VF kat sol
VF kat sağ

29 Ocak 2020

Anadolu ve Kardeşlik Ruhu

Doğal afetlerin ve felaketlerin ardından yaşananlar milletlerin dirayetinin, cesaretinin ve kardeşliğinin göstergesidir aynı zamanda. İşte Elazığ'da yaşanan deprem ve sonrasında millet olarak gösterdiğimiz emsalsiz birlik ve kardeşlik örneği. Faylar kırıldı, binalar yıkıldı belki ama kardeşliğimiz ayakta kaldı. Milyonlarca insan gözünü, gönlünü, varını ve yoğunu, duasını ve kaygısını Elazığ'a çevirdi. Milyonlarca avuç yöneldi gökyüzüne ve en samimi isteyişle istedi gökyüzünün sahibinden. Kendisi için değil kardeşleri içindi duası, dileği, isteği.

Harcını Şeyh Edebali'nin, Yunus Emre'nin, Mevlana'nın kardığı, bin yıldır bozulmayan ve sapasağlam duran kardeşlik ruhumuz. Aslı sağlam, özü sağlam, ruhu sağlam bir kardeşlik ki tüm cihan seyre durur. Başına hangi musibet gelirse bu ruhla aşar, karanlık odalarda kurulan tuzakları aynı ruhla bozar. Evet bahsettiğim, her musibetle yeniden parlayan, yeniden dirilen kardeşlik ruhumuz, Anadolu kardeşliğidir. Bu ruh öldü diye sevinenler bir kez daha hüzne gark oldular.

Tüm algı oyunlarına, kurmaca tiyatrolara, sahte hesapların sahte mesajlarına, bozucu ve çürütücü çabalara karşın yıkılmayan dimdik ayakta duran ve inşallah mahşere dek yaşayacak olan kardeşliğimiz sayesinde tüm musibetleri aşacağız. Umudumuz bu aziz milletin her ferdinin, dünyaya gözünü açtığı ocağın üzerinde tüten imanı, şanlı ecdadından kalan medeniyeti ve kanından, atasından aldığı cesaretidir.

Bizleri diğer pek çok milletlerden ayıran bu eşsiz kardeşlik hukukunun kaynağı İslamiyet'tir. Zira kutsal kitabımızda, Hucurât suresinde Rabbimiz buyurmaktadır ki; “Müminler ancak kardeştirler, öyleyse iki kardeşinizin arasını düzeltin, Allah'a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız” (Hucurat, 10).

Rehberimiz Hz. Muhammed'den bize miras kalan kardeşlik hukukunu koruduğumuz müddetçe her musibetin ve zorluğun üstesinden gelmeye muvaffak olacağız. Peygamberimiz, Müslümanların kardeşleri ile olan diğer Müslümanlarla aralarındaki ilişkiyi anlatırken, parmaklarını birbirine geçirerek: “İşte böyle, müminler bir binanın tuğlaları gibi birbirlerine kenetlenmiş bir şekilde bağlıdırlar” buyurmuştur (Riyazü's-Salihin, I/220).

Nasıl ki binalardaki tuğlalar harç sayesinde bir ve sağlam durursa, milletlerde ortak inançları, kültürleri ve değerleri sayesinde bir arada durur ve birbirlerine destek olurlar. İnsanın insanla olan iletişim ve etkileşiminin hızla azaldığı bu makine çağında, kardeşliğimizi sürdürmeye, kardeşlik hukukumuzu korumaya ve gözetmeye devam etmeliyiz. Bunu başarabildiğimiz takdirde dünyanın her türlü zorluklarını ve felaketlerini aşacağımıza gönülden inanıyorum.  

Şehitler yurdu Anadolu'mu, Rabbim her türlü musibetlerden ve felaketlerden korusun. Bundan sonraki süreçte bize düşen, kardeşlerimizin yaralarını hızla sarmak, deprem ve diğer felaketlere karşı hazırlıklarımızı gözden geçirmek, eksiklerimizi gidermek olmalıdır. Bir musibet, bin nasihatten iyidir. Başımıza gelen bu afetten çıkarmamız gereken dersler olduğunu düşünüyorum. Umudum odur ki yaşadığımız bu üzücü depremin ardından kamu kurumları, özel kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, inşaat firmaları ve milletimizin her ferdi kendi payına düşen dersi almış olsun. Depremden en çok etkilenenler muhakkak çocuklar oldu. Onların ürkek ve kırılgan yüreklerini tamir ve tedavi etmek için özel bir çaba sarf etmemiz gerekecek.   

Devletimiz ulu bir çınardır ve kökleriyle geçmişine, dallarıyla geleceğe uzanmaktadır. Bu zorlukları da aşacağız elbette ama ders çıkarmamız gereken hususları ihmal etmeden, samimiyetle üzerine eğilmekte, gelecekteki olası depremlere ve diğer felaketlere hazırlık yapmakta fayda var. İnsan kaderin yazgısından kaçamaz lakin tedbiri almakla mükellef olduğumuzu da bilmekte fayda var. Rabbim bir daha böyle acılar ve afetler yaşatmasın. Hepimize geçmiş olsun…

Vesselam…