23 Mart 2021

​Bayrak, ocak ve İstiklal yahut Mehmet Akif

 

Ocak dedi, Yusuf dedem yıldızlar kıvılcımını ocaktan alır da göklerde dalgalanır bilir misin? Ocağın tütmesi ile sancağın sönmemesi milleti ile devletin birliğine ne manalı remizdir. Ocağı tüttüren millet tarihini bilen millettir, değil midir? Ocakta aş pişer o aş il er yaşar o er ile de millet var olur. İstiklal marşının ilk iki kıtası okunduğundan bir büyük tarih anlatısı yurt kavramı üzerinden var olurken al bayrak ile de o yurt üzerindeki milletin milli ve siyasi varlığı, bağımsızlığı ve birliği temsil ediliyor. Korkma sönmez denilerek bir tarih şuurunun bir ocak gibi zihinlerde yandıkça bilinç bayrağı dalgalandıkça vatan üzerinde milletin varlığı da söz konusu olacaktır. Sancak, yurt ve millet bir ocakta pişip olan aş gibidir adeta. Ocak tütmez ve sancak söner ise millet için artık yıldızını kaybetmiş, parlayan sönmüş ve gün geceye dönmüştür. Tarih, coğrafya ve kültür işte vatanı kurarken istiklal bu meyanda tecelli eder. İlk dörtlükte yıldız metaforu ile vatan üstünde al sancağın bir parçası anlatılır.

Hilal kahraman ırkımıza güldükçe rengini aldığı uğruna dökülen kanlar hakkını alır. İşte o tüten ocakta da, o şafaklarda da, yurtta da o kanların hakkı vardır. Burada bayrağın mısralarda resmedilişi hilal ile tamamlanırken al rengin de nereden geldiği aşikâr olur. Orhan Şaik’in Bu vatan toprağın kara bağrında Sıra dağlar gibi duranlarındır. Bir tarih boyunca onun uğrunda, Kendini tarihe verenlerindir. Tutuşup kül olan ocaklarından, Şahlanıp köpüren ırmaklarından, Hudutlarda gazâ bayraklarından. Alnına ışıklar vuranlarındır,mısraları ile birlikte okununca belki manasını düşünmeden ağzı ezberi olarak okuduğumuz milli marş bize kendimizi hatırlatır. Hakka tapan millet böylece istiklali hak etmiş olmaz mı? Mehmet Akif ocaklar tüttükçe sancağın dalgalanacağını söylerken gaza bayrağına dönüşen bayraklardan söz ederek anlına ışıklar vurarak ocağında tutuşup kül olanları anlatmaz mı?

Bayrak bütün bu mısralarda manasıyla resmedilir. Mukaddesata dair ne varsa ondan meknuz. İstiklal için ondan daha güzel bir remiz olabilir mi? Al rengini şehit kanlarından almış, tüten ocaklardan kıvılcımını ve göklerdeki ışıktan hilalini almış bayrak. Ocak tarih şuuru ise o ocak uğruna kendini tarihe vermek tutuşup kül olurken yıldızlar gibi yükselmek ve hilale rengini vermek işte milletin bayraklaşan tarihi ve coğrafyası vatanı böyle var eder. Yusuf dedem söyledikçe gözlerindeki sislere güneş doğuyor, karlı bakışları yerini aydınlanan bir bahara dönüyordu. İstiklal işte tam burada hak edenle buluşur. Bayraklardaki her yıldız şehitleri içinde toplar ve hilal ile selamlar adeta.  Rengini verene selam veren bayram ocaklaşır; bir tarih ve coğrafya ondan birleşir. Millet burada var olur; Mehmet Akif ne güzel demiş: Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz; Gelmişiz, dünyaya, milliyet nedir öğretmişiz!”Unuttuğumuz şeyleri bir yeni şimdiki zamanda hatırlamaktır geleceği var edecek. Yusuf dedem kutlu bilgilerin kaynağını yine önüme sermeye başlamıştı.

Milletimiz, kahraman ırkımız bayraklaşarak ocaklaşan vatanda bizi var eder. İşte Nurettin Topçu’nun ifadesi ile tarih babamız ve vatan anamız olur. Dilimiz, dinimiz hülasa bizi biz yapan her şeyimiz o milletin ve vatanın her manası o bayrakla dalgalanır. Ve en önemli dua yine şairinden gelsin; Allah bir daha bu millete istiklal marşı yazdırmasın…

Ocağımız hep tütsün.

Vesselam