19 Nisan 2017

Anket şirketleri neden çuvallıyor…

 

Bütün sandıkların açıldığı bugün itibariyle ‘Evet' %51,4 ‘Hayır' %48,6'lik bir oy oranı alarak Cumhurbaşkanlığı Sistemi kabul edilmiş oldu.

Oy oranlarının birbirine yakın olması önemli elbet. Yoğun analizler yapılmasını ve sonuçlara göre yeni stratejilerin belirlenmesini gerektirecek kadar önemli hem de.

Lakin bu birbirine yakın oranlar Türkiye'nin dünkü referandumla yönetim sistemini değiştirme kararı aldığı gerçeğini değiştirmiyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse ortada veriler ışığında nasıl büyük farklar beklendiğini anlamış da değilim.

Genel birtakım kuralların yanında kendi metotlarımca edindiğim veriler sayesinde uçmaya ve uçurmaya heveslilerin yakın oranlar karşısında yaşadığı şaşkınlığı yaşamadım.

Yaşamadım çünkü;

Öncelikle bu türden sistemsel değişikliklerin söz konusu olduğu referandumlarda normal koşullarda tercihler arasında büyük farklar beklemek normal değildir.

Sistemsel değişikliğin arifesinde seçmenler, dört yılda bir değiştirebileceği yerel ya da genel seçim öncesinin ruh halinden daha yoğun bir psikoloji içinde olabilirler.

Her şeyin güllük gülistanlık olduğu yerlerde dahi böylesi referandumlar zihinlere ‘acaba' sorusunu daha yoğun ve etkili düşürebilir.

O yüzden bazı referandumlarda yakın oranlı sonuçların daha sağlıklı olduğunu söylemek dahi mümkündür.

Birilerini memnun etmese de bu sonuç Kenan Evren'in faşist Anayasasının kabulündeki koşullarla bugünün koşullarının aynı olmadığını kendiliğinden göstermiyor mu mesela?

Ya da en az demokratlığı kendilerinden başkasına bırakmayan ülkelerdeki kadar bizim insanlarımızın da demokrasi bilincine sahip olduğunun göstergesi sayılmaz mı bu oranlar?

En son Brexit referandumunun %51,89 ve %48,11 oranlarıyla sonuçlandığını hatırlayalım.

İkincisi her seçimde olabileceği gibi bir takım partisel veya ülkesel gelişmelerin etkileri oy verecek seçmenlerin tercihlerini değiştirmesine neden olabilir ki, bizim koşullarımızda alınan sonucun üzerinde bu sebep daha çok etkili oldu.

Kendi adıma yaptığım gözlem, görüşme ve okumalar ışığında haftalar öncesinden sonucun bıçak sırtı olduğu konusundaki düşüncemi hiç değiştirmememin sebebi de buydu zaten.

Birkaç hafta öncesinden de net yüzdelerle tahminimi son derece spesifik olarak Evet %51,6 Hayır ise %48,4 şeklinde yapabilmeme imkan veren şeyleri epeydir yazıp çizdim, arşiv burada.

Bırakalım işine geldiği gibi konuşan politikacıları, öve öve bitirilemeyen anlı şanlı(!) anket şirketlerinin istatistiksel çalışmalarda %10 gibi kabulü mümkün olmayan yanılmalarının sebebi seçmenin içinde bulunduğu ruh halinin es geçilmesinden kaynaklanıyor.

Bugüne kadar yapılmış birçok seçimde yaptığım tahminlerimin çıkmasında elbet uzun yıllar yaptığım araştırma ve istatistiksel analiz deneyimlerimin de yararı olmuştur elbet.

Yıllarca birçok denek, örnek ve tekerrür ile yapılan çalışmalar yürüttüm. Eğer sağlıklı bir deneme ve araştırma programı oluşturulmuş ve uygulanmışsa küçük bir alandan elde edilen sonuçların bütünle ilişkisinin önemli oranda doğru çıkabileceği konusunda yeterince deneyimim var.

Fakat sosyoloji ve psikoloji ağırlıklı araştırmalar diğer bilimsel araştırmalardan daha farklı ve değişken parametrelerin etkisinde kalabiliyor.

O yüzden de seçim sonucu ile ilgili bir anket çalışmasını sadece alanda alınan cevaplarla değerlendirmek anket yapanı da onların bilgilendirdiği insanları ve siyasetçileri de fazlasıyla yanıltabilir ki, sonuç ortada.

Anket şirketlerinin ve birçok kişisel okumaların hatalı çıkmasının ardında seçmen-parti ilişkisinin çok güçlü kurulduğu ülkemizde partili-parti, partili-partili, partili-ülke ilişkilerinin yeterince dikkate alınmamasının yattığını düşünüyorum.

Anket şirketlerinin çuvallamaları, hissi davranıp, sonuçlar üzerinde manüpülatif oynamalardan kaynaklanmıyorsa mutlaka seçmen olarak soru yönelttiği kişinin arka planda neler yaşadığını ve düşündüğünü merak etmemesinden dolayı ortaya çıkıyor.

***

Sonucu belirleyen hangi durumların dikkate alınmadığını yazacağım. Bugünlük bitirirken sonucun ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, birbirine yakın oy oranlarının varlığı nedeniyle herkesin;

Öncelikle kavgacı ve kutuplaştırıcı dili terk etmesini…

İkincil olarak da bir, diri ve birlik olmanın gereği olan birlikte yaşama kültürünün yerleşmesi için azami çaba sarf etmesini istiyorum.