27 Kasım 2015

Asıl devrimi Recep Tayyip Erdoğan yaptı sayın solcu

Geçtiğimiz haftalarda cumhuriyetimizin doksan ikinci yılını kutladık. Törenler alışıldık şekilde ilerlerken bugüne kadar yapılmamış bir şey yapıldı ve Cumhur, cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Ankara'da yeni inşa edilen saraya davet edildi. Bugüne kadar Batıcı, ilerici, laikçi kesimler tarafından itilen kakılan "Cumhur" ilk defa saraydaydı.

 Temsilen seçilmiş de olsalar gelenler çocuklardan yaşlılara, işçilerden balıkçılara kadar değişik toplum kesimlerinden, yani halktan insanlardı, bürokratlar, gazeteci takımı, asker, hakim, akademisyen takımı değil.. Halkın kendisi, Saray'ın ve cumhuriyetin asıl sahipleri. Bugüne kadar içeri sokulmayanlar, davet edilseler de göstermelik sokulanlar…

 Sol kesim Türkiye'de yıllardır devrim hayalini kuradursun bu hayali asıl gerçekleştiren Cumhurun başı Tayyip Erdoğan'dır. Tabi solcuların devrimden anladıkları gerçekten bir halk devrimiyse. Yoksa öyle değil mi? Yoksa solcularımız jakoben, yani halk için halka rağmen tepeden inme bir devrimin savunucuları mı

 Devrim demeyelim darbe diyelim daha yerinde olur. Maalesef öyleler. Onlar halktan gelen bir hareketi desteklemek yerine darbeyi tercih ederler çünkü halk feodaldir, gericidir, göbeğini kaşıyanlar, başörtüsü takanlardır. Cahildirler ve bir türlü yola gelmezler. Türkiye'deki solu tarif etmek için "tutunamayanlar" eseriyle en uygun tarifi bulmuş olan Oğuz Atay'ı burada rahmetle anıyorum. Solcular bu hayalleri için dini yönelimleri nedeniyle eskiden karşı çıktıkları, nefretle andıkları paralel örgütle bile masaya oturdular, onların Medya'sına sonuna kadar destek oldular. İç savaş çıkarmak isteyen, acımasızca asker, polis ve sivil katleden PKK'ya verdikleri dolaylı dolaysız desteğin, onu meşrulaştırma çabalarının adını bile anmak istemiyorum. AK Parti gitmeli çünkü onlar, beyazlar, sarayda halkı görmeye tahammül dahi edemiyorlar.

 Tayyip Erdoğan Cumhur'un çocuğudur. Onlardandır. Kasımpaşa'dan gelmiş Cumhur'un başına geçmiştir. Türkiye'yi neden beyaz Türk, elitlerden birisi yönetmiyor? Neden aşağı görülen halktan biri yönetiyor? Solun tek derdi budur: Recep Tayyip Erdoğan. Bu yüzden sol başarısızdır. Muhalefet boşluğu devasa boyutlardadır ülkemizde. Eleştiriden anladıkları küfretmektir çünkü.

 Türkiye batılı anlamda bir demokrasi değil, bir üçüncü dünya ülkesi demokrasisi yani vesayetler sistemiyle yönetilen bir ülkeydi uzun yıllardır. Cumhur'un başı halkın desteğine dayanan partisiyle birlikte Türkiye'de "vesayetler" sistemini gerileterek bir devrim yarattı. Önce, siyaset Askeri vesayet altında inlerken, o askeri vesayeti gerileterek siyasete bir alan açtı. Askeri vesayetin devamı ve destekçisi hukuki vesayeti geriletti ardından.

 En son da paralel yapı denen, devlete alternatif bir devlet yaratma peşinde olan yahut mevcut devleti eline geçirme amacı güden yeni vesayet sistemini geriletmeyi başardı. Üstelik bütün bunları yaparken partisi on üç senenin sonunda kırk dokuz buçuk oy oranıyla yani ezici bir çoğunlukla iktidara yeniden gelmeyi başardı. Şimdi ise dünya devleriyle aynı masaya isteklerini kabul ettirmek için oturuyor, müzakere ediyor, direniyor.

 Ölmeden sınırlarımızı keyfi bir şekilde ihlal eden Rus uçağının düşürüldüğünü görmek nasip oldu. Hakiki bir devlet sınır ihlaline nasıl cevap vermeliyse öyle cevap verildi. Rus tacizine ve hakimiyetine karşı Osmanlı imparatorluğu büyük bir güç ve bariyerdi. O dönem Rusların acımasız yayılmacı politikalarını görerek Osmanlı - Rus bahsinde Marx Osmanlı'nın tarafını tutarken bizim solcular bugün hangi tarafı tutuyor acaba? Sormak gerek. Türkiyeliyiz diyenler Rusya'yı savunmaya hemen başladılar.

Beğenelim beğenmeyelim Ak Parti'nin yaptıkları bir devrimdir. Türk solunun başaramadığı bir devrim. Çünkü Türkiye'nin solcuları devrimci değil, darbecidir. İlk darbelerini de İdris Küçükömere vurmuşlardır. Kendi içlerinden birine, sırf solcuların darbeci ve jakoben olduğunu söylediği için. Halkı aşağıladıklarını teşhis ettiği için. Türk solcuları gericidir dediği için. Onlar kendilerinden farklı düşünenlere karşı tahammülsüzdürler ve bir solcu olan İdris Küçükömer de aforoz edilmiştir. Kitabını bile tekrar yayınlayamamıştır.

Solcularımız Avrupa solcuları gibi evrilemememiştir maalesef, darbeden vazgeçememişlerdir, bunu en frankofon solcularımız Gezi Parkı olaylarında alana çıkıp yumruğunu sıkarak tvlere devrim geliyor dediğinde gördük. O sırada Dolmabahçe Başbakanlık ofisi işgal edilmeye çalışılıyordu. Neo-Babıali baskını. Neo-darbe.

 Neo-İttihat Terakki Cumhur'u Cumhur'a kapatmak için hazır bekliyordu..

Solun darbecilikten hakiki bir muhalefete nasıl evrilebileceği -bkz. Müzakereci, radikal demokrasi tartışmaları - başka bir yazının konusu olabilir. Şimdilik teşhis etmekle yetinelim. Bu teşhis önemlidir: Sol artık darbecilikten vazgeçmelidir.

 Çağımız darbe çağı değil, demokrasi üstelik de çoğulcu liberal demokrasi çağıdır. Türkiye'de sol devrim/darbe hayalleri görmeyi bırakıp nasıl daha demokrat olunur onu öğrenmeli ve öğrendiklerini savunmalıdır.