08 Eylül 2015

‘Aptal aydın Türkiye’si 2015’

Bir grup matuh vatandaş medyaya yönelik baskılara karşı ‘Nazi Almanyası 2015' başlığıyla bir bildiri yayınladı geçtiğimiz günlerde.

Biliyorum gruptakiler kendilerini ‘vatandaş' değil ‘aydın' sanıyorlar ama aldırmayın dediklerine ‘ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.' Hele de ‘münevverlik seviyeleri'nin şu bir tek bildiriyle ilkokul çocuğu düzeyinde olduğunu dünya âleme göstermelerinden sonra.

Şaka değil. Gerçekten de hakikatlerden bu kadar uzak, art niyetli, basit ve her kelimesinden adeta şekerle kandırılmış bir ahmaklığın aktığı bir bildiri, hangi entelektüel bir zekânın ürünü olabilir?

Bir aydın için ‘olmazsa olmaz' olan objektiflik, adalet, vicdan, ilkesel duruş gibi erdemlerden hangisi var bildiride? Peki, en basitinden ‘yiğidi öldür hakkını yeme' desturundan bihaberlikleri bu denli ayyuka çıkmışlara ‘aydın' demek gerçekten aydın olana hakaret olmaz mı?

Amacın ne olduğunu anlamak için bildiriden tek bir kelime okumanıza dahi gerek yok. İmza atanların isimlerine göz atsanız, ‘aydın olmak' ile pek fazla ilişkilerinin olmadığı çıkıyor ortaya.

Bu toprakların gördüğü en tehlikeli, en sinsi, en karanlık örgütüne aklını, yüreğini, vicdanını gönüllü tezgâhlamış cemaat sapkınlarını kim kime ‘aydın' diye yutturabilir?

Ya her söylemi, her eylemi, yazıp çizilen her bir güzafı ülke Cumhurbaşkanı'na duyulan nefretin şekillendirdiği ‘şahsiyetsizlik' dünyanın hangi memleketinde aydın tavrından sayılabilir?

Bir yandan ‘bukalemun ruhlu' bir örgütün, öte yandan elini kanla yıkayan bir çetenin zokasını kolayca yutarak ‘kullanıma açık' tescilli aptallık sergileyenlerin aydınlıkla bağdaşabilmesi mümkün mü?

Sabah akşam ‘yandık bittik', ‘batıyoruz' gudubetlikleriyle kirli bir felaket algısının gönüllü aktörleri olan zevatlar utanmadan bir de “Biz bu filmi çok iyi biliyoruz' diyorlar?

Neyi biliyorlar bu Allahın iflah olmaz meczupları?

Ülkelerine ihanet eden, gözü dönmüş nifakçı bir örgüt, para kasalarına yapılan operasyonları dahi onlara ‘basın özgürlüğü' diye yutturabiliyorken, neyi biliyorlar?

Maşası olduğu ağababalarının karanlık emelleri için onları kolayca ‘kullanışlı aptal' konumuna sokan örgütlere sırtlarını yaslamayı marifet bilirlerken neyin farkındalar?

‘Nazi Almanyası ' ile alakası sinek pisliği kadar dahi olmayan bir zamanı, arsızca ve ahlaksızca maksatlı bir bildirinin başlığı yapan ferasetsizlik bir şey bilinmediğinin delili değil mi?

Erdoğan'a duydukları nefretin şekillendirdiği akıllarıyla gözlerinin gördüğünü değil, görmek istediklerini yazmışlar bildirilerine.

Oysa sormak lazım, kaç tanesi sabah seçilmiş bir lidere ‘diktatör' dediği için Hitler'in akıbetine uğrayan milyonların kaderini paylaşmış?

Hangisi arsızlığın, hakaretin, seviyesizliğin bini bir parayken dahi trenlere doluşturulup, toplama kamplarında ölüme terk edilmiş? Hangisi gaz odalarına gönderilmiş, kaçından sabun yapılmış bugüne kadar? Hangisi aç, susuz, kimsesiz, bir deri bir kemik, korku işaretli kıyafetlerle sevdiklerinden ayrı ölümü beklemiş?

Neymiş ‘1 Eylül Dünya Barış Günü, Koza İpek Holding'in firmaları, sahibinin evi sabah saatlerinde aranmış.' Neymiş  ‘Şimdi sırada, topun ağzında Aydın Doğan grubu olmak üzere, yandaş olmayıp biat etmeyen başka holdingler ve bağımsız medya organları (Taraf, Cumhuriyet, Sözcü) dizilmişmiş.'

İnsan, şu iki absürt cümleyi dahi yan yana getirirken biraz utanır, sıkılır.

Neden zorla, tehditle, yalanla toplanmış paraları paravan şirketlerle, sahte bilgi ve belgelerle kirli amaçlar için kaçıran şirketler diyemiyorlar?

Neden ‘yalan ve uydurma' haberlerle bu ülkenin ekonomik ve siyasi gelişimine engel olmaya çalışan ‘güdümlü basın organları'nın gazetecilikle ilişkisinin olmayacağını söyleyemiyorlar?

Yalanları konusundaki inandırıcılıkları, tehlikede gördükleri vesayetçi ‘Sözcü'den numunelik de olsa bir tek imza alamamaları kadar. Çok yazık.

Bir tek hususta haklılar. Evet, ilahiyatçı Martin Niemöller'in yaşadıklarını bizler de yaşamadık, görmedik, ama çok iyi biliyoruz.

O yüzden de art niyetli ve kirli hesaplı bildirilerle memlekete ayar vermeye çalışan kullanışlı aptallar üzülmesin, Türkiye'ye onların boş hayallerini yaşatmaya niyetimiz yok.

Kendilerine ve kullanıcılarına duyurulur.