Armageddon hayali
Armageddon, dünya Evanjelistlerinin ve Siyonistlerinin
Filistinde bulunan Geddon Tepesi’nin (dağı) bulunduğu antik
kentte kıyamete yakın/öncesi/kıyametin gelmesi için ön hazırlık/kıyametin bir
an önce gelmesini sağlayan dünyayı toz duman edecek bir savaşın adıdır. Bu
savaşın olması için Evanjelistler acele ediyorlar. Hristiyan olan evanjelistlere
göre Hz. İsa (a.s.) gelip bu savaşı sona erdirecek ve şu an dünyanın içinde
bulunduğu karışıklığı ortadan kaldırıp başlangıçtaki sorunsuz, insanların
memnun ve mutlu olduğu bir dünyayı yeniden kuracak(!) Siyonistler de İsrailiyat
ya da Evanjelist hayallere benzer hayaller peşindeler ve onlara göre de Hz. Davut
(a.s.) gelip dünyadaki olumsuzlukları bitirecek... Burada ilginç olan; iki
ayrı ilahi kaynaklı dinin farklı hayallerle aynı tarz hayallere inanmasıdır.
Şimdi sıkı durun daha ilginç ve kabul edilemez olanı size söyleyeyim:
Müslümanların da bu hayal peşinde koşanları üzülerek belirteyim ki olmasıdır.
Müslümanı hayal kırıklığına uğratacak, duygu dünyasını alt üst edecek bir
inanış tarzı!Müslümanların bazılarının da bu inancı taşıyor olmaları bir yüz
karasıdır. Bu Armageddoncu Evanjelistler, bu hayallerini
Kur’an’ın yolunda olduğunu iddia eden ancak İslamı Kur’an’dan öğrenmeyip İsrailiyat
ya da Evanjelistiyat dediğimiz kaynaklardan öğrenmeyi yeğleyen Müslümanlara da aşılamışlardır. Bizimkilerden
de kıyamete yakın Mehdi gelecek ve Deccal’la savaşıp dünyanın
düzenini sağlayarak barış getirecektir diye inanalar var! Oysa Müslümanlar
da dahil olmak üzere Hristiyanlar ve İsrailoğulları (Gececioğulları) ön
yargılardan sıyrılarak Kur’an’ı okusalar ve anlamaya çalışsalar gerçeğin gün
gibi ortada olduğunu görecekler. Günümüzde insanlığın elinde ilahi kaynaklı
olup tek bozulmamış kitap olan Kur’an’ı referans alsalar böyle bir hayalin olmadığı gün gibi ortada
olduğunu görecekler!
Bunu niye anlatıyorum, şunun için: Bugün dünyanın başına;
özellikle de Filistin’in başına bela olmuş ve başta Gazze’de ve Filistin’in
diğer bölgelerinde sergilediği vahşetlerle/bağnazlıklarla/ Firavunluklarla/
Nemrutluklarla/Hitlerliklerle Orta Doğu’nun can damarı Filistin Toprakları’nı
ateşe vermeleri ve bütün sözüm ona uygar ülkelerin ve adı Müslüman olan
korkakların da iyi birer seyirci olmaktan başka tın etmedikleri “Firavunsal
Bir Soykırım” sahneleniyor olması ve Siyonistlerin de bundan cesaret
alarak işi daha da ileri götürmeye çalışmalarına dikkat çekmek içindir!
Siyonistlerin, Filistinlileri yurtlarından kovarak kendilerinin oraya yerleşip
söz konusu hayallerini gerçekleştirmeye akılları sıra hazırlık yapmaya
çalıştıklarına dikkat çekmek içindir! Evet yanlış anlamadınız, bugün Siyonist
İsrail ve destekçisi Evanjelist ülkelerin başı BATI, buna hazırlık
yapıyor. Bu hayalin ilerisi de var. O da “Vadedilmiş Topraklar” hayalidir. Bunu
da Armadeddon Savaşı’ndan sonraki aşama olarak hayal ediyorlar.
İsrail’in hayali budur; ancak dedesi ve babası olan BATI’nın
da hayali vardır. Torunu ve oğlu olan İsrail bunları yaparken kendisi de Büyük
Orta Doğu Projesi’nin ilk aşamasını gerçekleştirmeye çalışıyor. Öyle ya
büyüğe büyük iş yakışır. Ancak bu büyük hayaller için küçük çırakların altyapıyı
oluşturması gerekir. Sonuçta şimdilik zaten hep beraber yararlanacaklar.
Şimdilik diyorum çünkü ileride ne olacağını kimse kestiremez. Çıkarlar
çatışmasında kimin nereye savrulacağı, kimin nerede su içeceği belli olmaz... “Çakalların
arkadaşlığı leş bulana kadardır!” Geçmişte Hz. İsa’ya (a.s.) düşman olan
İsrailoğulları’nın bugün ne hikmetse İsevilerle/Hristiyanlarla/Evanjelistlerle
dost oluşları bu tezime örnektir. Öyle ya, Hz. İsa’yı (a.s.) öldürüp çarmıha
germek istediler, ancak bugün ayrılmaz ikili kanka olmuşlar! Burada inanılmaz
bir çelişkiye değinmeden geçemeyeceğim: İsrailoğulları hem Hz. İsa’yı (a.s.)
öldürdük deyip ellerini ovuşturdular ve çarmıha da gerip insanların da bu
öldürme olayına tanık olmasını sağlamaya çalıştılar! Ancak bugün; “Hz. İsa
(a.s.) tekrar yeryüzüne gelecek!” deyip çelişkinin en alasını sergiliyorlar.
Hani öldürmüştünüz! Ölenin tekrar ne zaman dirileceği kutsal kitaplarda
bellidir. Dirilme; ancak kıyamet günü yani mahşerin gerçekleşme zamanında
olacaktır.
Şunu iyi bilmemiz gerekir: Dostluklar da sürekli olmuyor;
düşmanlıklar da... İnsanların/devletlerin/İmparatorlukların (ABD, Rusya,
Çin) çıkarlarının ne zaman çatışacağı ve bünyelerindeki ülkeleri ortada
yapayalnız bırakıp sorunlarla baş başa bırakacakları belli olmaz... Petrol ve
diğer yer altı ve yer üstü zenginliklerini elde edip kursağına indirmek ve
dolayısıyla dünya egemenliğini kurmak hayaliyle yatıp kalkmak... Armageddon
savaşının gerçekleştirilmesi hayaliyle yaşamak... Zaten dünyadaki savaşların, olumsuzlukların
kaynağı bu olumsuz hayallerdir. Krallar, İmparatorlar, Tiranlar, Nemrutlar,
Firavunlar kısaca dünyayı egemenliklerine geçirmek isteyen zorbalar da hep
hayal etmişlerdir. Elbette ki hayali yermiyorum. İyi ve yararlı hayaller olduğu
gibi, kötü hayaller de vardır. Benim
kastettiğim kötü hayallerdir. Yoksa dünyanın güzelleşmesi için çaba harcayan,
insanlığın mutlu ve huzurlu bir hayat yaşamasını amaçlayan hayaller güzel ve
olumlu hayallerdir.
Hayal vardır, dünyayı mutlu etmek içindir!
Hayal vardır, insanları kurtarmak içindir!
Hayal vardır, dünyayı yemek içindir,
Hayal vardır, dünyayı yıkmak içindir!
Allah, zalimleri yerin dibine batırsın!