Bayramlar, "İnsanları Neden Mutlu Eder?" Sorusuna Mutluluk Psikolojisinden Yanıt
İnsanlar, duygusal varlıklardır. İnsanların deneyimledikleri duyguların başında da mutluluk gelir. Yaklaşık 20 yıllık mutluluk araştırmalarımın bayramların önemine dair söylemek istediği pek çok şey var. Öncelikle “İnsan, nasıl mutlu olur?” sorusuna verilen bilimsel yanıtlar, mutluluğun formülünü ortaya koymuştur. Mutluluğun üç önemli bileşeni vardır: Kişilik özellikleri (%50), demografik faktörler (%10) ve amaç yönelimli etkinlikler-mutluluğu artırma stratejileri (%40). İnsanın çabasıyla mutluluğunu artırdığı tek alan, mutluluğu artırma stratejileridir.
Modern
dünya, birinin kazanıyorken diğerinin kaybettiği bir sistem üzerine kuruludur.
Bu sistem de insanın mutluluğu için çok önemli bir tehdittir. Önemli bir bilim
insanı olan Buss, özellikle “birinin kazanıyorken diğerinin kaybettiği
yarışmaya dayalı bir yaşamın” modern dünyada dayatılmasının insan
mutluğunu olumsuz etkilediğini belirttirmektedir. Çünkü bu sistem, yarışmacılığı
ve kıskançlığı beraberinde getirir. Buss, çözüm olarak “akrabalarla ve
arkadaşlarla yakın ilişki ve iş birliği içerisinde olmanın” gerektiğini
vurgular. Bu noktada, etolojik açıdan bayramların uyum sağlayıcı yönü mutluluk
olabilir: “Bayramlar insanları neden mutlu eder?”
2014
yılında yayımlanan bir çalışmamın sonucunda, insanların en çok mutlu oldukları
zaman dilimlerinden birinin “bayramlar” olduğunu keşfettim.
Bayramlar, insanın mutlu olmasında önemlidir; çünkü “alışma döngüsünü”
kırar. Mutluluk bilimi, insanların her yeni duruma 6 ay sonra alıştıklarını
belirtir. Bu, bizi mutlu eden şeylerin altı ay sonra mutlu etmeyeceğini
gösterir. Yeni bir eş, yeni bir araba, yeni bir ev, yeni bir iş vb. bizleri
ancak altı ay mutlu eder. Sonrası mı? Sonrasında alışırız. Çok ilginçtir ki
dinî bayramlar, özellikle yılda iki kez gerçekleşir ve yaşam döngümüz içinde
önemli yenilikleri barındırır. Bu nedenle alışma döngüsünün dışındadır. Bu
gerçeklik, bayramın neden önemli bir mutluluk kaynağı olduğunu bize kanıtlamaktadır.
Dahası var mı?
İlk
çocukluktan yaşlılığa kadar yapılan çalışmalar, insanın mutlu olmasında “çevreyle
kurulan ilişkilerin” önemini vurgular. Bayramlar, insanlara mutluluk
için etkili olan çevreden pozitif tepki alma ve çevreye pozitif tepki verme imkânını
sunar. Öncelikle bayramlarda sarılma gibi fiziksel temas içeren eylemlerde
bulunuruz (Lütfen, pandemi gerçeğini unutmayınız!). Bu süreçte, vücudumuz
oksitosin hormonu salgılar. Bu hormon salgılandıktan sonra biz, kendimizi iyi
hissederiz ve mutlu oluruz. Üstüne bağlanmada önemli bir etken olan fiziksel
temas gerçekleştiği için “güven” duygumuz artar. İkinci olarak;
bayramlarda görünüşümüz, sahip olduklarımız gibi pek çok olumlu özelliklerimiz
hakkında geribildirim alırız. Beğeniliriz-beğeniriz, iltifat alırız-veririz,
önemseniriz-önemseriz… Tüm bunlar bizim öz saygımızı, kendimize olan inancımızı
artırarak mutlu olmamızı sağlar. Üçüncü olarak; “hal hatır”
sorularıyla başlayarak iletişime geçeriz. Sonrasında duygularımızı ve
düşüncelerimizi açığa vururuz. Böylece bastırdığımız ve bizi rahatsız eden
duygular ortaya çıkar. Buna “katarsis” denir. Katarsis, en önemli
rahatlama nedenidir. Dördüncü olarak; etkileşim derinleştikçe sorunlarımızı
anlatırız. Karşıdan aldığımız “problem çözücü ve destekleyici tepkiler”, yaşadığımız stres faktörleri
için en önemli başa çıkma aracı olur. Başa çıkma yöntemleri ise, bireylerin
kısa ve uzun dönemdeki mutluluklarında etkilidir. Bu, aynı zamanda
mutluluğumuzu korumak,+ yani “mental kontrol” yapmak için de
gereklidir. Beşinci olarak; kurduğumuz etkileşimlerin sonucunda “sevildiğimizi
ve bir yere ait olduğumuzu” hissederiz. Aslında bu, büyümek ve gelişmek
için önemli bir fırsattır. Büyüme ve gelişme, başlı başına mutluluk nedenidir.
Altıncı olarak; mutlu olmamızda en önemli etken, “isteklerimizin
doyumudur”. Bayramlarda bize sunulan çeşitli yemekler, baklavalar,
çikolatalar isteklerimizin doyumu için önemli araçlardır. Yedinci olarak; “dinî
inancın gereğini yerine getirmek” de önemli bir mutluluğu artırma
stratejisidir. İnançlarımız, aynı zamanda, kimliğimizin bir parçası ve
yaşamımızın anlamıdır. Bayramlarda yaptığımız akraba ziyaretleri ile sevap
aldığımızı düşünürüz. Böylece kimliğimizi onaylayıcı davranışlarda
bulunduğumuzu hissederiz. Tüm bunlar da kendimizi kabul ve onaylama nedenleri
olur.
Sonuç
olarak, bayramlar birden fazla mutluluğu artırma stratejisini kullanma olanağı
sunar. Bu nedenle bayramlar, “sürdürülebilir mutluluk” için birer
fırsattır. Herkesin bayramını kutlarım ve hepinize mutluluklar dilerim.