Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (33)
“Bu karar üzerine Sultanahmed medresesinin tamirine başlanmıştır. Medresenin avlusunun üstü demir bir çatı ve cam ile kapatılacaktır. Medresenin bu kısmı, arşiv dairesinin bürolarına tahsis edilecek, odalarında da tasnif edilmiş ve fişleri, kataloğları yapılmış evrak bulunacaktır.
“Hamama
gelince: Binada esaslı tamirata ihtiyaç görülmemiştir. Hamam, arşiv dairesinin
deposu olacaktır. Yani eski evrak ve vesikaların bazı mühim kısımları hamamda
muhafaza edilecek, fişleri yapılmış, ilmî şekilde tasnif edilmiş olanları
medresede bulunacaktır.
“Yapılan
tamirler şubat sonuna kadar tamamlanacaktır. Tamir bitince evvelâ Cevad paşa
kütüphanesindeki, sonra Topkapı sarayındaki evrak nakledilecektir. Nakil işine
martta başlanacağı tahmin ediliyor.” (Akşam,
7.2.1938, ss. 1 ve 6)
“Türk mimarlık tarihinde hamamlar arasında
önemli (bir) yer tutan, Mimar Sinan’ın meydana getirdiği bu tür eserlerin en
gösterişlisi olan, ayrıca İstanbul’un birçok sanat ve tarih anıtının topluca
bulunduğu bir yerde Osmanlı devri Türk mimarisinin temsilcisi durumunda bulunan”
Ayasofya Hamamı’nın mârûz kaldığı hoyrat muâmeleleri ve tahrîbâtı, Eyice, TDV İslâm Ansiklopedisi’ndeki al̃âkalı makâlesinde îzâh ediyor:
“…Ayasofya
Hamamı’nda, 1916-1917 yıllarına doğru müze olmak üzere bazı değişiklikler
yapılmasına girişilmiş, erkekler ve kadınlar kısmı arasındaki bölme duvarında
geçit açılmış, erkekler kısmı önündeki revak yenilenmiştir. Fakat daha sonra
müze yapılma tasarısı gerçekleşmemiş, yalnız 1930’larda hamamın içinde bir halı
sergisi düzenlenmiştir. Sonraki yıllarda bu çok değerli tarihî eserin lâyık
olmadığı işlere tahsis edildiği, önce belediyenin gaz ve benzin deposu, daha
sonra Devlet Basımevi’nin kâğıt ambarı haline getirildiği, hatta bir ara kömür
deposu olarak kullanıldığı görülmüştür. Bu arada içinde tahribat da olmuş,
döşeme yer yer çökmüştür. İlh…” (Semavi Eyice, “Ayasofya Hamamı”, TDV İslâm Ansiklopedisi, İstanbul: 1991,
IV/211)
(https://islamansiklopedisi.org.tr/ayasofya; 15.2.2022)
İsl̃âmî mâzîmizin can düşmanı Kemalist
Totaliter Rejimin yerle yeksân ettiği, hattâ izlerini bile görünmez hâl̃e getirdiği Ayasofya Medresesi’nin
temelleri, 1985-1986 senelerinde, arkeolojik kazılar sâyesinde tekrâr gün
ışığına çıkarıldı. Bu fotoğraf da, nice mümâsilleri gibi, Kemalizmin bir utanc
vesîkasıdır…
***
Kemalist Totaliter Rejimin yok ettiği Ayasofya Medresesi hakkında
salâhiyetdâr bir şâhid: Ali Sami
Boyar
Ressam ve Müzeci Ali Sami Boyar (İstanbul, 1880 – a.y., 1967, Zincirlikuyu
Mez.), Ayasofya Bizans Müzesi’nin ilk Müdürüydü ve dokuz sene sonra, 1944’te,
bu makâmdayken emekli oldu. Binâenaleyh Antikemalist bir şahsıyet olmaktan çok
uzak bulunan Boyar’ın Kemalist Totaliter Rejim tarafından yıktırılan Ayasofya
Medresesi ve bu mes’ele hakkındaki müşâhede ve mül̃âhazaları, büyük ehemmiyet
arzediyor. Biraz aşağıda, onun bu mevzûda kaleme aldığı uzunca makâlenin,
doğrudan Ayasofya Medresesi’yle al̃âkalı kısmını aynen ik̆tibâs edeceğiz. Bu
kısımdaki en mühim tesbîti, Ayasofya Medresesi’nin, büyük târihî kıymetine
il̃âveten, “çok sağlam ve her işe yarar bir binâsı ve her şeyden evvel bizâtihî
bir müze” olmasına rağmen, insâfsızca yıktırılmış olduğudur. Aşağıdaki kısa
tercümeihâl̃inden, makâlesinin ehemmiyeti daha iyi anlaşılacaktır:
“Ali Sami Boyar: Türk resim sanatının en başta gelen simalarındandır.
Kafkasya’nın Ahıska kasabasından İstanbul’a göç etmiş Hacı Hayrullah adında bir
tüccarın torunudur. 15 şubat 1880’de İğrikapı’da dünyaya geldi. Daha çok küçük
yaşta resme karşı büyük heves duydu. Kağıtları defter halinde annesine diktirir
üzerine her gördüğü şeyin resmini çizerdi. İlkokuldayken öğretmeni kopya ederek
yaptığı bir resmi onun yaptığına inanamamıştı. İlk resimlerini ise abisi satın
alırdı.