08 Temmuz 2022

Bayramlar, "İnsanları Neden Mutlu Eder?" Sorusuna Mutluluk Psikolojisinden Yanıt

İnsanlar, duygusal varlıklardır. İnsanların deneyimledikleri duyguların başında da mutluluk gelir. Yaklaşık 20 yıllık mutluluk araştırmalarımın bayramların önemine dair söylemek istediği pek çok şey var. Öncelikle “İnsan, nasıl mutlu olur?” sorusuna verilen bilimsel yanıtlar, mutluluğun formülünü ortaya koymuştur. Mutluluğun üç önemli bileşeni vardır: Kişilik özellikleri (%50), demografik faktörler (%10) ve amaç yönelimli etkinlikler-mutluluğu artırma stratejileri (%40). İnsanın çabasıyla mutluluğunu artırdığı tek alan, mutluluğu artırma stratejileridir.

Modern dünya, birinin kazanıyorken diğerinin kaybettiği bir sistem üzerine kuruludur. Bu sistem de insanın mutluluğu için çok önemli bir tehdittir. Önemli bir bilim insanı olan Buss, özellikle “birinin kazanıyorken diğerinin kaybettiği yarışmaya dayalı bir yaşamın” modern dünyada dayatılmasının insan mutluğunu olumsuz etkilediğini belirttirmektedir. Çünkü bu sistem, yarışmacılığı ve kıskançlığı beraberinde getirir. Buss, çözüm olarak “akrabalarla ve arkadaşlarla yakın ilişki ve iş birliği içerisinde olmanın” gerektiğini vurgular. Bu noktada, etolojik açıdan bayramların uyum sağlayıcı yönü mutluluk olabilir: “Bayramlar insanları neden mutlu eder?”

2014 yılında yayımlanan bir çalışmamın sonucunda, insanların en çok mutlu oldukları zaman dilimlerinden birinin “bayramlar” olduğunu keşfettim. Bayramlar, insanın mutlu olmasında önemlidir; çünkü “alışma döngüsünü” kırar. Mutluluk bilimi, insanların her yeni duruma 6 ay sonra alıştıklarını belirtir. Bu, bizi mutlu eden şeylerin altı ay sonra mutlu etmeyeceğini gösterir. Yeni bir eş, yeni bir araba, yeni bir ev, yeni bir iş vb. bizleri ancak altı ay mutlu eder. Sonrası mı? Sonrasında alışırız. Çok ilginçtir ki dinî bayramlar, özellikle yılda iki kez gerçekleşir ve yaşam döngümüz içinde önemli yenilikleri barındırır. Bu nedenle alışma döngüsünün dışındadır. Bu gerçeklik, bayramın neden önemli bir mutluluk kaynağı olduğunu bize kanıtlamaktadır. Dahası var mı?

İlk çocukluktan yaşlılığa kadar yapılan çalışmalar, insanın mutlu olmasında “çevreyle kurulan ilişkilerin” önemini vurgular. Bayramlar, insanlara mutluluk için etkili olan çevreden pozitif tepki alma ve çevreye pozitif tepki verme imkânını sunar. Öncelikle bayramlarda sarılma gibi fiziksel temas içeren eylemlerde bulunuruz (Lütfen, pandemi gerçeğini unutmayınız!). Bu süreçte, vücudumuz oksitosin hormonu salgılar. Bu hormon salgılandıktan sonra biz, kendimizi iyi hissederiz ve mutlu oluruz. Üstüne bağlanmada önemli bir etken olan fiziksel temas gerçekleştiği için “güven” duygumuz artar. İkinci olarak; bayramlarda görünüşümüz, sahip olduklarımız gibi pek çok olumlu özelliklerimiz hakkında geribildirim alırız. Beğeniliriz-beğeniriz, iltifat alırız-veririz, önemseniriz-önemseriz… Tüm bunlar bizim öz saygımızı, kendimize olan inancımızı artırarak mutlu olmamızı sağlar. Üçüncü olarak; “hal hatır” sorularıyla başlayarak iletişime geçeriz. Sonrasında duygularımızı ve düşüncelerimizi açığa vururuz. Böylece bastırdığımız ve bizi rahatsız eden duygular ortaya çıkar. Buna “katarsis” denir. Katarsis, en önemli rahatlama nedenidir. Dördüncü olarak; etkileşim derinleştikçe sorunlarımızı anlatırız. Karşıdan aldığımız “problem çözücü ve destekleyici tepkiler”, yaşadığımız stres faktörleri için en önemli başa çıkma aracı olur. Başa çıkma yöntemleri ise, bireylerin kısa ve uzun dönemdeki mutluluklarında etkilidir. Bu, aynı zamanda mutluluğumuzu korumak,+ yani “mental kontrol” yapmak için de gereklidir. Beşinci olarak; kurduğumuz etkileşimlerin sonucunda “sevildiğimizi ve bir yere ait olduğumuzu” hissederiz. Aslında bu, büyümek ve gelişmek için önemli bir fırsattır. Büyüme ve gelişme, başlı başına mutluluk nedenidir. Altıncı olarak; mutlu olmamızda en önemli etken, isteklerimizin doyumudur”. Bayramlarda bize sunulan çeşitli yemekler, baklavalar, çikolatalar isteklerimizin doyumu için önemli araçlardır. Yedinci olarak; “dinî inancın gereğini yerine getirmek” de önemli bir mutluluğu artırma stratejisidir. İnançlarımız, aynı zamanda, kimliğimizin bir parçası ve yaşamımızın anlamıdır. Bayramlarda yaptığımız akraba ziyaretleri ile sevap aldığımızı düşünürüz. Böylece kimliğimizi onaylayıcı davranışlarda bulunduğumuzu hissederiz. Tüm bunlar da kendimizi kabul ve onaylama nedenleri olur.

Sonuç olarak, bayramlar birden fazla mutluluğu artırma stratejisini kullanma olanağı sunar. Bu nedenle bayramlar, “sürdürülebilir mutluluk” için birer fırsattır. Herkesin bayramını kutlarım ve hepinize mutluluklar dilerim.