VF kat sol
VF kat sağ

01 Aralık 2015

Ayasofya’nın mânâsı

Suriye'deki uçak olayı ile birlikte Rusya'dan yükselen seslerden biri de Ayasofya oldu. Nedir Ayasofya Türk için! bunu düşünmeden sarf edilen sözlere ne denmelidir?

Tarih, bilincimizin dolayısıyla kendilik duygumuzun muhafızıdır. Hafızamızda yer alan, değer dünyamızı şekillendiren ve korunmaya layık görülen tüm kavramlar tarihin bize ulaştırdığı anlam dünyamızın yapıtaşlarıdır. Bizi, ben kimim sorusunun eşiğine getiren bu kavramlara verilen cevaplar medeniyet ve kültür intisabımızın da esasını teşkil eder. İlham ve şahsiyet kaynaklarımız olmaları hasebiyle bunların bilinmesi ve aktarılması bir milletin toptan hafızasını ve kollektif şuurunu da oluşturur. Bu bakımdan tarihte cevhere dair olan ve onun temessül ettiği hafıza şahıslar, hafıza olaylar/olgular ve hafıza mekânlar vardır. Bunların bilinmesi, idrak edilmesi ve bir muharrik güç olarak eylem alanı oluşturması milli aklın var edici özelliklerinden biridir.

İstanbul'un fethi, şüphesiz, tarihimizde hafıza olayların en önde gelenlerinden biridir. Fatih Sultan Mehmet bu büyük olayın fatihi olarak hafızamıza türlü anlamlar aşılayan bir büyük şahsiyettir. Nihayet, İstanbul ve fethin sembolü Ayasofya bu büyük tarihi olayın en büyük sembolü olarak milli hafızamızın en müstesna yerinde durmaktadır. Benlik duygumuz içinde yapı taşı olan fetih, fatih ve Ayasofya Türklerin ve İslam'ın asırlık mecrasında şüphesiz en büyük bir mihenk ve köşe taşıdır. Ayasofya'nın sembolleşen durumu bu büyük olayın neticesinde İslam'ın fetih sembolü olarak öne çıkmasındandır. Burada okunan ilk ezan, kılınan ilk namaz ve vakfiyesiyle medeniyetimize dair sonsuz bir abide haline gelmiştir.

Fatih'in meşhur vakfiyesinde “İşte bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya'yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tedile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisi'nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederlerse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek, mütevellilik hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterlerine kaydederler veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar. Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse, Allah'ın, Peygamber'in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen laneti onun ve onların üzerine olsun, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın. Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır. Allah'ın azabı onlaradır. Allah işitendir, bilendir.” der. Bu ifadelerle Fatih, bu abidenin hafızamıza ve benliğimize dair önemine binaen korunması gereken bir sembol mekân olduğunu ifade ile bu özelliğinin değiştirilmesinin düşünülmemesi gerektiğine dair ikazını yapmıştır. Fetih böylece, Fatih'in bu sözleriyle mühürlenmiştir. Ayasofya, adeta, Konstantinapolis fetihnamesinin altına basılmış bir mühürdür. Hukuki ve tarihi olarak buranın ifade ettiği mananın Fatihinin sözleriyle tasdiki görülür.

Ayasofya, İstanbul demektir. İslam olan şehir İslambol. Akşemseddin ile tecessüm eden imanî mananın fetih ile tescilidir Ayasofya. Malazgirt'ten beri devam eden Alparslan, Kılıç Arslan, Osman Gazilerle devam eden bir davanın, bir inancın tarihi aydınlatma davasının sembolüdür Ayasofya. Süreç demektir. Hz. Peygamber ile başlayan bir yönüyle Kudüs'te bayraklaşan bir anlam sancağı 1453'te Ayasofya'nın burçlarına dikilecektir. Ezanlar dalgalanacaktır minarelerde, secde secde tarih olacaktır Ayasofya.

İslam medeniyetinin hafızamıza verdiği bilincimize kattığı bizi biz eyleyen önemli bir anlam mekânıdır Ayasofya. Kutlu sultanın kutlu orduları Peygamber mucizesi olarak asırlardır devam eden İstanbul'u feth etme ideali sonunda Türkler eliyle gerçekleştirilecektir. Vakfiyedeki ikazlar bu manada bir imanın süregiden hafızasının nihai zaferinin muhafazası adınadır. Bu cümleden Ayasofya iman demektir. 

Ayasofya Rum ülkesinin Türkiye olmasının sembolüdür. İslam'ın büyük ruh hareketi ile Malazgirt'te, Miryekefalon'da, Haçlılar karşısında pek çok zaferlerle bu toprakları Türkiye kılan büyük ülkü nihai zaferini kazanarak buraların bir Türk-İslam vatanı olduğunu tesciller. Ayasofya'nın bu bakımdan diğer bir manası vatandır. Medeniyetimize dair mana dünyamızın, değerlerimizin ve kültürümüzün yaşanır olduğu bir yer olur coğrafya yani vatanlaşır. Vatanlaşan bir Ayasofya'da Türkiye kurulmuştur. İstanbul'daki binlerce yıllık mirasa sahip olan Türkler kendi idrak ve irfanlarıyla bir dünyayı yeniden kurmuşlardır. Aklımız, idrakimiz ve imanımızla bilgi, vicdan ve irfanımızla bu ülke Türkiye olur. Ayasofya Türkiye'dir.

Nurettin Topçu ifadeleriyle kalpler fetheden, gönüller açan kılıçlar nihayet Doğu Roma'nın başşehrini alarak vatanın bütünleşmesini, birleşmesini ve Türkiyeleşmesini tarih önünde ilan etmişlerdir. Hüdevandigarlarla, Yıldırımlarla, Murad-ı Sani hanlarla başlayan Anadolu'nun yeniden birleşmesi davası fetihle taçlanacaktır. İslam'ın ve irfanın aydınlığında bir olan coğrafya iri ve diri olacaktır. Bu bakımdan Ayasofya bu topraklardaki birliğimizi de temsil eder.

Türk'ün ekmeği tuzu gönlü gibi ganidir isteyene verir, yemez yedirir, ama vatanını ve tarihini isterseniz sonuç öngörülebilir değildir.

Ayasofya'ya talip olanlar neye talip olduklarını bir de bu zaviyeden düşünsünler…