10 Nisan 2019

Aşıya karşıyım, çünkü ben bir anneyim!... (3)

Kan pıhtılaşması, sarılığın yükselmesi? Tesadüf olamazdı çünkü o çocuk Allah'ın izniyle dokuz ay anne karnında sorunsuz bir şekilde yaşadı, ne oldu ki doğar doğmaz sorunlar yaşamaya başlamıştık? Taşlar yerine oturmaya başlamıştı ve benim dönüm noktam olan o günün değerli isimlerden biri de Fatih Alkan'dır.

Allah ikisinden de razı olsun benim en telaşlı günümde ‘abilik' yaptılar. Haklarını asla ödeyemem.

Kızım aşıların çoğunu oldu evet, kabullendim tamam ama ağlayarak sızlanarak bir yere varamam ki. Başka neler yapabilirdim? Bir süre sonra aracı olan ismini vermek istemediğim bir kişi daha beni öyle birine yönlendirdi ki hatta ben "yazmıştım ama mesajımı görmedi, sanırım çok fazla kullanmıyor sosyal medyayı, ulaşamadım ona”  dediğim halde “ne demek ulaşamadım yaz kızım iki numarasını da veriyorum” diyerek bana öyle bir iyilik yaptı ki, asla unutamam.

Orhan Bey! Evet ona ulaştım, o da samimi bir şekilde bir abi gibi dinledi. Acaba bir şey mi imzaladınız diye sordu aşıların yapılması ile ilgili “yoo özellikle verilen hiçbir evrağı imzalamadım ki.” Epikriz raporundan bahsetti, acaba kızımda hastane çıkışında verilen raporda gözden kaçırdığım bir şeyler mi vardı? Şehir dışındaydım ve rapor evdeydi, dönene kadar sabretmek zorundaydım. Bu arada kızımda zihinsel olarak şükür sorun yoktu ama hareketleri biraz geriden geliyordu, İnce ve kaba motor gelişimi yaşına uygun değildi mesela ve Pedagog eşliğinde bir aylık bir terapiye başladı. Eve döner dönmez bakmıştım ve imzaladığım bir evrak yoktu. Benim hatam varlığından haberdar olmadığım “Aşı red formu”nu hazırlayıp hastaneye vermemekti, demiştim ya sorgulamamak en güzeliydi o zamanlar!

Kendisiyle hala irtibattayız, her soruma sabırla cevap veriyor bıkmadan usanmadan. İstişare etmek istediğim konularda asla yanıtsız bırakmadı beni. Allah razı olsun.

Bu yazı vesilesi ile de tekrardan her birine ayrı ayrı teşekkür ediyor ve saygılarımı sunuyorum.

Ee hadi ben uyandım ya uyanmayan anne  babalar? Bilmediğim şeyler için elimden bir şey gelmez ama bildiklerimden sorumluyum artık. Sonuçta içerikler “cenin (MRC5 ve WI38), domuz katkısı, alüminyum, civa, fenol, formaldehit, Neomisin Sülfat, Eritromisin, Kanamisin, Sodyum Klorür, Süksinik asit, Trometamol, Sodyum Hidroksit, Sodyum Borat, Monopotasyum Fosfat, Disodyum Fosfat, Aminoasit çözeltisi, Laktolbumin hidrolizat, thiomersal” ve daha birçok madde, bunların birçoğunun size hiç bir şey ifade etmediğinin farkındayım, ilerleyen dönemlerde  inşallah tek tek anlatacağım. Mesela Fenol; boyacılıkta, kimi plastik maddelerin ve kimi ilaçların yapımında kullanılan, çoğunlukla madenkömürü katranından elde edilen benzinin oksijenli türevi.

eş anlamlısı: asit fenik

Formaldehit; sanayide yararlanılan, özellikle bakalit, formika, melamin yapımında kullanılan, doymuş aldehitlerin ilki ve formülü HCHO olan aldehit ve kanserojendir.

Aşıların koruyuculuğu bile yüzde yüz kanıtlanmamış ama kanıtlanan birçok yan etkisi varken ve dinimizin haram kıldığı maddeleri içerdiğini bile bile neden deneme yanılma yöntemine maruz bırakalım evlatlarımızı? Hele bir de dinen “helaldir.” Tıbben de “yüzde yüz güvenilir, etikili ve hiçbir yan etkisi yoktur” diye açıklamalar yapılamazken neden çocuklarımızı aşılatalım?

Kendimi düşündüm, yeni anne olduğum zamanı düşündüm aklım bir karış havadaydı, aklıma bunlar asla gelmedi başka annelerin babaların aklına da gelmemiş olabilir, öyle değil mi?