14 Ekim 2015

Ankara’daki saldırının hedefi kim?

Ankara'da patlayan bomba 97 canımızı daha aramızdan aldı.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir defada en çok insanımızın hayatını kaybettiği kanlı saldırı olarak kayıtlara geçen patlama terörün çirkin yüzünü bir kez daha ortaya koydu.

Türkiye buna benzer terör eylemlerini çok yaşadı. Ama hiçbiri Ankara saldırısı kadar korkunç olmadı.

2003 yılında İstanbul'daki HSBC ve Sinagog saldırılarında toplam 2 saldırıda 4'ü saldırgan, 57 kişi hayatını kaybetmişti.

Reyhanlı'da da 2013 yılında patlayan iki bomba 52 vatandaşımızın canına kıydı.

Ama bir defada bu kadar çok insanın hayatına mal olan bir terör eylemiyle ilk kez karşı karşıyayız.

Gezi provokasyonlarını, 17-25 Aralık'ı, Reyhanlı, Suruç, Ankara patlamalarını tereyağından kıl çeker gibi atlatmak bir ülke için kolay değil.

Türkiye'de yaşananların 10'da biri Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde yaşansa neler olur düşünün tahmin edin.

Böyle bir coğrafyada siyasetiyle, ekonomisiyle, tarihi – kültürel yapısıyla güçlü ülke olan Türkiye üzerine tabi ki oyunlar oynanacak.

Peki, o bombayı orada patlatan karanlık ellerin amacı neydi?

Terör, birilerine her zaman bir mesaj verir. Ayrıca en büyük amacı da propagandadır.

Bu iki gerçekten hareketle terör hakkında şu yargıya rahatça ulaşabiliriz.

“Eylem kimin işine yarıyorsa o yapmıştır!”

Bu, her zaman çok açık olmayabilir. Her eylemin arkasından kimin ne konuştuğunu, olayı nasıl gördüğünü iyi analiz etmek gerekir.

Patlamanın şifrelerini çözmeye çalışırken önce patlama öncesinde neler olduğuna göz atmak gerekiyor.

Birileri özellikle Hakan Fidan'ı hedef göstererek MİT hakkında sosyal medyadan uzun süredir karalama kampanyasına hız verdi. Tabi ki hedef belliydi: Tayyip Erdoğan…

Mesela, paralel yapının sosyal medyadaki operasyonel hesabı Fuat Avni, 19 Eylül günü attığı twette mitingler öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Hakan Fidan'ın görüştüğünü iddia ederek, "Terör olayları azdırılacak. Mitinglerin arifesinde şiddeti ve çatışmayı arttırmayı planlıyorlar" diye yazmıştı.

Kanlı saldırıdan sadece birkaç saat önceyse Selahattin Demirtaş'ın sosyal medya danışmanı olduğu ileri sürülen bir hesap “asıl bomba Ankara'da patlayacak!” twitini attı. HDP'lilerse bu iddiayı şiddetle reddetti.

Ve gelelim patlamanın yaşandığı Cumartesi gününe…

Saldırıdan dakikalar sonra CNN International'in internet sitesinde yayınlanan bir haber ilginçti.

CNN, Ankara'daki patlamayla başlayan haberin altında o kadar kısa sürede hiç kimsede yeterli bilgi yokken uzunca bir Türkiye – IŞİD analizi yapmıştı.

Üstelik Türkiye'den IŞİD'e katılımlarla ilgili bir de iddiası vardı.

“Bu kadar kısa sürede bu kadar analizi nasıl yapabilirler?” diye düşünürken “istihbarat zaafı, güvenlik zaafı” yorumları yapılmaya başlanmıştı bile.

Patlamayla amaçlanan ortam yavaş yavaş ısınıyordu.

İşte tam böyle bir ortamda Ankara patlamasıyla hemen hemen eş zamanlı olarak Kuzey Irak'ta yaşananların haberi geldi.

Barzani'ye “seni başkan yaptırmayacağız!” diye sloganlar eşliğinde başkaldıranlar şehirleri yakıp yıkıyordu. Ne kadar tanıdık değil mi?

Demek ki verilen ana mesaj şu: Petrolü bensiz satamazsın!

Bu mesajı kim verebilir?

Aklınıza gelen kim ise Ankara'yı da, Suruç'u da, Reyhanlı'yı da o yapmıştır.

Türkiye'de yaşananları olabildiğince geniş pencereden görmek gerekiyor. Yoksa oyunun ne olduğunu anlamak güç olur. Yanlış hedeflerle zaman kaybedilir.

İşin gideceği yer belli: “İstihbaratın başındaki isim yani Hakan Fidan hemen istifa etsin!”

“Seçimler iptal edilsin!”

“Kabine istifa etsin!”

“Hele Cumhurbaşkanı hemen ülkeden gitsin!”

Oldu! Peki sonra?

Sonrası kaos… Neden mi?

Küresel aktörler Ortadoğu'da çok ciddi bir mücadele içinde.

Türkiye kilit ülke…