Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (147)
Haberin muharriri Akgün Ayata hakkında toplıyabildiğimiz cüz’î mâl̃ûmâta nazaran, Mühendis Akgün Ayata, TMMOB Mimarlar Odası Kayseri Şubesi’nin 13.7.1988-1.3.1990 devresi “Yönetim Kurulu Başkanı (İdâre Hey’eti Reîsi)” idi (ve bu vazîfesi esnâsında, 1990 başında vefât etmiş olmalıdır). (https://www.kaymimod.org/tr/hakkimizda/sube-yonetim-kurulu; 26.2.2023) Kırşehir’de, Müstean İş Hanı’nı inşâ eden oydu ve yazıhânesi de bu handaydı. (Şevket Güner, 28.1.2019; https://www.kirsehircigdem.com/kirsehirlilerin-anilarinda-yasayan-carsi-ve-sokaklari-2-ucuncu-carsi; 26.2.2023) 1960’lı senelerde, Kırşehir Halk Eğitim Merkezi’nde açılan Dil Kurslarında 30 kişiye Almanca dersi vermişti. (Güneş Şahin, “Kırşehir Basınından Bir Örnek: Kervansaray Dergisi”, Folklor/Edebiyat, 23/91, 2017/3: 150, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/543232; 26.2.2023)
(Cumhuriyet,
11.1.1945, s. 1)
Akgün Ayata’nın -çalışmamızda tam metin
hâl̃inde ik̆tibâs ettiğimiz- “Türk Milliyetçiler
Derneği” başlıklı ve umûmiyetle güzel bir üsl̃ûbla inşâ edilmiş haber metninde birkaç
Uydurmaca kelime gözümüze battı ve
bunları teessüfle karşıladık…
Kemalist Uydurma Dilin hem Resmî Dil hâl̃ine gelmesinde, hem de halk arasında
yaygınlık kazanmasında, (resmî ders kitablarının şartlandırmasına ve mâhûd matbûâtın
têsîrine il̃âveten)
-“Millî Şef”in tâlimâtıyle ve Sel̃ânikli Dilmen’in riyâsetinde hazırlanan-
“Öztürkçe Anayasa”nın -10 Ocak 1945’te- kânûnlaşması, en mühim bir âmil oldu…
TBMM’de kabûl̃ü 11 Ocak 1945 târihli Cumhuriyet’te manşet haber yapılan bu meş’ûm
kânûn, hassaten Prof. Dr. Fuad Köprülü’nün gayretleriyle, 24 Aralık 1952’de
ilgâ edildi; lâkin bu arada umûmî dilde bir hayli tahrîbât yapmıştı bile!
Dahası, “Millî Şef”in “Öztürkçe Anayasa”sı, bil̃âhare, 27 Mayıs 1960 İhtil̃âl̃inin Uydurmaca Esâsiyesine temel oldu…
“Öztürkçe Anayasa”yı mer’iyete koyan
kânûnun kabûlü hakkında çok üzücü bir müşâhedemiz, o zaman Meclis’de bu tâdili
CHP nâmına müdâfaa edenler arasında, ömrünün son 20-30 senesinde Kemalist
Uydurma Dille mücâdeleye çok kıymetli hizmeti dokunmuş Prof. Dr. Tahsin
Banguoğlu’nun da (Drama, 1904 - İstanbul, 3.3.1989) bulunmasıdır. Buna mukâbil,
(bil̃âhare,
mûtâd Münâfıklığıyle, “Uydurma Dil” ve
“Güneş-Dil Teorisi”ne başından îtibâren aleyhdâr olduğunu iddiâ edecek –Yeni Söz, 9, 23, 25, 26.3.2022/27, 41,
43, 44’e mürâcaat-) Falih Rıfkı Atay’ın mâhûd Kânûn hakkındaki medhiyesi bizi
şaşırtmıyor:
“Türk dili ile
Anayasa, Meclisin büyük eserleri arasında anılacak ve ancak onun devrimcilik
geleneği içinde ölçülüp tartılabilecek büyüklükte bir iştir. Millete
kutlularız.
“Melez bir dil
üstünde kültür hürriyeti nasıl kurulabilir ve gelişebilir? Biz bu soruya çoktan
cevab vermiştik ve dilde de kendi kendimize kavuşma yolunda idik. Fakat
kaynaklarımız iyice aranıp taranmadıkça, köklerimiz ve eklerimiz üstünde gereği
gibi uğraşılmadıkça, derinleştirmelerimiz ve inceleştirmelerimizde az çok
kararlılık olmadıkça, ‘Teşkilâtı Esasiye’yi bir ilk-denemeler konusu kılmak
doğru değildi. […]
“…Anayasa
türkçeleştirilmesinde tam bir başarı elde edilmiştir. Üç yüze yakın söz ve
terim karşılığı alınmış olmak, onun akıcı tabiiliğini ve anlaşılırlığını
bozmamıştır. […]
“Bir medeniyetin
dilleri arasında bazı bakımlardan, bir bağımlaşma vardır. O başkadır, bir
milletin kafası yabancı bir dile bağlı kalmak başkadır. […]
“…Hemen hemen 30
yıllık denemeler türkçemizin erkine hepimizi inandırmıştır. Fakat işlendikçe,
onun güzelliğine, kıvraklığına ve temizliğine de büsbütün bağlanıyoruz:
Türkçeleştirme, uğraşanlar için bir vazife kadar bir zevk olmuştur. Onu kana
kana tadıyoruz ve arındıkça derinliğini de daha iyi görüyoruz. […]
“Unutulmamalıdır
ki asıl mesele bir şeyin öğrenilmesindedir. (Müselles) (üçgen) olmakla,
hendesenin o şekli hakkındaki bilgimiz değişmez ve eskimez. Dündenberi ‘teşri’
karşılığı ‘yasama’ olduğu için hukukçularımızın hiç biri herhangi bir bilgi
sarsıntısına uğramış değildir. [???] […]
“…Anayasa
dil çalışmaları için faydalı bir örnek olmuştur. Bu örneğe uyalım.” (Atay,
“Türkçeleştirilen Anayasamız”, Cumhuriyet, 11.1.1945, başmakâle; aynı
başmakâle, aynı târihli Ulus’ta,
“Türk Dili ile Anayasamız” başlığıyle intişâr etmiştir)
Yeni
nesillere düşen büyük vazîfe, Milletimizin bir asırdır mârûz kaldığı kültür
jenosidinin –en başta dil olmak üzere, bütün cepheleriyle- şuûruna varmak ve
Millî Mevcûdiyetimiz nâmına onunla topyek̃ûn mücâdele etmekdir! Kemalizm
tarafından Milletmize revâ görülen kültür jenosidinin belki en vahîm ve en
âşik̃âr cephesi olan “Târihî Türkcenin katli” vâkıası karşısında umursamaz
tavır takınıp üstelik de “Dilin ne ehemmiyeti var!” hezeyânıyle Kemalist
Uydurma Dili benimsiyen, hattâ bu dille “Meâl̃” tertîbine kalkmak gibi bir
cinâyet işliyenler, bizden ırak olsunlar! Dünyâda da, mezarlıkta da, Âhirette
de! Biz onlarla aynı millete mensûb değiliz!
***