17 May 2018

Batılı insana özgü bir ayrıcalık, insan hakları ve Müslüman coğrafyanın katledilen çocukları

Çağdaş batı medeniyetinin ve egemen batı devletlerinin ağızlarına sakız ettikleri fakat geçerlilik alanını sadece batı hudutları ile sınırlandırdıkları, batılı insana özgü bir hak ve ayrıcalık, insan hakları.

 

Filistin'de, Irak'ta, Afganistan'da, Suriye'de, Myanmar'da ve Afrika kıtasının pek çok ülkesinde çocuklar vahşice katledilirken insan haklarının çağdaş savunucuları pek ortalarda görünmediler.

 

Acısı ve hüznüyle yüzüstü bırakıldı masum ve mağdur milyonlar ve Müslümanlar. Ne zaman ki batılı bir insan mağdur oldu o vakit hatırladılar insan haklarının var olduğunu ve tüm güçleriyle savundular insan haklarını.

 

Belki de bu ikircikli tavrın altında yatan temel neden batının egemen devletlerinin Müslüman ve doğulu toplumları insan olarak görmeyişi ile de alakalı olabilir. Öyle ya bu sadece insanlara özgü bir hak. İnsan sıfatını ise batının inanç sistemini ve kültürünü benimsemiş olanlar hak ediyor!

 

Batılı olmayan insanlar tıpkı bir eşya gibi, alınıp satılabilir, kullanılıp atılabilir veya yok edilebilir. Üstelik çocuk veya büyük olmasının bir önemi yok. Zira 14 Mayıs Kanlı Pazartesi yürüyüşlerinde henüz sekiz aylık Filistinli bir bebek Katil İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti. Aynı gösterilerde onlarca insan hayatını kaybetti ve binlercesi de yaralandı. Üstelik ölen, katledilen çocuklar sadece Filistin ile de sınırlı değil.

 

Katil Esad ve onun batılı sahipleri tarafından adeta bir Müslüman öğütme savaşına döndürülen Suriye savaşında ölen çocukların sayısı 26 bini geçmiş durumda. Savaş yüzünden mağdur olan çocukların sayısı ise 8, 5 milyonu aşmış durumda. Yemen'de her 10 dakikada bir çocuk açlıktan ölüyor. Libya'da 500 binden fazla çocuk insani yardıma muhtaç. Güney Sudan'da 1,1 milyon çocuğun 2018 yılında yeterli besine sahip olamayacağı tahmin ediliyor. Myanmar'da binlerce Müslüman çocuk katledildi. Evinden, köyünden, yaşadığı şehirden veya ülkesinden ayrılmış durumda olan çocuk sayısı 50 milyonu aşmış durumda.

 

Tüm mağdur ve mazlumların ortak noktası batı sınırlarının dışında kalmaları ve Müslüman olmaları. Sistematik bir yok etme söz konusu. Müslüman toplumlara ve ülkelere yönelmiş bir katliam var ortada. Ve ne yazık ki çağdaş, modern ve insancıl batılıların hiçbirinden ses çıkmıyor bu katliamlara dair.

 

En can sıkıcı olan şey ise tüm bu vahşete karşı, Ortadoğu ülkelerinden de hiçbir ses çıkmıyor. Yanı başlarındaki bu katliamı adeta görmezden geliyorlar. Zengin sofralarında şuursuzca ve vicdansızca midelerini doldurmakla meşguller. Bu sistematik katliamı yapanlar kadar yapılanlara sessiz kalan Arap ülkeleri de bu suçun ortağıdırlar. Bu ateş sizi de yakana kadar korkakça beklemeye devam edin.

 

Dün olduğu gibi bugün de ortada yok insan haklarının batılı savunucuları. Sapan taşlarına füzelerle karşılık verilen, henüz sekiz aylık bebeklerin dahi kurşunlarla katledildiği bir modern çağ güncesinde Türkiye ve birkaç onurlu ve Müslüman ülke dışında kimseciklerin bir rahatsızlığı veya tepkisi de yok maalesef.

 

İnanıyorum ve umut ediyorum ki, gözyaşları, katliamlar ve sömürü üzerine kurulmuş bir düzen olan batı medeniyeti, Filistin'de, Myanmar'da, Suriye'de, Irak'ta ve Afganistan'da sebepsizce katledilmiş olan masum çocukların ahı sayesinde yok olacaktır.

 

Hiçbir gerekçe masum bir çocuğun katledilmesinin bahanesi olamaz. Üstelik savaşların sorumluları çocuklar değildir. Çocuklar ne yazık ki savaşların mağdurudurlar. Hayatını, anne babasını, evini, arkadaşlarını, oyuncaklarını, okulunu, ülkesini, çocukluğunu ve daha pek çok şeyi kaybetmiş masum çocuklar.

 

Vesselam…