10 Şubat 2016

Babam...

Şubat 2016... En kara gün benim için... Ne Şubatlar gördük; ne devrildik Şubatlar'da çınar misali; silkindik ve yeniden doğrulduk. Her yeniden doğuşumuzun arkasındaki fikrin, yaşayan en ulu çınarıydı BABAM.

Hak'tan şaşmadan sürdüğü 92 yıllık ömrün her anı, o kapkaranlık Şubatlar'ın arkasındaki karanlık elleri anlatmakla geçmişti.

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı, sevgi ve fedakarlığın doruklardaki adıdır BABA...

Her seslenişte yüreğin titreyerek, acıların dindiği, kederlerin buhar olup uçtuğu, sevginin gönüllere sığmaz olduğu sözcüktür BABA...

Sabrıyla, şefkatiyle, sıcaklığıyla, her şeye karşı koruyuculuğuyla ve bɑğışlɑyıcılığıyla her gün bir kez daha hayranlık duyulan en müstesna gerçektir BABA...

Varlığına doyamamışken yokluğunda eksilen yandır BABA...

Gözündür BABA; alabildiğine geniş ufuklara bakabildiğin.

Dilindir BABA; gere gere göğsünü doğruyu savunurken, kimi zaman haykırdığın kimi zaman sükut ettiğin...

Ulu bir çınardır BABA; huzuru gölgesinde bulduğun...

Leb-i Derya'dır BABA; özlü sözlerini rehber edindiğin...

Ve şimdi körüm ben!

Gözümün önünü bile göremeyecek kadar kör.

Lal şimdi dilim!

Bütün duygularını toprağa vermişçesine sözcüklerin.

Huzurum yok artık benim!

Ulu çınarımı kendi ellerimle verdim toprağa...

1 Şubat 2016...

En kara gün benim için...

Ne Şubatlar gördük; ne devrildik Şubatlar'da çınar misali; silkindik ve yeniden doğrulduk.

Her yeniden doğuşumuzun arkasındaki fikrin, yaşayan en ulu çınarıydı BABAM.

Hak'tan şaşmadan sürdüğü 92 yıllık ömrün her anı, o kapkaranlık Şubatlar'ın arkasındaki karanlık elleri anlatmakla geçmişti.

Kimi zaman şiirleriyle kimi zaman özlü sözleriyle...

Hak'kı ve haklıyı savunan adam BABAM, bir Şubat günü yürüdü Hak'ka.

Karanlık Şubat'ları tarihe gömen fikrin nazarımdaki en şiddetli savunucusuydu.

Arkasında bıraktığı en büyük mirasıysa karakteri...

Hak ve haklıdan yana elif gibi dimdik durmaktan hiç taviz vermeyen karakteri...

Ülkeyi karşılıksız severken, bu sevgi uğruna ölümün kutsiyetini haykıran karakteri...

Gittiği her yerde buram buram tarih kokan mekanlardan, Türk'ün Türk'e özgü sevdasına varana kadar her “zenginliği” nakış nakış şiirleştiren karakteri...

Beyliğe boyun eğmeyen, her Barak bir Beydir desturuyla dimdik duran karakteri...

Türk boylarına bağlı kollardan mevcudiyetini korumayı başaran Barak'ın şanlı tarihini ondan dinlerken kabarırdı göğsümüz.

Oğuzların sağ kolu Bozoklardan Yıldızhanoğullarına bağlı Beğdilli boyu içerisinde yer alan oymaklardan Barak'ın Ortaasya'dan süregelen göçünü şiirler ve destanlarla anlattığında, o tarihi an be an bir kez daha yaşardık adeta.

Ve hemen bütün şiirlerinde, bu şanlı destanın kahramanlıkları kokardı buram buram.

Türk boyları içerisinde en zengin sözlü kültüre sahip olan Barak'ın kültürünü, şiirlerinden hikayelerine varana her türünde nakış nakış aktaran son tarih kürsüsüydü adeta.

Barak'ın Hak ve haklıdan yana duruşunu, adalet ve hakkaniyet ölçüsünü her adımının referansı yaptı.

8 kız 3 erkekten oluşan 11 evladı arasında adalet terazisini bir milim bile saptırmadı. 30'u aşkın torunu arasında da aynı teraziyle dağıttı sevgisini ve şefkatini.

Gözden ırak olan gönülden ırak değildi onun için...

Gözü de gönlü de Hak terazisiyle ölçer biçerdi...

Böyle bir ‘BABA'yı uğurladık biz Hak'ka...

Onunla birlikte gözlerimizi de dilimizi de uğurladık sanki...

Ve kaderin cilvesidir ki; gözüm, gönlüm, dilim, özüm ve sözüm BABAM için yazdığım bu yazı, benim doğum günüm olan 10 Şubat'a denk düştü... Kelimelerin anlamını yitirdiği nokta bu olsa gerek...

Ruhun şad mekanın cennet olsun BABAM...

Rabbim seni Resulullah Efendimiz (sav)'e, sahabelerine, evliyalar ve enbiyyalara komşu eylesin inşallah.

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir