31 Ekim 2017

Ayla filmi filmden daha öte bir şey..

Küçüklüğümde köyümüzde Şükrü Topal amcaya herkes Koreli derdi. O zamanlar biz onun adını gerçekten Koreli olduğunu zannederdik. Daha sonra anladık ki Şükrü amca bir Kore gazisi olduğu için ona Koreli diyorlarmış.

Rahmetli Kore Gazimiz Şükrü amca sayesinde bizler Koreyi küçük yaşlarda tanımış olduk. Onunda çok etkileyici savaş hikayeleri vardı. Köye çok geç dönmüş. Bu vesile ile köyümüzün gazisi Şükrü Topal amcaya rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun.

Üç gün önce vizyona giren ülkemizin Oscar adayı olan ‘Ayla' filmi, hikayesi ile Kore savaşını ve Türk askerimizin kahramanlığının yanında şefkatini sevgisini de beyaz perdeden yansıtıyor.    

Ayla filmi, 1950'de Kore Savaşı sırasında yetim kalan ve bir orman içinde donmak üzere olan küçük kıza sahip çıkan İskenderunlu Astsubay Süleyman Dilbirliği'nin öyküsüdür.

 İsmail Hacıoğlu, Murat Yıldırım, Ali Atay ve Çetin Tekindor gibi oyuncuların rol aldığı film aynı zamanda Türkiye'nin Oscar adayıdır.

Ayla filmi, kahramanlık, sevgi, şefkat filminin çok ötesinde Türk milletinin özünü, ruhunu, karakterini anlatan bir filmdir. Çünkü kurgu değil yaşanmış bir hikayedir.

Koreli Kim Eunja'ya ‘Dünyaya bir daha gelsem Türkiye'de doğmak isterdim' dedirten bir hikayeye sahip ‘Ayla' filmi. Mutlaka izleyin. Yaşadığınız yerde sinema yoksa, olan yere gidin izleyin.  

Bir çocuğu sahip çıkmak hem de çok zor koşullarda. Savaşın ortasında. Kız çocuğu sizi baba olarak, sizde onu evladı olarak kabul etmişsiniz.

‘Ayla' sadece bu bağı değil, bir babayla kızının zorunlu ayrılığını da anlatıyor. 

“Geri geleceğim demiştim çok şükür tekrar gördüm”

Astsubay Süleyman Dilbirliği kendisiyle yapılan röportajlarda küçük kız Kim Eunja (Ayla) ile ilk nasıl karşılaştığına şöyle cevap veriyor: “Nasıl unutabilirim! Orman yolu vardı, geçiyorduk böyle. Bir baktım, kenarda bir çocuk perişan vaziyette ağlıyor. Aç, hava soğuk. Eksi 20 dereceydi hava. Donmak üzereydi. Onu o kötü haliyle gördüm. Aldım bölüğe getirdim. İlk yaptığım iş saçlarındaki bitleri ayıklamak oldu. Elbiselerini, elini, yüzünü temizledim. Mermi sandıklarından bir yatak hazırladım ona. Biz ne yediysek ona da yedirdik. İsmini bilmediğimiz için bizde ona Ayla adını vermiştik. Ayrılırken ona geleceğim seni tekrar göreceğim demiştim. Çok şükür bu sözüm gerçekleşti.” 

Sorular peş peşe geliyor Süleyman amca devam ediyor: “O benim üçüncü çocuğum. Ayla benim kızım. Çocuklar ayırt edilmez ki. Ayla'yla ilk buluştuğumuzda çocuklarıma dedim ki; “Bir mirasçı daha geldi size.” Ben çocuklarımı birbirinden ayırmam.”  

“Siz olmasaydınız Güney Kore olmazdı”

Kore televizyonunun bir belgesel çekimi nedeniyle Süleymen Dilbirliği ve Ayla yıllar sonra tekrar kavuşuyorlar. Belgesel nedeniyle Süleyman amcayı neredeyse tüm Kore halkı tanıyor. Bu konuda da şöyle devam ediyor: “Sokakta tanıyorlar beni. Fotoğraf çektirmek için sıraya giriyorlar böyle. Yolda yürürken hemen ilgi gösteriyorlar. Burada Sultanahmet'te bile Koreliler gördüğü zaman hemen tanıyorlar. Çok saygı gösteriyorlar. “Siz olmasaydınız Güney Kore olmazdı” diyorlar.

Ayla: 60 yıl hep aradım

 “Yavaş yavaş ümidim azalsa da günün birinde buluşacağımızı biliyordum. Çünkü o giderken bana geri geleceğini söylemişti” diyen Koreli Ayla 60 yıl boyunca hiç unutmamış babasını. Her fırsatta onu bulmaya çalışmış.
O kadar ki, 2007-2009 yıllarında Seul'ü çalıştıran Şenol Güneş'e ulaşmış bir gün.
“Bir Türk teknik adam” diyor Koreli Ayla, Şenol Hoca için.
“Türkiye'de Süleyman diye birini arıyorum” demiş ona.
Sorunun ardındaki büyük dramı bilmeyen Şenol Hoca da ne yapsın, bir taraftar diye düşündü belki de; “Türkiye'nin yarısı Süleyman” yanıtını vermiş Koreli Ayla'ya.

“Hâlâ Türkçe sayı sayabiliyorum biraz. Çünkü Türk askerleri eğitim yaparken ayaklarını yere vurup sayarlardı. Oradan aklımda kalmış.” Diyen Kim Eunja, Kore'de Ayla ismini kullanmadığını ancak bir adının da Ayla olduğunu hep biliyordum diyor.
Sinema yazarlarından tam not

Atilla Dorsay:  “Filmi izlemeye geldiği zaman arkadaşlarının, "Yeterince mendil getirdiniz mi?" dediğini aktararak, "Ben de şaka olsun diye 'evet' dedim ama emin olun birkaç mendil ıslattım. Ayla, sinema tarihinde yapılagelmiş en güzel sevgi filmlerinden biri olmuş."

Bedir Acar: “ 90 küsur yaşındaki bir askerle, 70 yaşındaki Kim Eunja'nın gerçek hikayesinden esinlenerek çekilen Ayla filminin tüyler ürperten dokunaklı gerçek hikayesi.”

Abdulhamit Güler: “Bir savaşın içerisinde geçen sevgi hikayesi. Bu başlı başına bambaşka bir mesele. İnsan filmi izlerken her şeyi bir kenara bırakıp, hikayeye kendini kaptırıyor."

CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLTÜR VE SANAT BÜYÜK ÖDÜLLERİ SAHİPLERİ BELLİ OLDU

Her yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda açıklanan Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerinin bu yılki sahipleri belli oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onayıyla; 2017 yılında Prof. Dr. İlber Ortaylı, Göksel Baktagir, Yavuz Turgul, Ali Toy, Selahattin Kara ve Nurettin Topçu'ya ödül verilmesi uygun görüldü.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Doç. Dr. İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı Dr. M. Mücahit Küçükyılmaz, Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanı Lütfullah Göktaş, Cumhurbaşkanlığı Danışmanı H.Hümeyra Şahin, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Ömer Arısoy, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş ile Yazar Alev Alatlı ve Yazar Rasim Özdenören'den oluşan Değerlendirme Kurulu'nun önerisi üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2017 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerinin aşağıdaki isimlere verilmesini uygun buldu:

Tarih: Prof. Dr. İlber Ortaylı

Tarihini bilmeyen milletlerin geleceğini de inşa edemeyeceği hakikatinden hareketle, tarihimizin derinlikli biçimde araştırılıp aktarılması, geniş halk kitlelerine sevdirilmesi, yurt içinde ve yurt dışında, başta akademik platformlar ve medya ortamı olmak üzere tüm kesimlerle paylaşılmasındaki değerli katkıları münasebetiyle Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya verilmesi uygun görülmüştür.

 Müzik: Göksel Baktakir

Kanun icrasında diğer tekniklerin yanı sıra, özellikle sol el için geliştirdiği teknikle dikkatleri üzerine çeken, temelde bir Türk müziği enstrümanı olan kanunun açısını New Age, Caz gibi diğer müzik türlerine doğru genişleterek evrensel bir senteze ulaşan ve icracı, yorumcu ve bestekâr kimliğiyle müziğin pek çok alanında kemale ermiş bir kabiliyet olarak temayüz eden, ruh dinginliği telkin eden tarzını kitlelere sevdiren Göksel Baktagir'e verilmesi uygun görülmüştür.

 Sinema: Yavuz Turgul

Türk Sinemasının siyasi ve kültürel ayrışmalar yaşadığı çalkantılı dönemde ısrarla nitelikli filmler çeken, sinemanın komedi ve dram gibi birbirinden farklı alanlarında iz bırakan senaryo ve filmleriyle kendisinden sonra gelenlere öncülük eden, senarist, yazar ve yönetmen olarak çok yönlü kişiliğiyle Türk sinemasına kimlik kazandıran Yavuz Turgul'a verilmesi uygun görülmüştür.

 Geleneksel Sanatlar: Ali ToY

Geleneksel sanatların yeni nesil sanatçılar eliyle tekrar fark edildiği bir dönemde, olgunluk çağında modern mimari ile hat sanatını aynı güzellikte buluşturmayı başaran, tasarımlarındaki kendine has yalın, etkili ve dengeli üslubuyla geleneksel hat sanatımıza bir bakıma yeniden can suyu veren Ali Toy'a verilmesi uygun görülmüştür.

 Resim: Selahattin Kara

Her karesi bir resim estetiğine sahip olan “Aziz İstanbul”u fırçanın diliyle yorumlayan, ondaki saklı güzellikleri gönül gözüyle de hissetmemize imkân tanıyan, şehir ressamı olmanın ötesinde “İstanbul ressamı” olarak anılan ve kendine özgü tarzıyla ürettiği eserlerle yurt içinde ve dışında takdirler toplayan Selahattin Kara'ya verilmesi uygun görülmüştür.

Vefa Ödülü: Nurettin Topçu

İnsanın var oluşunu sadece et, kemik, kan ve maddeden ibaret görmeyip ruhun derinliklerine inen, isyanın da bir ahlakı olduğunu ve bireyin toplumda bir ahlak nizamı çerçevesinde kendine yer edineceğini anlatan, bu millete Anadolu irfanının kıymetini ve düzen kurucu ahlakını kuşanmayı telkin eden, kadim İslam ve Türk tarihini, tasavvufu ve modern dönemdeki sosyolojik gerçekliğimizi tahlil eden eserleriyle merhum Nurettin Topçu'ya, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verilmesi kararlaştırıldı.

Ödül töreni daha sonra ilan edilecek bir tarihte Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilecek

 GENÇ EDEBİYATÇILAR BULUŞMASI

 Kültür ve Turizm Bakanlığı katkıları ile, Sancak Medya tarafından düzenlenen festivale, İstanbul'dan Fatih Belediyesi, Bursa'dan Yıldırım Belediyesi, Sakarya, Konya, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Mardin büyükşehir belediyeleri ev sahipliği yapıyor.

Uluslararası Sosyal Medya Derneği (USMED) ve TİKA tarafından da desteklenen festivalde 100'e yakın etkinlik gerçekleşecek.

Etkinlik, 28 Ekim Cumartesi akşamı Fatih Belediyesi Çatladıkapı Spor Tesisleri'nde yapılan törenle başladı. Genç Edebiyatçıların ve konukların katıldığı gece de Edebiyat'ın önemi bir kez daha vurgulandı. Başarılı genç Edebiyatçılar eserlerini okudular.

 İsmail Kılınçaslan / Şair - Yazar

 Geçen yıl Uluslararası Genç Şairler buluşması yaptık ve Allaha şükür çok güzel hatıralarla ayrıldık. Bu sene ise Öykü ve Edebiyatı dahil ettik. Kültürü coğrafyamıza Anadolu'ya yaygınlaştırmak istedik. Kültürün Bakanlığına desteklerinden teşekkür ederim. Buluşmanın Anadolu da başlamasını önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Festivali Anadolu da 7 ayrı yerde yapıyoruz. Davetimizi kırmadan Dünyanın dört bir yanından gelen misafirlerimize de ayrıca teşekkür ederim. Çok iyi şair ve yazarlarımızı eserlerini sizinle paylaşacağımız güzel bir program gerçekleştirecek

 Çoşkun Yılmaz /İstanbul il Kültür ve Turizm Müdürü

 7 şehir den genç edebiyatçıları selamlıyorum. Biz kültür ve Turizm Bakanlığı olarak özel proje ve programlarda gençliğin önünü açmak  için her zaman destek veriyoruz. Bu proje bizim için çok önemli ve değerli nesilleri, coğrafyaları buluşturan bir program. Bizim için ayrı bir yeri var. Bu programın yolumuzun öncülerine, söz söylemi olan,  yol tutmayı bilen bir tasavvuf geliştirmeyi öğrendiğimiz bir vesile olacak diye düşünüyorum. Vefa gösterenlerinizi bol sözünüzün anlaşılmasını dilerim dedi.

 Türkiye'de ilk kez aynı anda yedi şehirde edebiyat festivali

 Teması “Genç Olmak Genç Ölmek” olan festivalde, 30 yaş ve altı yaklaşık 40 genç yazar sesini duyuracak.

 Festival etkinlikleri

 Festivale katılan isimler hafta boyunca dört gruba ayrılacak.

İstanbul ekibi, Fatih Belediyesi Ali Emiri Nikah Salonu, Pages Kitap Kahve, Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müzesi, İnsan Kitabevi, Çatladıkapı Sosyal Tesisi gibi mekanlarda birçok etkinlik gerçekleştirecek.

Diğer üç grup ise hafta boyu Bursa, Sakarya, Konya, Gaziantep, Mardin ve Kahramanmaraş'ta üçer gün etkinliklere katılacak.

Bütün ekipler aynı zamanda gittikleri yerlerde “Genç Yazarlar Okulda” etkinliklerine katılarak lise öğrencileriyle buluşacak ve onlara yazarlık ve edebiyat tecrübelerini aktaracak.

 Katılımcılar:

Festivale İtalya'dan  Alessandro Burbank, İzlanda'dan Ásta Fanney Sigurðardóttir, Macaristan'dan Gal Soma ve Veeronika Horvath, Portekiz'den Gisela Casimiro ve Ligia Reyes, Irak'tan Kadhem Khanjar, Suriye'den Manahel Alsahoui ve Mahmoud El-Tawil, Fas'tan Soukaina Habiballah, Azerbaycan'dan Şehriyar del Gerani ve Metleb Mukhtarov, Bosna Hersek'ten Kenan Mesanovic, Makedonya'dan Frosina Parmakovska, İrlanda'danEmily Davis Fletcher katılıyor.

 Türkiye'den, Gülhan Tuba Çelik, Silvan Alpoğuz, Beyzanur Turcihan, Fatih Baha Aydın, Ali Berkay, Yahya Arslan, Saliha Güngör, Metin Erol, Taner Sarıtaş, Humeyra Yabar Can Acer, Enes Kılıç, Mahmut Sami Yıldız, Muhammed Cemal Ünal, Sinem Torun, Selim Sina  Berk, Rıdvan Kadir Yeşil, Arda Arel, Abdullah İlhan ve Burak Ş. Çelik konuk olacak.

  GÜRBÜZ AZAK ALİ EMİRİ'DE ÜSTÜN İNANÇ TAKSİM ATATÜRK KİTAPLIĞINDA

Kültür Sanat Sezonun başladı. İstanbul'un bir ucundan diğer ucuna kadar her köşede İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bir kültür sanat etkinliğine rastlamanız mümkün.

Bir birinden değerli etkinliklerin arasından iki önemli ismin programından bahsedeceğim. İkisi de duayen eli öpülecek gazeteci yazar. Hayatları boyunca çok önemli isimlerle tanıştılar ve güzel işlerin altına imza attılar. Gürbüz Azak ve Üstün İnanç. İkisi de ilerlemiş yaşlarına rağmen hala heyecanlarını kaybetmemiş üretmeye yazmaya devam eden isimler.  Gürbüz Azak Ali Emiri Kültür Merkezinde, Üstün İnanç Taksim Atatürk Kitaplığında dinleyicileriyle buluşarak sohbet ediyorlar.  Asla kaçırılmayacak programlar bunlar. İçinde tarih, anı, tecrübe barındırıyor. Her sohbet bir kitap niteliğinde.

Bu güzel programlar için İstanbul Büyükşehir Belediyesi kültür sanat etkinlikleri yöneticilerini tebrik ediyorum.

 OLCAY YAZICI TYB İSTANBUL'DA ANILDI

 7 yıl önce aramızdan ayrılan şair Olcay Yazıcı TYB İstanbul da düzenlenen bir etkinlikle anıldı.

 Şairliğinin yanı sıra gazeteci yazar kimliği ile de tanınan ve 2010 yılında aramızdan ayrılan Olcay Yazıcı, Genç TYB İstanbul'un düzenlediği bir şiir akşamı ile yad edildi.

Onu yakından tanıyan, seven ve sanatından etkilenenleri bir araya getiren  programda şair ile ilgili anılar anlatıldı, şiirleri seslendirildi.

Etkinliğe katılan şairler bulunacak şairler şöyle: Aykut Nasip Kelebek, Ekrem Kaftan, Ercan Ata, İbrahim İnecik, Sedat Yılmaz, Yusuf Bilge Büyükboyacı, Bünyamin Gürel(Bünyamin Gürel katılamadı ancak gönderdiği yazı sunucu tarafından vekaleten okundu) .

 Olcay Yazıcı Kimdir?

1953 yılında Trabzon'da dünyaya geldi. İlkokulu Aşağıovalı köyünde, ortaokulu Zeytinburnu'nda, liseyi Zonguldak Fener Lisesinde, yüksekokulu İstanbul'da okudu. Başta Hisar, Töre, Öncüler, Türk Edebiyatı, Boğaziçi, Pınar, Meşale, Dolunay, Ufuk Çizgisi, Millî Kültür, İnsan ve Kâinat, Cemre, Güneysu, Çağrışım, Tepe Edebiyat, Kırağı, Kültür Dünyası, Tarih ve Düşünce, İslâmî Edebiyat, Bizim Külliye, Çerçeve, Seyir, Ufuk Ötesi, Kubbealtı Akademi Mecmuası, Biyografi Analiz, Çınar, Mor Taka, Yüzakı ve Berceste olmak üzere, birçok dergide şiir, hikâye, deneme ve kültür/fikir yazıları yayımlandı. Türk Edebiyatı dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğünü (1983-84), bilim ve teknoloji dergisi İnsan ve Kâinat'ın editörlüğünü (1988-94), Kültür Dünyası dergisinin Genel Yayın Yönetmenliği'ni yaptı (1997-98, 16 sayı). 1984'te gazeteciliğe başlayan şair ve yazar Olcay Yazıcı, 12 yıl çalıştığı Türkiye Gazetesi'nde dizi, mülâkat ve köşe yazarlığı; kültür-sanat sayfası yöneticiliği, bölüm şefliği ile yazı işleri ve Avrupa baskıları servisinde redaktörlük görevlerinde bulundu (1984-1997). 1999'da Ayyıldız gazetesinin Kültür Sanat ve Düşünce sayfasını yönetti. Müstâkil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin, Araştırma Yayın Komisyonu Koordinatörlüğü ile Süreli Yayınlar Editörlüğünü yürüttü (2000-2001). Uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) Genel Müdürü olarak görev yaptı. Şair ve yazar Olcay Yazıcı'nın, Arif Nâzım, Mustafa Yıldızdoğan ve Ahmet Yılmaz tarafından bestelenmiş şiirleri de var. 12 Eylül 2010 tarihinde İstanbul'da vefat etti.