Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (105)

 “16- Yeni Yıldırım Orduları Kumandanı birkaç basit oyalama muharebesinden sonra Adanaya çekiliyor ve Adanadan da İstanbula şu yeni teklifte bulunuyor: ‘Vaziyet tam bir fâciadır! Beni Harbiye Nazırı yaparsanız durumu kurtarabilirim!..’ Artık vaziyet; bilhassa şahısların vaziyeti, İstanbulca malûm olmaya başladığından Müşir İzzet Paşa bu telgrafa cevap vermiyor; ve Yıldırım Orduları Kumandanı İstanbula gelmekten başka çare bulamıyor!!!

“17- Mustafa Kemal Paşanın Harbiye Nazırlığını isteyişi telgrafı, Toroslarda Bilemedik mevkiinden çekilmiş; ve erkân-ı harb miralayı merhum Fuat Ziya Beye çektirilmiştir. Zira merhum Fuat Ziya’nın Müşir İzzet Paşa ile arası son derece iyidir. Elbette ki, tarih bir gün bu telgrafın da müsveddesini bulacaktır!!! […]

“19- Sadece realiteleri tesbite memur olan biz, kıymet hükmünü umumî vicdana ve tarihe terkediyoruz!!!” (Dedektif X Bir, “Hakikat; Hakikat İçin Hakikat!”, Büyük Doğu, 8.9.1950, 6. yıl, sayı 25, ss. 3 ve 10)

Necip Fazıl’ın makâlesine dâir mül̃âhazalarımız

Necip Fazıl’ın işbu makâlesi, resmî-askerî arşivlerde yapılmış veyâ kitâbî bir araştırmaya müstenid değil… Âşik̃âr ki o, Filistin Muhârebelerine iştirâk̃ etmiş bâzı askerî zevâtın şahâdetlerine istinâd ediyor. (Onları dinlerken bâzı bilgileri yanlış not aldığı anlaşılıyor…)

Öyleyse kimlerin şahâdetleri bahis mevzûudur? Müellif, bu ciheti tasrîh etmediğine göre, ancak bir tahmînde bulunulabilir.

Mustafa Kemâl̃’e atfedilen “İngilizlerle anlaşmak mecbûriyeti” hakkındaki sözlerin kaynağı, herhâl̃de, bizzât Miralay Ömer Lûtfi Bey’dir (Yasan; Merzifon, 1879 – 12.3.1956). (Mantık̆en, başka biri olamaz…) Meclis-i Meb’ûsân’da ve I. TBMM’de Amasya Meb’ûsu olan, Makâlede “iman ve namusiyle tanınmış bir zattır ve elyevm, çok şükür, sağdır” şeklinde tanıtılan bu zât, bildiğimiz kadarıyle, Makâledeki iddiâyı, ne têyîd, ne de reddetmiştir… (Ömer Lûtfi Bey, Müellifin yazdığı gibi, “İstiklâl Harbi esnasında Nafia Vekili” değil, Millî Müdâfaa Vek̃âleti Askerî Levâzım-ı Umûmiye Reîsi ve müteâk̆iben, Nâfia Encümeni Reîsi idi. - TBMM Albümü, 1. Cilt: 1920-1950, Ankara: TBMM Yl., Haziran 2010, s. 10-)

 

 

 

WhatsApp Image 2023-02-21 at 15.16.57.jpeg

(TBMM Albümü, 1. Cilt: 1920-1950, Ankara: TBMM Yl., Haziran 2010, s. 10)

Necip Fazıl’ın, makâlesindeki –muhtemelen- en mühim bilgi kaynaklarından biri: Ömer L̃utfî Yasan…

***  

 

Mustafa Kemâl̃’in “Toroslarda Bilemedik mevkiinden Müşir İzzet Paşa’ya telgraf çektirmesi” işini, Müellif, bizzât Miralay Fuad Ziyâ Bey’den öğrenmiş olabilir. L̃âkin 1931-1943 Teşriî Devrelerinin Elâziz Meb’ûsu olan Miralay Fuad Ziyâ Çiyiltepe (İstanbul, 1870 – 12.12.1942), Makâlenin neşri esnâsında hayâtta olmadığı için, bu bilgiyi têyîd veyâ tekzîb edemezdi…

Necip Fazıl’ın, Filistin Cephesinde 4. Ordu Kumandanı olan Mersinli Cemal Paşa (Mehmed Cemal Mersinli; Mersin, 1872 – Ankara, 7.10.1941, Cebeci Asrî Mez.) ile görüşmüş olması mümkünse de, bu, onun -1941 senesine kadar- henüz olgunlaşmamış ideol̃ojik çizgisi sebebiyle, zayıf bir ihtimâl̃ olarak görünüyor… (Mersinli Cemal Paşa, Meclis-i Meb’usân’da Isparta ve TBMM’de I. Devre -1920/1923- ile VI. Devre -1939/1943- İçel Meb’ûsu, Ali Rıza Paşa Hük̃ûmetinde -2.10.1919/21.1.1920- Harbiye Nâzırı idi.)

Mersinli Cemal Paşa hakkında, kıymetli Târih Prof. Dr. Ali Birinci’nin, mevsûk bilgilere müstenid bir makâlesi bulunuyor: “Mersinli Cemal Paşa’nın Hayatı ve Hatıraları Hakkında”, Yeni Türkiye, 112/2020: 188-213. (Ali Birinci’nin bütün makâlelerine şu adresden ulaşılabilir: http://ktp.isam.org.tr/?url=makalesbv/findrecords.php) Birinci’nin bu makâlesinde kullandığı en mühim malzeme, Paşa’nın gayr-i münteşir Hâtırât’ıdır; makâlesinde bunun birkaç sayfası münderic bulunuyor. Paşa, Hâtırât’ında, maâlesef, Filistin Cephesindeki Muhârebeleri bahis mevzûu etmiyor. (14 Ocak 2023’te Birinci’den şahsen aldığımız bilgi.) O, Hâtırât’ını, sâdece, kendi kendine, Nutk’a, daha doğrusu onun kendisi hakkındaki tenk̆îdlerine cevâb vermek için kaleme almış görünüyor… (Mersinli Cemal Paşa’nın Hâtırât’ının Birinci’nin makâlesinde münderic olan sayfalarından gâyet câlib-i dikkat iki pasajı aşağıda nakledeceğiz.)

Necip Fazıl’ın iddiâlarının kaynağı, elbette, başka askerler de olabilir. Mâkûl̃ olarak,  onları, daha ziyâde, Mersinli Cemal Paşa’nın Yâveri Cevat Rifat Atilhan’dan aldığı mâl̃ûmâta istinâd ettirmiş olsa gerekdir. Nitekim, Büyük Doğu’nun bahis mevzûu 25. sayısında (s. 11), Atilhan’ın, -ana hatlarıyle- aynı iddiâları mufassalan işliyen “Görünmeyen İnkılâp” başlıklı Hâtırât’ının (veyâ şahsî hâtıralarına müstenid makâle dizisinin) de neşri başlamış bulunuyordu.

Necip Fazıl’ın makâlesinde, Hâdisenin şâhidlerinden edinilmiş mâl̃ûmâta il̃âveten, zımnen ifâde edilen mantık̆î delîller de dikkati çekiyor. Şöyle ki:

İngiliz-Siyonist Cephesine karşı yan yana mevzilenmiş üç Osmanlı Ordusundan, merkezdeki 7. Ordu, dîğerlerine haber vermeden Cepheden çekilmiş olmasa, düşman, nasıl 8. Ordunun arkasından sarkarak onu kuşatır ve topyek̃ûn imhâ edebilirdi?

7. Ordu Kumandanı, dîğerleriyle irtibât hâlinde Ordusuna ric’at̃ emri vermiş olsaydı, hep berâber ric’at̃ ederler ve âkıbetleri de (o her ne şekilde tecellî edecekse) aynı olurdu…

Muntazam bir ric’at̃le çekilip hiç olmazsa Şam ve şimâl̃inin müdâfaasına dahi teşebbüs edilmemiştir…

7. Ordu nisbeten daha az zarâr görerek Haleb’e ve daha ötesine çekilebilirken, “8. Ordu k̃âmilen imhâ edilmiş”, 4. Ordu da bozgun hâl̃inde ve büyük zâyiât vermiş olarak Şam ve civârına dağılmıştır. (Bunlar, hep, mezk̃ûr makâledeki iddiâlara nazaran böyledir…)

Mustafa Kemâl̃ bu heng̃âmede Yıldırım Orduları Kumandanı tâyîn edildiği zamân, bu sıfatla başına geçtiği askerî kuvvet, esâs îtibâriyle 7. Ordu, bir parça da 4. Ordu bak̆iyesi idi; 8. Ordudan geriye fazla bir şey kalmamıştı…

Fikrin üzerine zorbalıkla gitmek, fikrî aczdir, muhâtabın haklılığını têyîd etmekdir

Görüldüğü gibi, Necip Fazıl’ın kaleminden çıkan bu makâle, Antikemalist, binâenaleyh –Kemalist mantık îcâbı- “İrticâî” iddiâlar ortaya atıyor…

Haklarında kullanılacak yafta her ne olursa olsun, onların mâhiyetleri değişmez; yafta, onların hak̆îkat̃ derecesini tâyîn edemez! Bunu tâyîn edecek şey, onları aklıselîmle, delîllerle, şâyân-ı îtimâd verilerle tartışmaktır.