Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (124)

Yıldırım Ordular Grupu başsız kalmıştı

3. Süvâri Fırkası Kumandanı Binbaşı Vecîhî Bey’in pek mühim bir müşâhedesi şudur:

Yıldırım Orduları Grup Kumandanı (Yahûdi asıllı Alman General̃i) Liman Von Sanders, İngiliz-Siyonist taarruzu başlayınca, karârg̃âhıyle berâber, apar topar Nâsıra’yı terketmiş, Grup başsız, tâlimâtsız, habersiz kalmış, Cevâd ve Cemâl̃ Paşalar ne yapacaklarını şaşırmışlardır:

“19 Eylül 1334 [1918] gecesi sabaha karşı İngilizler taarruza başladı. Gerçek taarruz Yıldırım Orduları Grubunun sağ kanadına, 8 inci Ordu cephesine yönelmişti. 4 üncü Ordu kısmen, 7 inci Ordu cephesi başlangıçta sessiz durumda kalmıştı. […]

“İlk günkü çatışmalar hakkında hiç bir bilgi verilmedi. İkinci günü ağızdan ağıza, telefonla, bir çok rivayetler yayılmaya başladı:

“8 inci Ordu cephesi yarılmış, Ordu Kumandanı hayatını ancak kurtarabilmiş! […]

“Grup Karargâhından haber yokmuş; nerede olduğu belli değilmiş! […]

“Gerçek durum, özellikle bizim 4 üncü Ordu cephesinde kimsenin malumu değildi. Yalnız, Yıldırım Grubu karargâhıyla haberleşmenin kesintiye uğradığı, ordu sağ kanadının, 8 inci Ordunun bir felâkete düştüğü tahakkuk etmişti.

“Yıldırım Orduları Grubu Kumandanı Liman von Sanders Paşa, (…) kurmay heyetiyle, otomobiline binmiş ve savuşmuştu. Fakat nereye gitmişti, neredeydi? İşte bu malum değildi. Ordular başsız kalmıştı. Felaketin asıl katmerlisi, orduların vaziyetinden saati saatine bütün cepheyi haberdar edecek bir makam kalmamıştı. (ss. 50-51) […]

Binbaşı Vecîhî Bey’in, Hezîmetin ilk iki günü (yânî başlangıcı) hakkında verdiği mâl̃ûmât, şâyân-ı îtimâd değildir

“8 inci Ordunun maruz kaldığı felâket, 7 nci Orduya sirayet etmiş, bu ordunun da sağ cephesinden [cenâhından] itibaren tedricen ricatlar başlamıştı. [Binbaşı Vecîhî Bey, Taarruz ve Hezîmetin ilk bir-iki günü (19-20 Eyl̃ûl̃ 1918) hakkındaki bilgileri doğrudan Mustafa Kemâl̃’den aldığını biraz aşağıda kaydediyor; binâenaleyh bunlar, kendi müşâhedeleri değildir…]

“Orduları daha büyük felâketlerden uzaklaştırmak için kesin kararlar verilmesi zamanı çoktan gelmişti. Umumî vaziyetin icabı, en büyük faaliyet hissesi 4 üncü Orduya düşüyordu. Bu ordunun savaş nizamına dahil 3 üncü Süvari Tümeniyle 8 inci Kolordunun sol kanadında bulunan süvari alaylarını toplayıp birleştirerek kuzeye sevketmek, Bet-Sean [Bisan?], Taberiye gibi Şeria nehrinin mühim geçitlerini tutarak orduların ricat hattını kurmak icab ediyordu. (s. 52) […]

3. Süvâri Fırkası’na, dümdârlık vazîfesi veriliyor

“4 üncü Ordu, taarruz başladıktan iki gün sonra, 21 Eylül’de faaliyet durumuna geçti. […]

“Ordunun [Yıldırım Ordular Grupu Kumandanı Von Sanders’in] emrine göre, 4 üncü ve 7 nci Orduların Semah’ın güneyinde bulunan El Cezir – Haraç – El Eyüb – Deraa [Der’a] hattına çekilebilecekleri anlaşılıyordu. [4. Orduya tâbi 3.] Süvari Fırkası, Bet-Sean’dan sonra ricatın safhalarını takip ederek her iki ordu ile teması muhafaza edecek ve ordular yeni mevzie girdikten sonra vaziyet müsaade ettiği takdirde Deraa civarında tekrar 4 üncü Ordu emrine girecekti.

“Emirde, 8 inci Ordudan hiç bahis olmadığına göre bu ordudan bir hayır kalmadığı anlaşılıyordu. Filhakika birlikleri dağılmış, unsurları bir bütün olmaktan çıkmıştı.

“Emri aldıktan iki saat sonra, aynı günün akşamı, saat 7 de Süvari Tümeni [3. Süvâri Fırkası] Bet-Sean istikametinde harekete başladı. (s. 53) […]

Mustafa Kemâl̃’in Hezîmet hakkındaki versiyonu

“Şu anda 7 nci ve 8 inci Orduların vaziyeti gayet nazikti. [Mustafa Kemâl’in Vecîhî Bey’e îzâhatına, dîğer tâbirle rivâyetine nazaran,] 8 inci Ordunun sağ kanadını yarmağa muvaffak olan düşman, süvarisiyle ateş hattının kuzeyine geçmiş, ordunun çekilme hattı üzerinde bulunan başlıca mühim noktaları işgal etmiş olduğu için, 7 nci ve 8 inci Ordular kuzeyden ve güneyden düşman, doğudan ve batıdan Şeria Nehriyle [Ak]deniz arasındaki sahada sıkışıp kalmışlardı. (s.54) […]

“Ayın 22 nci [22 Eylûl 1918] günü öğleden sonra [alaturka] saat 11 de Bet-Sean’ın 15-20 kilometre güneyine yaklaşmıştık. Şeria’nın doğu sahili üzerinde, nehri henüz geçmiş bulunan 7 nci Ordu karargahına tesadüf ettik. Ordu Kumandanı (Mustafa Kemal Paşa), [3.] Süvari Tümeninin [kendilerinin arkasını kollamak] vazifesinden haberdar olunca, memnuniyetini belirtti ve: ‘4 üncü Ordu Kumandanına yazmıştım. Henüz cevabını alamadım. Şimdiye kadar çoktan hiç olmazsa bir süvari alayı gelmeliydi.’ dedi. [Binbaşı Vecîhî Bey de, Mustafa Kemâl̃ gibi, mütemâdiyen –fakat nisbeten örtülü ifâdelerle- Mersinli Cemâl̃ Paşa’yı, kusûrlu, kabâhat̃li çıkarmıya çalışıyor… Burada da sırıtan bir nankörlük var!]

“O zamana kadar Şeria Nehri’nin doğusunda [“batı”sında, gar̃binde olması l̃âzım!] 7 nci ve 8 inci Ordular mıntıkasında cereyan eden gerçek olayları ancak müşarünileyhten öğrenebildim. [Açıkça anlaşılıyor ki Binbaşı Vecîhî Bey’in, Hezîmetin 19-20 Eylûl 1918 günleri için –îtibâr ettiği- tek bilgi kaynağı, Mustafa Kemâl̃’in versiyonu, onun rivâyetidir; bu bakımdan, bunların, o günlerde olup bitenlerin içyüzünü anlamak için bir kıymeti yoktur…] 8 inci Ordu Kumandanıyla bâzı erkanından başka birliklerinin ne olduğu, nerelerde bulunduğu mechuldü. 7 nci Ordunun iki Kolordusu muntazaman Bet-Sean istikametinde ricat halindeydi. [7. Ordunun intizâm hâlinde ric’at̃ edebilmesi, en azından başlangıçta, onun, ânî bir taarruzla karşılaşmadığını gösterir…] En mühim mesele Bet-Sean’ı işgal eden düşmanın tesirini iptal ederek orduları nehrin doğusuna geçirecek bir geçit temin etmekti. (s. 56) […]

7. Ordu ric’at̃ hâlinde şimâl̃î şarka ilerlerken, 3. Süvâri Fırkası, muvaffak̃iyetle, onun arkasını kolluyor

“Şeria Nehri’ni geçen orduların tamamı[nın], vadiden çıkarak emniyetle Havran yollarını tutabilmesini sağlayarak 23-24 [Eylûl 1918] gece yarısından sonra saat 3.30 a kadar [3.] Süvari Tümeni, düşmanla temas durumnda kaldı.

“Orduların çekilme [ric’at̃] hattını ve sol yanını temin etmek üzere, 7 nci Ordudan katılan iki piyade taburu, dağ yollarından Yaba Vadisi istikametine sevk olunduktan sonra, Süvari Tümeni [3. Süvâri Fırkası], orduları geriden takip etmek üzere artçı [dümdâr] vazifesini deruhte etti ve gece yarısına kadar düşmanla karşı karşıya vadide kaldıktan sonra 24 [Eylûl 1918] sabahı öğleden evvel (alaturka) saat 3.30 da orduların takip ettiği istikamette yürüyüşe başladı. Ordu, Fare – Yabs Vadisi – Hamd – Erbit üzerinden Deraa'ya doğru yürüyordu. (s. 63) […]