29 Ekim 2017

Anadolu engereği

Hayatımızın her anına memnuniyetsizlik yüklemek istiyorlar. Bunalmamızı, öfkelenmemizi ve böylece vazgeçmemizi istiyorlar. 15 Temmuz gecesi etrafında kenetlendiğimiz için bizden alamadıklarını, küçük kızgınlıklar ve basit yılgınlıklar sebebiyle ellerimizle teslim etmemizi bekliyorlar. Liderin etrafından dağılmamızı, ülkeye ve derin millete kazandırdığı ne varsa geri almak isteyenlerin ayaklarının dibine çiğ bir kaprisle fırlatmamızı umuyorlar. Çok çalışıyorlar çünkü çok bilendiler; gıcırdayan dişler, dönen gözler, ısırılan diller ve parmak uçları yordu onları… Onlara artık nefretin hiçbir dozu yetmiyor. Kin krizindeler…

Onlara en zor gelen husus, her mukaddesiyle hatta ontolojisiyle savaş hâlinde oldukları bir milleti ikna etmek zorunda kalmak. O alay etmeye, bağırmaya, aşağılamaya, itip kakmaya, tartaklamaya alışkın oldukları adamların, kadınların ve çocukların reyine mecbur olmak ve onlara yalvarmak ne hazin! Tank paletleri altında cesetlerinin ezilmesini tezahüratlar ve taşkın bir coşku eşliğinde izledikleri bu direngen halkı, gülümseyerek, konuşarak ve aslında biz de sizdeniz” diyerek ikna etmeye uğraşmak, onlar için katlanılması çok ağır bir forsa cezası olsa gerek…

On yılda bir tankların çıkması iyiydi oysa… Coplamak iyiydi onları, köpeklere ısırttırmak, yerlerde sürüklemek, çocuklarının ellerinden elifbalarını çekip almak iyiydi. Hastanelerde sevdiklerinin selameti için duydukları endişeyle, bir sümüklü böcek uysallığıyla beklemeye mecburken azarlamak iyiydi onları. Hasta çocuğu annesinin örtüsü, babasının sakalı gerekçesiyle tedavi etmeyi reddetmek, tesettürlüleri kampüs kapılarından içeri bile sokmamak iyiydi. İyiydi önünde ay yıldızlı al bayrağımızın salındığı girilmesi yasak binalarda mavi nüfus cüzdanından gayrısı olmayan Türkleri işkence tezgâhlarında, Filistin askılarında bağırtmak! Ah elleri olsa da yüzünü kapatabilseydi o bayrak ki şehit kanı mıydı  şu allığı, utanç mı? Bunlar iyi geliyordu onlara! Şimdi yine her şey iyi olsun istiyorlar. Türkiye yine iyi olacak diyorlar. Baksana CHP'nin altı oku, Pkk'nın kalaşnikofu, bedduaların en kofu yetmedi de iyi partiler kurdular. Vatikanik, mesihiyanik güneşlerin, yurtta sulhçü tapıngaçları, götürgeçleri aynı kara âyinde bir cerbezeye topuk vurdular.

Türk'ün Allah'ını, kitabını hiç sevmediler onlar; en sinsi hasım oldular. Adı güzel, kendi güzel Muhammed'in meftunu ve fedaisi olmamızdan dolayı hem içten hem dıştan kudurdular! Allah'ın ayetlerine Arap oğlunun yaveleri, bin yıldır inandığımız dinimize “Arap yalayıcılığı” diyenler, hiçbir aidiyetleri ve ilintileri olmadığı halde vıcık vıcık yılıştıkları Frenklerin ardıl yalayıcılığıyla sarhoş oldular. Vatanımızı işgal etmiş, parçalamış, kadınlarımıza tecavüz etmiş, hamilelerimizin karınlarını kasaturalarla yarmış, beşikteki bebeklerimizi süngülere takıp pişirmiş adamların mendebur sözüne, sesine, tasavvuruna âşık oldular; çağdaş uygarlık dediler. İnsanlık tarihinin gördüğü en maymunsu sırnaşıklar, bugün Müslüman Türk'e Arap yalayıcısı” ve Arap yalakası” diyor. İngiliz'in, Fransız'ın, Yunan'ın hatta Ermeni'nin gerisinde dil şapırdatanlar bâtılın ifrazatında buldukları boncuklardan göğüslerine nişan, başlarına taç yaptı, yetinmedi kuş yaptı, kondu hep her abese, her saçmaya açık pencerelerine…

Hâlbuki kendileri de biliyor ki yeryüzünde Muhammed'e iman etmiş tek bir Arap kalmasa, tek başına Türk, yine Muhammed'in dinini dimdik ayakta tutacak, onunla yaşayacak, onun üzerine ve onun için ölecek! Belki de mukaddeslerine karşı duyduğu tükenmez ve derin sadakate tahammül edemeyenlerin çatal dilinde Türk'ün adı, bu yüzden Anadolu çomarı!

Türk'ün sevincine üzülen, başarılarını aşağılayan, halkına yönelik her övgüye bozulurken her küçümsemeye çılgınca alkış tutup keyifle kıkırdayan, ülkesindeki en nadir olumsuzluğu genelleyip, en yaygın güzellikleri bile istisnalaştırarak dudak büken, Frenkler içinse her zaman aynı tarifeyi tersinden uygulayan Anadolu engerekleridir onlar. Allah'la aldatmanın kitabını yazmış Yaşar Nuri' lerinin çatal diliyle itiraf ettiği gibi, Apo'yla, PKK ile ittifak yapar ve bir araya gelirler ama dindarlarla asla!   Dört CHP'li parlamenterin televizyonlar karşısında ilan ederek işaret fişeğini attığı  “Biz Avrupalı olmaya hazırız. Hele İzmirliler bu işe çok hazırlar. Orası demokrasiye açılan, Avrupa'ya açılan bir kapı gibidir. Biz diyoruz ki 'Gerekirse de İzmir ayrılsın' yani biz istemeyiz, bu şartlarda bunlarla yaşamayı. Biz Avrupalı olmaya çalışıyoruz. Türkiye'de yaşayan demokrat, aydın, çağdaş insanlar Avrupalı olmaya hazır'' muhtevalı yeni  ayrılıkçılık ihanetini de unutmayacağız elbette.

Üzerlerinde yaşadıkları vatan toprağının başka ülkelerce ilhak edilmesini isteyenler, gazetelerinde görünce hararetle yumuldukları “üçüncü dünya savaşı çıkarsa sığınılacak en güvenli ülkeler” temalı haberlerden başlarını kaldırabildiklerinde  “savaştan kaçtı, vatanlarını sattı bu Suriyeliler” diye de ciyaklıyorlar. Çatal dilleri kıvrak,  kendileri sinsi ve zehirlidir. Her sürüngen gibi dik yürüyenlerden ve göklerde süzülen yırtıcı kuşlardan korkarlar. Ağızlarından çıkarabildikleri tek ses tıslamadır. İşte onların  bu topraklarda yaşayan türüne Anadolu engereği denir.