Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (189)
“Muhammedin
dinî hususatta bilhassa Haham edebiyatı ile İbranî edebiyatından istifade
ettiği bu gün ispat olunmaktadır.” (Saçak, Mart 1986, ss. 37-42) (Yeni Söz, 16.3.2020/537)
Mustafa Kemâl̃’in bu îzâhatına
nazaran, Hz. Muhammed, bir sahtek̃ârdır;
cem’iyeti ısl̃âh
gibi iyi bir maksadla hareket etmiş olsa dahi, aslında Peygamber olmadığını,
kendisine İl̃âhî
Cânibden Vahiy gelmediğini bildiği hâl̃de
böyle bir iddiâda bulunmaktadır…
Bunu böyle
yazıyor ama şu hayâtî husûsu görmezden geliyor: Allâh (yânî bu en kudsî mefhûm)
hakkında, Dîn hakkında en büyük yalanı söyliyen bir adam, bu derece büyük bir
sahtek̃âr nasıl
aynı zamânda bir ahl̃âk
kahramanı olabilir ve cem’iyetin ahl̃âkını
ısl̃âh edebilir?
(Ki ısl̃âh ettiği
de bir vâkıadır…)
Dîğer
taraftan:
“…Muhammedin Musa, İsa
dinlerine dair öğrendikleri de kendisinde bu itikadı [Vahiy îtikâdını]
kuvvetlendirmiştir. Bu peygamberler de melekler vasıtasile ilham aldıklarını
söylemişlerdi. O dinlerde de cin ve melek telâkkisi vardı. Dinler nazarında
cinler, kötü ruhlar olduğundan peygamberler onlardan mülhem olamazlardı.
Muhammet te diğer peygamberler gibi kendisine ilham eden kuvvetin insanları
iğfal eden bir kuvvet olmayıp, onları hayır ve saadete irşat eden ilâhî bir
kuvvet olduğuna samimi olarak inandı.” (Tarih II 1931: 91)
“Muhammet başlangıçta her halde
şedit bir heyecana maruz oldu. Birtakım dinî endişeler ve vicdanî mülâhazalarla
samimi surette üzüldü. Muhammet namuskâr ve menfaat fikrinden ari olarak ortaya
atıldı. Onun gayesi, muhitinin ahlâkını, dinini ve içtimaî hayatını ıslah
etmekti.
“İlk
vahiy: Muhammedin Peygamberliğinin başlangıcına dair birçok rivayetler vardır.
Bunlar pek çok efsanelerle karışmıştır. Hakikatte Peygamberin ilk söylediği
Kuran ayetlerinin ne olduğu katî surette malûm değildir. […] (O,) kendisini
tahrik eden kuvvetin tabiat fevkinde bir mevcudiyet olduğuna samimî surette
kani idi. Muhammedi harekete getiren ilk amil bu samimî heyecanlar olmuştur.” (Tarih
II 1931: 91) (Yeni Söz,
16.3.2020/537)
Mustafa Kemâl̃’in bu îzâhatına nazaran
ise, o, “birsâmlı”, yânî “birsâmlarını Vahiy zanneden”, samîmî olarak bu inancı taşıyan bir “rûh
hastası”dır (“psychotique halluciné”)…
Hâl̃buki bu iki îzâh tarzı
aynı ânda mûteber değildir: Muhtelif rûhî sâik̆lerin têsîri altında birsâm hâl̃leri yaşıyan, bu hâl̃leri samîmî olarak hak̆îkat̃ zanneden rûh hastası
ile kendisine Vahiy gelmediğini bildiği hâl̃de geldiğini iddiâ eden sahtek̃âr aynı insan olamaz!
Yine Mustafa Kemâl’in (el
yazmalarındaki) devşirme bir başka iddiâsı da, Âhiret, Mîzân, Sırat Köprüsü, Cennet,
Cehennem gibi inancların Kadîm Mısırlılar tarafından îcâd edildiği ve bunların,
bil̃âhare Orta-Şark’ta yayılıp muhtelif dînlere (bu meyânda Müslümanlığa) dâhil
olduklarıdır… (Yeni Söz,
12.3.2020/533)
Mustafa Kemâl̃, müsteşrik̆lerden intihâl̃ yaptı, Atsız da
Mustafa Kemâl̃’den
İşte Nihal Atsız, Ötüken mecmûasının Kasım 1970 târihli 11 / 83. sayısında intişâr eden “Yobazlık
Bir Fikir Müstehâsesidir” başlıklı ink̃ârî
makâlesini, kendi
tâbiriyle “tımarhâne metoduyle” yazılmış Kemalist Tarih kitablarındaki bu gibi iddiâların bir nevi hül̃âsasıyle inşâ etmiştir. O
iddiâlar ki Materyalist Felsefeye istinâd ederler ve bu bakımdan Marksizmle de
uyum içindedirler; şu bâriz farkla ki
Marksizm veyâ Târihî Materyalizm, bütün beşer târihini, son tahlîlde, ik̆tisâdî âmille, istihsâl̃ tekniğiyle ve buna
istinâden teşekkül eden ictimâî sınıfların il̃ânihâye sürüp giden
kavgalarıyle îzâh etmiye çalışır…
Prof. Âfet İnan’ın talebesi Gürbüz D.
Tüfekçi’nin vesîkalarla gözler önüne serdiği vechiyle, “Üstâd-ı Âzam”,
müsteşrik Caetani’nin materyalist nokta-i nazardan kaleme alınmış İslâm Târihi’nden bâzı bölümleri Âfet
Hanım’a tercüme ettirip resmî Tarih
kitaplarına dercettirmişti. Tercümenin bu kısmında müddeâsının esâsı yer
alıyor: “Bunları [Muhammed’e ilham verenleri] Yahudiliğe meyleden kimseler
arasında aramak lazımdır. Muhammedin dinî hususatta bilhassa Haham edebiyatile
İbranî edebiyatından istifade ettiği bu gün ispat olunmaktadır.” (Saçak, Mart 1986, sayı: 26, s. 42;
elyazısı Âfet Hanım’a âiddir) (Yeni Söz,
17.3.2020/538)
***