VF kat sol
VF kat sağ

22 Şubat 2016

Balıkesir’de bürokrasiyi esir alan korku imparatorluğu

Balıkesir'deki Fetullahçı yapılanma ve AK Parti'li Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur'un yarattığı korku imparatorluğunu bu sütunlarda ifşa edince, meslek hayatım boyunca az rastladığım bir bilgi akışının adresi oldum.

Edip Uğur'la Fetullahçı Terör Örgütü arasındaki “zımni” bağdan, Uğur'un Balıkesir'i “özyönetim” statüsünde yönetme ihtirasına kadar bir çok iddia aktarıldı mail ve sosyal medya mesajlarından.

Büyükşehir Belediyesi satın alma işlemlerinden ihalelere kadar bir çok alanda usulsüzlük iddiaları gırlaydı.

Elbette bunların tümünün takipçisi olacağım.

Bir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın “güç zehirlenmesine” yakalanmış bir psikozla, Devletin ildeki yüzü ve temsilcisi olan Vali'yi itibarsızlaştırma ve hedef tahtası haline getirme çabasının, sıradan bir “çatışma” olması düşünülemez çünkü.

Bu eylemini, bizzat Devletin başı olan Erdoğan tarafından Devlet Düşmanı olarak lanse edilen medya grubunun mensupları ile kafa kafaya vererek yapıyor ve bunun görüntüleri de deşifre oluyorsa, muhakkak DERİNLEMESİNE incelemek gerekir.

Devleti temsil eden Vali'ye bir Belediye Başkanı'nın üstelik “Kovuşturmaya Yer Olmadığı” kararı sonrasında mesnedini kaybetmiş iddialarla saldırılmasına, başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere ilgililer nasıl bir işlem yapar  bilemiyorum; ancak Fetullahçılar'ın “Edip Ağası” diye nam salan bir isme, -Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadelenin “İstiklal Mücadelesi” diye bizzat Cumhurbaşkanı tarafından ilan edildiği bir dönemde- göz ucuyla bile bakılmamasını, sadece bürokratik hantallıkla açıklamak mümkün değil.

Örneğin; Başkan Uğur'un Balıkesir'de yarattığı Korku İmparatorluğu sarmalında refleksleri ve iradesi törpülenmiş güvenlik, istihbarat ve yargı bürokrasisi, Uğur'un yarım yüzyıllık sanayi varlığı olan Arı Yağ ve Tur Yağ'ı Orkide Yağ'a satmasının altında, olası “Paralel Sermaye Soruşturmasından sıyrılmak” olup olmadığını “soruştur(a)mayacak” kadar mı hantallığın pençesinde?

Yine bölgedeki bir televizyon kanalının da sahibi olan oğlu İsmail Uğur'un, Fetullahçılar'ın Balıkesir'deki ana üssü diye gösterilen Balıkesir Sanayici ve İşadamları Derneği'ne olan “bağlılığı” onu “Sanayi Odası Başkanı yapan süreçteki desteklerine vefa borcu mu sadece” diye araştır(a)mamak istihbari ve yargısal bürokrasi hantallığının nüksetmesinden mi mütevellit?

Bunları da bir tarafa geçelim... Balıkesir'deki sermaye hareketliliğinin kahir ekseriyetinin, Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarının kontrolünde olduğu iddialarını da görmeyelim hadi!

Peki; Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarına ait bir kampla ilgili ortaya atılan “usulsüz imar değişikliği” iddiaları, Balıkesir Büyükşehir Belediye Meclisi'nin “Edip Ağa”nın mihmandarlığında “sehven” aldığı bir karar diye mi geçiştirilecek?

Bakın daha Kalkınma Ajansı için “Edip Ağa”nın, Fetullahçı Örgüt'ün bölgedeki prenslerinden olan ve Bank Asya menşeili bir isim üzerindeki ısrarlarının, Vali Mustafa Yaman'ın blokajına takılmasından sonra Vali Yaman'ı hedef alan saldırılar ve itibarsızlaştırma operasyonlarının başladığı iddialarını gündeme bile getirmiyorum.

Kör değiller ya! Onu araştırmak İçişleri Bakanlığı müfettişleri ile Fetullahçı Örgütle mücadelede rol alan bürokratların işi...

Ama bir Belediye Başkanı'nın görev yaptığı ilin -üstelik geçmişte o başkanın mensubu olduğu parti adına bedel ödemiş- Valisine yönelik ithamları ve besleme medya üzerinden yürüttüğü itibar suikastını irdelemek bizim öncelememiz gereken bir görev.

Bu işi öyle bir-iki yazı ile geçiştirecek ya da unutacak değilim.

Birilerinin yaşadığı güç zehirlenmesi karşısında kalemimi eğip bükecek hiç değilim.

Yakasındaki rozetin ağırlığı altında ezilenlerin, o rozetten devşirdiği güçle kurduğu Korku İmparatorluğunu yerle yeksan edene kadar, Balıkesir'deki hukuksuzlukların takipçisi olması gereken güvenlik, istihbarat ve yargı bürokrasisinin o korkudan azat edene kadar yazmaya devam...