29 Ocak 2017

AVM'lere karşı külliyeler yapalım

İslam dininin vicdanlara ve dört duvar arasına hapsedilemeyeceğini yeri geldikçe belirtiyoruz. Bu noktada İslamiyet'in sadece ahlak ve ibadet esaslarından ibaret olmayıp, hayata dair her alanı düzenleyen kuralar bütünü olduğunu anlatıyoruz.

Hal böyleyken Diyanet İşleri Başkanlığının ve dini hassasiyeti olan STK ların, büyük özveri gösterilerek açtıkları ve yürüttükleri Kuran kursları, hafızlık merkezleri, yurtlar gibi özellikle gençliğe yönelik yürüttükleri dini eğitim faaliyetleri mevcuttur. Allah kendi rızası için çalışan herkesten razı olsun. Âmin.

Bu çalışmaların birçok güzelliği olduğunu inkâr edemeyiz. Ancak şunu üzülerek görmekteyiz ki buralarda eğitim gören gençlerde de popüler kültürün şekillendirdiği sosyal hayata karşı güçlü bir savunma mekanizması oluşmuyor. Yine diğer gençler gibi soluğu AVM lerde, sinema salonlarında, sanal dünyanın farklı bağımlılıklarında alıyorlar.

Açıkçası kanları kaynayan ve birer nefis taşıyan gençlerin zevkler üzerine inşa edilmiş bu menfi dünyadan kendilerini korumaları oldukça güç. Çünkü bu hayattan kendini korumak demek, sinemaya gitmemek, pizzacıda hamburgercide, Starbucs ve benzeri kafelerdeki arkadaş ortamlarına katılmamak; moda söylem ve trendler, dizi ve oyun bağımlılıkları üzerine dönen sohbetlerden uzak kalmak demek.

Eğer İslami eğitimi, kitapların sayfalarından ve camilerin duvarlarından öteye geçirip sokaklara, çarşılara, algılara ulaştıramazsak, özgüven içinde inancını yaşayan dinamik bir gençlikten bahsetmek, hayalcilikten öteye geçemeyecektir.

Gençliği haz merkezli tüketim köleliğinden korumak için, sosyal hayata dair güçlü projelerimiz olmalıdır.

Osmanlı'da ve tarihteki birçok İslam şehirlerinde, sosyal hayat camilerin çevresinde külliyelerde şekillenirdi. Külliyeler bünyesinde başta cami ve medrese olmak üzere hanlar, kütüphaneler, şifahaneler, hamamlar, aşevleri,  imarethaneler bulunan çok fonksiyonlu organize yapılardı.

Külliyelerde, haz ve tüketim merkezli değil, ilahi mesaja dayalı insan ve fayda merkezli bir sosyal hayat yaşanıyordu.

Modern zamanlarda külliyeler sona erdirilerek, sosyal hayat camiler ve medreselerden koparıldı. Külliyelerin yerine seküler bir hayatı özendiren AVM ler, konser ve festivallerin yapıldığı gösteri merkezleri gibi yapılar sosyal merkezler olarak inşa edildi.

Bugün ne kadar çok Kuran kursu, imam hatip v.b. açarsak açalım AVM lere karşı külliyeleri tekrar ihya edemezsek; bu çokluk sosyal ve kültürel hayattan uzak, pasif bir çokluktan ileriye gidemeyecektir.

Sosyal ve ticari ihtiyaçlara cevap verecek, aynı zamanda kapitalist tüketim kültürüne karşı alternatif seçenekler getirecek şekilde organize edilmiş külliyeleri günümüzde de projelendirmek, inşa etmek ve yaşatmak mümkündür.

“Cemaatler birleşir mi?” sorusu içinde bu bir cevap olabilir. Külliye sadece fiziki bir yapı olarak değil, sosyal birleştirme sağlayacak bir fikir projesi olarakta içinde bulunduğumuz bazı ayrılıklara çözüm olabilir.

Bu külliyeler:

1- Dikey mimari ile değil, daha ziyade gökyüzü ile barışık, avluların yer aldığı, havuzlarla ve ağaçlarla süslenmiş, İslami ve geleneksel sanat anlayışı ile inşa edilmelidir.

2- Merkezinde muhakkak güzel bir cami ve hemen yanında medresesi yer almalıdır. Külliye yönetimi de bu merkezde yer almalıdır.

3- Fast food kültürüne alternatif, öz kültürümüze göre düşünülmüş geleneksel yemeklerimizin yenildiği, yer sofralı, şimşir kaşıklı beslenme merkezleri yer almalıdır.

4- Sinema salonlarına alternatif konferans salonları, çok amaçlı alanlar, eğitim ve uygulama merkezleri yer almalıdır. Sağlık, tarım, çevre ve şehircilik gibi konularda farkındalık eğitimleri yapılmalıdır.

5- Külliyelerde sanat atölyeleri ve sergi salonları da yer almalıdır. Buralarda Hüsn-i hat sanatı gibi İslami sanatlar, çömlekçilik, halıcılık gibi geleneksel sanatlar ihya edilmelidir. Ortaya çıkan ürünler satılarak hayatın içinde yer alması sağlanmalıdır.  

Ayrıca bu sanatlarla birlikte Avrupa modasına karşı alternatif ev eşyaları tasarlanmalıdır. Tarih, inanç ve gelenekle barışık yeni model ev eşyaları ile, gerekli reklam ve tanıtım çalışmaları da yapılarak evlerimizi tekrar özgün hale getirilmedir.

6- Giyim sektöründe de moda ve trendlere meydan okunmalıdır. Yemeni, şalvar, sarık gibi yerel ve milli giyim eşyalarına sahip çıkılmalıdır. Bunun için son dönem tarihi dizilerinde yer alan kıyafetlerin başarılı tasarımları gibi özgün bir moda akımı başlatılarak, yeni markalar külliye çarşılarında yer almalıdır.

7- Çocuklarımıza yönelik ise, çizgi film karakterleriyle beyin yıkamayan yeni bir oyuncak ve oyun anlayışı üretilmelidir. Çocuklar teknolojinin zararlarından uzak tutulmalıdır

8- Popüler kültüre hizmet eden büyük kitap ve müzik mağazalarına alternatif olarak elde mevcut olan milli ve İslami yayınevlerinden külliye şuurunu benimsemiş olanlar, güç birliği yaparak, eserlerini ortak pazarlayabilecekleri yeni bir marka ile külliyelerde yer almalıdır.

Daha çok söze gerek yok sanırım. Dikkat çekmesi duası ile…

Allah kalbimizde İslam kardeşliğini ve külliye ruhunu yeşertsin. Amin.