AŞI OLMAYANLAR DIŞLANIYOR MU?
İçişleri Bakanlığımızın yeni genelgesinde bir ilk yaşandı. İlk kez aşı olma hakkı olduğu halde aşı olmayan 65 yaş ve üstü vatandaşlar için sokağa çıkma kısıtlamaları tamamen kaldırılmadı. Aşı olma hakkını kullanarak 2 doz aşısını olan 65 yaş ve üstü vatandaşlar ise istedikleri saatlerde dışarı çıkabilecek.
Şimdi bu cümlede “aşı olma hakları olduğu halde aşı olmayan”
ifadesini okurken sanki bir haktan vaz geçtikleri için başka haklardan da
mahrum kalmaları olağanmış gibi bir algı oluşuyor sanki…
Halbuki aşı olmayan vatandaşlarda yine anayasanın tanıdığı
kişisel bir özgürlük olarak (Anayasa mad.17) aşı olmama haklarını kullanıyorlar.
Aynı mantığa göre, aşı olan vatandaşlar içinde “aşı olmama
hakları olduğu halde aşı oldukları” gibi bir ifade kullanılabilir. Diyeceğim o
ki her iki ifadede de ayrımcılık vardır. Hukuk ve mantık tezatı alenen
gözükmektedir.
Maalesef o ki, salgınla mücadele adı altında, DSÖ ve Bilim
Kurullarının, deney, gözlem ve ispattan uzak bütün söz, tavsiye ve önerileri,
koşulsuz bilim kabul edilmektedir. Yıkıcı bir şekilde ve tartışmasız olarak
hızla toplumlara dikte edilmektedir. Sonuçta hukuk, adalet, vicdan, mantık ve
gerçek bilim ayaklar altına alınmaktadır.
Yine Sağlık Bakanlığımızın yeni bir uygulaması olan Aşı
Kimlik Kartı, aşı olmak mecburi olmadığı halde dolaylı olarak aşıyı mecbur etme
girişimi olarak algılanmaktadır. Bence etik değildir, adalete ve Anayasaya hiç
uymaz. Aşı olmayanları cezalandırmaya mı yöneliktir?
Sanırım “aşı olmayanlara kız bile vermeyeceğiz” şeklinde
duygularını açığa çıkaran modern “cadı avcıları” şu an çok mutludurlar. Avrupa
orta çağının aforozcu şeytani fikirleri, Katolik kilisesinin servetlerine
servet katan faşist papazlarından, yine servetlerine servet katan günümüzün
sözde bilimci ve faşist prof. larına intikal etmiş görünüyor. Yakın geleceği
dijital karanlık çağa çevirmek ve günümüz toplumlarının doğruları söylemekten
çekinmeyen “Galileolarını” sindirebilmek için can atıyor olabilirler.
Vicdanıyla hareket eden ve gerçekleri gizlemeyen çok kıymetli
bilim adamlarımız, prof.larımız ve de devlet büyüklerimiz alınmasın. Onlar
başımızın tacıdır.
Mağdur olan vatandaşlarımızın, Anayasa’nın eşitlik ilkesine
(mad 10) dayanarak, Anayasa ile garanti altına alınan seyahat özgürlüğü
(mad.23), işyerlerinin kapatılmasıyla ilgili (mad. 35) okulların tatil edilmesi
(mad 42.) gibi en temel kişisel özgürlükleri için hukuksal yollarla itiraz etme
ve haklarını aramaları en doğal seçenekleridir.
Allah, kalp gözlerimizi açsın, maddi ve manevi bütün
hastalıklardan bizleri kurtarsın. Âmin.