye devam!

Son not:

Keşke Recep Tayyip Erdoğan ve herkes Larry Hannigan'ın 1971'de kaleme aldığı ‘Dünyayı ve yüzde 5'ini istiyorum' başlıklı yazısını okuyabilse. İşte bu yazı mevcut siyasi ve iktisadi terörün nasıl başladığı ile finans tetikçiliği ve faiz baronluğunun ortaya çıkışını anlatıyor.

Okumak istiyorsanız https://goo.gl/s7kyYL bu adresi tıklayın yeter.

Vesselam!